Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yapma uydu
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Herhangi bir gezegenin çevresindeki bir yörüngeye yeryüzünden fırlatılarak yerleştirilmiş insan yapısı nesne, suni peyk


yapmacık

İlgili Kelimeler:

yapmacık görünümü

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçten olmayan (tavır, davranış, duygu), yapma, yapay, sahte, suni, zahirî, sofistike

Örnek:

1. Köylülerden kapma biraz yapmacık bir safiyetle konuşuyordu.

1. Köylülerden kapma biraz yapmacık bir safiyetle konuşuyordu.


yapmacık görünümü
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Gerçekte yapıldığı hâlde yapılmamış gibi bir izlenim veren görünüm

Örnek:

1. Anlamamış görünmek. Görmezlikten gelmek.

1. Anlamamış görünmek. Görmezlikten gelmek.


yapmacıklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçtenliği olmayan, içten olmayan

Örnek:

1. Öyle ince yapmacıklı aktris tavırlı, sahte bir kız değildi.

1. Öyle ince yapmacıklı aktris tavırlı, sahte bir kız değildi.


yapmacıksız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçten, içten geldiği gibi, samimi

Örnek:

1. Ayrılırken yapmacıksız bir saygıyla geçmiş olsun dileklerini yinelemeyi unutmuyor.

1. Ayrılırken yapmacıksız bir saygıyla geçmiş olsun dileklerini yinelemeyi unutmuyor.


yapmadığı kalmamak
Anlamı:

1. kendisi için zararlı olan birçok iş yapmak

2. yapmadığını bırakmamak


yapmadığını bırakmamak
Anlamı:

1. elinden gelen her türlü kötülüğü yapmak


yapmak fiil

İlgili Kelimeler:

yapboz, yapsat, yapadurmak, kesyap

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek

Örnek:

1. Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır.

1. Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır.

2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Olmasına yol açmak

Örnek:

1. Durgun sular sıtma yapar.

1. Durgun sular sıtma yapar.

3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yol almak

4. Onarmak, tamir etmek

Örnek:

1. Bozulan saatimi saatçi yaptı.

1. Bozulan saatimi saatçi yaptı.

5. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek

Örnek:

1. Ayrıca terbiye edeceğim, onu yaman bir polis köpeği yapacağım.

1. Ayrıca terbiye edeceğim, onu yaman bir polis köpeği yapacağım.

6. Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek

Örnek:

1. Şu işi yapıver diye yalvarmıştı da enişte engel olmuştu.

1. Şu işi yapıver diye yalvarmıştı da enişte engel olmuştu.

7. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek

Örnek:

1. Elimi ağzına götürerek sus işareti yaptım.

1. Elimi ağzına götürerek sus işareti yaptım.

8. Düzenli bir duruma getirmek

Örnek:

1. Yatak yapmak. Yolu yaptılar.

1. Yatak yapmak. Yolu yaptılar.

9. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Üretmek

Örnek:

1. Ayakkabı yapmak.

1. Ayakkabı yapmak.

10. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak

Örnek:

1. Koşu yapmak. Sarsıntı yapmak.

1. Koşu yapmak. Sarsıntı yapmak.

11. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Salgılamak, çıkarmak

Örnek:

1. Tükürük bezleri tükürük yapar.

1. Tükürük bezleri tükürük yapar.

12. -e , -e , -e , -e , Dışkı çıkarmak

Örnek:

1. Çocuk, altına yapmış.

1. Çocuk, altına yapmış.

13. Gerçekleştirmek

Örnek:

1. İlk ve ortaöğrenimini Anadolu'da yapmıştır.

1. İlk ve ortaöğrenimini Anadolu'da yapmıştır.

14. Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek

Örnek:

1. Ben adamı ne yaparım biliyor musun?

1. Ben adamı ne yaparım biliyor musun?

15. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Evlendirmek

Örnek:

1. Bu kızı sana yapacağız.

1. Bu kızı sana yapacağız.

16. yardımcı fiil , yardımcı fiil , yardımcı fiil , yardımcı fiil , Bir durum yaratmak

Örnek:

1. Fırının harlı ateşi yanaklarını pembe pembe yapmıştı.

1. Fırının harlı ateşi yanaklarını pembe pembe yapmıştı.

17. yardımcı fiil , yardımcı fiil , yardımcı fiil , yardımcı fiil , Edinmek, sahip olmak

Örnek:

1. Servet yapmak. Altın yapmak.

1. Servet yapmak. Altın yapmak.

18. yardımcı fiil , yardımcı fiil , yardımcı fiil , yardımcı fiil , Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek

Örnek:

1. Onu da Üsküdar'daki ambar memuru yapmak suretiyle daireden uzaklaştırdı.

1. Onu da Üsküdar'daki ambar memuru yapmak suretiyle daireden uzaklaştırdı.

19. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Davranmak, hareket etmek

Örnek:

1. İyi yapmıyorsunuz, çocuğu çok azarlıyorsunuz. Uyumuş gibi yapmak.

