Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
vukufsuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bilgisiz


vukufsuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bilgisizlik


vulgarize
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Herkesin anlayacağı düzeyde olan

Örnek:

1. Vulgarize yayınlar.

1. Vulgarize yayınlar.


Lisan : Fransızca vulgarisé

Telaffuz : l ince okunur

vulva
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Ferç


Lisan : Latince

Telaffuz : vu'lva

vur abalıya
Anlamı:

1. bütün özverinin yumuşak huylu kişiye yüklenmesi, sessiz, güçsüz kişinin hırpalanması, hakkının çiğnenmesi durumunda söylenen bir söz


vur aşağı tut yukarı
Anlamı:

1. uzun uzun çekişerek, sıkı pazarlık ederek


vur dediyse öldür demedi
Anlamı:

1. bir dileği yerine getirirken aşırılığa düşen için söylenen bir söz


vur patlasın, çal oynasın
Anlamı:

1. aşırı zevk ve eğlenceyi anlatan bir söz

Örnek:

1. Komşu konaklarda vur patlasın çal oynasın saz âlemleri devam ediyor, uzak yakın piyano sesleri işitiliyordu.

1. Komşu konaklarda vur patlasın çal oynasın saz âlemleri devam ediyor, uzak yakın piyano sesleri işitiliyordu.


vurabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Vurabilmek işi


vurabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Vurma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Vurmaya gücü yetmek


vuraç
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Raket


vurayazma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Vurayazmak işi


vurayazmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Neredeyse vurmak


Telaffuz : vura'yazmak

vurduğu yerden ses gelmek
Anlamı:

1. çok kuvvetli vurmak, eli ağır olmak


vurdukça tozumak
Anlamı:

1. üzerinde çalışıldıkça, işlendikçe işi artmak


vurdulu kırdılı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hareketli, şiddet içeren, maceraya ve dövüşmeye ağırlık veren

Örnek:

1. Vurdulu kırdılı film.

1. Vurdulu kırdılı film.


vurdumduymaz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Anladığı hâlde anlamamış gibi davranan, umursamaz, aldırmaz, aldırışsız, duygusuz, duvar yüzlü

Örnek:

1. Ne saygısız, ne vurdumduymaz misafirdi bunlar.

1. Ne saygısız, ne vurdumduymaz misafirdi bunlar.


vurdumduymaz kör ayvaz
Anlamı:

1. duygusuz


vurdumduymazlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aldırmazlık, aldırışsızlık, umursamazlık

Örnek:

1. Belki ölenin de suçu olmuştur : Dalgınlık, vurdumduymazlık, ağırkanlılık gibilerden.

1. Belki ölenin de suçu olmuştur : Dalgınlık, vurdumduymazlık, ağırkanlılık gibilerden.


vurdumduymazlıktan gelmek
Anlamı:

1. aldırış etmemek, umursamamak, önem vermemek

Örnek:

1. Şimdi böyle bir iftira karşısında bizim için vurdumduymazlıktan gelmeye imkân kalır mıydı?

1. Şimdi böyle bir iftira karşısında bizim için vurdumduymazlıktan gelmeye imkân kalır mıydı?


vurdurabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Vurdurabilmek işi


vurdurabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Vurdurma ihtimali veya imkânı bulunmak


vurdurma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Vurdurmak işi


vurdurmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Vurmasına yol açmak

Örnek:

1. Hafif sesli bütün aletleri susturup davulu sabaha kadar vurdurmak istiyorum.

1. Hafif sesli bütün aletleri susturup davulu sabaha kadar vurdurmak istiyorum.

2. Vurmasını sağlamak


vurdurtma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Vurdurtmak işi