92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Yanma verimini ve onu etkileyen etkenleri ölçmekte kullanılan cihaz
Telaffuz : yanı'şölçer
yanıt hakkı
1. isim , isim , isim , isim , Cevap
1. Türk Eli'nin uluları bu sorulara akıllıca ve gerçekçi yanıtlar bulamıyorlardı.
1. Türk Eli'nin uluları bu sorulara akıllıca ve gerçekçi yanıtlar bulamıyorlardı.
2. kimya , kimya , kimya , kimya , Canlı organizmaların tedavi veya diğer nedenlerle maruz kaldığı maddelere, durumlara karşı gösterdiği tepkime, reaksiyon
1. cevap hakkı doğmak
1. Anlamamı istediler. Yanıt hakkı doğarmış, bu da gereksiz dediydim dediydin meselesine götürürmüş işi.
1. Anlamamı istediler. Yanıt hakkı doğarmış, bu da gereksiz dediydim dediydin meselesine götürürmüş işi.
1. isim , isim , isim , isim , Cevaplama
1. Biraz da Mine'nin etkisiyle bu soruyu yanıtlamayı erteledim.
1. Biraz da Mine'nin etkisiyle bu soruyu yanıtlamayı erteledim.
1. -i , -i , -i , -i , Cevaplamak
1. Azmi benim yerime yanıtladı.
1. Azmi benim yerime yanıtladı.
1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin cebinden, çantasından ustalıkla, hissettirmeden bir şeyler çalan kimse, cep faresi, tırtıkçı
1. Polis yankesiciyi yaka paça götürmek isteyince yankesici silkinmiş.
1. Polis yankesiciyi yaka paça götürmek isteyince yankesici silkinmiş.
Telaffuz : ya'nkesici
1. isim , isim , isim , isim , Yankesici olma durumu
1. Yankesicilikle iştigal ettiğinden, fena bir tesadüften korkuyordu, doğrusu.
1. Yankesicilikle iştigal ettiğinden, fena bir tesadüften korkuyordu, doğrusu.
yankı bilimi
1. isim , isim , isim , isim , Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, aksiseda, inikâs, akis, eko
1. Ben kimsesiz seyyahı meçhuller caddesinin / Ben yankısından kaçan çocuk kendi sesinin
1. Ben kimsesiz seyyahı meçhuller caddesinin / Ben yankısından kaçan çocuk kendi sesinin
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir olgunun çevrede uyandırdığı duygu, düşünce veya tepki, akis, inikâs
1. Bu çığlıklar, ağızdan ağıza, kulaktan kulağa geniş yankılarla bütün yurdu kaplıyordu.
1. Bu çığlıklar, ağızdan ağıza, kulaktan kulağa geniş yankılarla bütün yurdu kaplıyordu.
1. bir olgu çevrede duygusallık, düşünce, dedikodu gibi tepki yapmak
1. Memleket dışında bile birtakım yankılar uyandırmaya başlamıştı.
1. Memleket dışında bile birtakım yankılar uyandırmaya başlamıştı.