1. İyi yapmıyorsunuz, çocuğu çok azarlıyorsunuz. Uyumuş gibi yapmak.

20. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Olmak

Örnek:

1. Bu kış çok soğuk yaptı.

1. Bu kış çok soğuk yaptı.


yapracık
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Yaprakçık


yaprak

İlgili Kelimeler:

yaprak arısı, yaprak aşısı, yaprak ayası, yaprak biti, yaprak böceği, yaprak çay, yaprak dolması, yaprak dökümü, yaprak döner, yaprak kını, yaprak kurbağası, yaprak kurdu, yaprakkurusu, yaprak makinesi, yaprak sarması, yaprak sigarası, yaprak taş, yaprak tütün, çanak yaprak, iğne yaprak, kızılyaprak, meyve yaprak, oymalı yaprak, asma yaprağı, çiçek yaprağı, defneyaprağı, defne yaprağı, ıtır yaprağı, taç yaprağı, yonca yaprağı, almaşık yapraklar, karşılıklı yapraklar

Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bitkilerde solunum, karbon özümlenmesi, terleme vb. olayların oluştuğu, çoğu klorofilli, yeşil ve türlü biçimdeki bölümler

Örnek:

1. Dökülmüş yapraklar, bozulmuş bağlar / Bülbülün konduğu dallar perişan

1. Dökülmüş yapraklar, bozulmuş bağlar / Bülbülün konduğu dallar perişan

2. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Sarma yapılan asma yaprağı

3. Börek, baklava vb. şeylerde yufka

Örnek:

1. Bu baklavada elli yaprak var.

1. Bu baklavada elli yaprak var.

4. Kitap, defter vb. şeylerde ön ve arka yüzü oluşturan kâğıtlardan her biri, varak

Örnek:

1. Gazete idaresinde biriken edebî mecmuaların yapraklarını karıştırıyorum.

1. Gazete idaresinde biriken edebî mecmuaların yapraklarını karıştırıyorum.

5. Kat kat ayrılabilen şeylerde kat

Örnek:

1. Mermer yaprağı.

1. Mermer yaprağı.

6. Eni 50, boyu 75 santimetre olan bayrak ölçüsü

7. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Birkaç parça eklenerek yapılan şeylerde her parça

Örnek:

1. Beş yapraktan bir yelken. Eteğin arka yaprağı.

1. Beş yapraktan bir yelken. Eteğin arka yaprağı.


yaprak arıları
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Çeşitli türleri kurtçuk evresinde, önemli tarım bitkilerine ve orman ağaçlarına zarar veren zar kanatlılar familyası


yaprak arısı
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Yaprak arıları familyasından, zar kanatlıların ortak adı


yaprak aşısı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir parça ağaç kabuğuyla birlikte çıkarılmış bir yaprak tomurcuğunun, aşılanacak ağacın kabuğu altına sokulup tutturulmasıyla yapılan aşı


yaprak ayası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaprağın, yassılaşmış, az veya çok geniş yüzeyli yeşil bölümü


yaprak biti
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Yaprak bitleri familyasından olan böceklerin genel adı, fidan biti


yaprak bitleri
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Duyargaları ve hortumları eklemli, 1 milimetre boyunda, yumuşak vücutlu eş kanatlılar familyası


yaprak böceği
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sebze ve meyvelere zarar veren böceklerin genel adı, yaprak kurdu


yaprak çay
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çay yapraklarının işleme uğramamış, parçalanmadan kurutulmuş hâli


yaprak dökümü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sonbaharda ağaçların yaprak dökmesi

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birbirini tanıyan insanların art arda ölümü


yaprak dolması
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , 343 sarma


yaprak döner
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçinde sıkıştırılmış et bulunan, piştikten sonra yaprak inceliğinde kesilen döner


yaprak gibi titremek
Anlamı:

1. aşırı titremek

Örnek:

1. Bütün vücudu yaprak gibi titriyordu.

1. Bütün vücudu yaprak gibi titriyordu.


yaprak kını
Anlamı:

1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Yaprak sapının gövdeye bağlandığı yüzey


yaprak kurbağası
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Yeşilbağa


yaprak kurdu
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Yaprak böceği