Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
üstüne güneş doğmamak
Anlamı:

1. güneş doğmadan önce kalkmak


Ön Takı : (birinin)

üstüne kalmak
Anlamı:

1. güçlükler birinin omuzlarına yüklenmek

Örnek:

1. O giderse bütün yük kızın üstüne kalacak.

1. O giderse bütün yük kızın üstüne kalacak.


üstüne kapanmak
Anlamı:

1. belli bir işi aralıksız bir biçimde yapmak

Örnek:

1. Nevin tercüme etmeye hazırlandığı romanın üstüne kapandı.

1. Nevin tercüme etmeye hazırlandığı romanın üstüne kapandı.


üstüne koymak
Anlamı:

1. katmak, eklemek


üstüne kuma gelmek
Anlamı:

1. kocası, başka bir kadın almak

Örnek:

1. Üstüne kuma gelmesi şart değil insanın bu acıyı tatması için.

1. Üstüne kuma gelmesi şart değil insanın bu acıyı tatması için.


üstüne kuş kondurmak
Anlamı:

1. olağanüstü, o ana kadar görülmemiş bir şey yapmak

Örnek:

1. Tahta döşetmek değil ya, üstüne bir de kuş kondurursan yine de burada oturulmaz.

1. Tahta döşetmek değil ya, üstüne bir de kuş kondurursan yine de burada oturulmaz.


üstüne olmamak
Anlamı:

1. daha üstü, iyisi bulunmamak

Örnek:

1. İngiliz gemisi üstüne gemi olmaz.

1. İngiliz gemisi üstüne gemi olmaz.


üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi
Anlamı:

1. tembel, uyuşuk, cansız, miskin

2. çok derin bir biçimde

3. hareketsiz bir biçimde


üstüne oturmak
Anlamı:

1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , hakkı yokken bir şeyi kendisine mal etmek

Örnek:

1. Bunların nesi yoksa ele geçirip sonra da üstüne oturmak mümkün.

1. Bunların nesi yoksa ele geçirip sonra da üstüne oturmak mümkün.


üstüne perde çekmek
Anlamı:

1. isteyerek örtmek, gizlemek


üstüne sevmek
Anlamı:

1. birini severken bir başkasını daha sevmek

Örnek:

1. Sanki ben sizin üstünüze birini sevmişim, herkese rezil olmuşum, siz de onu duymuşsunuz.

1. Sanki ben sizin üstünüze birini sevmişim, herkese rezil olmuşum, siz de onu duymuşsunuz.


üstüne titremek
Anlamı:

1. bir şeye veya kimseye sevgi, özen göstermek

Örnek:

1. Topu topu beş bin lirayı bulan bu tasarrufun üstüne titreyip durmaktaydı.

1. Topu topu beş bin lirayı bulan bu tasarrufun üstüne titreyip durmaktaydı.


üstüne toz kondurmamak
Anlamı:

1. bir şeyin veya bir kimsenin kusurlu olabileceğini kabul etmemek


üstüne tuz biber ekmek
Anlamı:

1. üzüntüyü, kusuru artıracak durum yaratmak


üstüne üstlük
Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Fazla olarak, fazladan

Örnek:

1. Üstüne üstlük damar sertliği de yapışmamış mı zavallının yakasına?

1. Üstüne üstlük damar sertliği de yapışmamış mı zavallının yakasına?


üstüne üstüne gitmek
Anlamı:

1. çekinmeden sonucu tehlikeli olabilecek bir şeyle uğraşmak, yılmamak


üstüne varmak
Anlamı:

1. bir şey yapmasını baskı yaparak istemek

Örnek:

1. Bir gün o kadar üstüne vardılar ki Resul Efendi zıvanadan çıktı.

1. Bir gün o kadar üstüne vardılar ki Resul Efendi zıvanadan çıktı.

2. saldırmak

3. kadın evli bir erkekle evlenmek


Ön Takı : (birinin)

üstüne vazife olmamak
Anlamı:

1. görevi olmamak, o görev kendini ilgilendirmemek

Örnek:

1. Hiç de değil, üstümüze vazife olmayan şeylere ne karışalım.

1. Hiç de değil, üstümüze vazife olmayan şeylere ne karışalım.


Ön Takı : (birinin)

üstüne yaptırmak
Anlamı:

1. bir malın tapusunu kendi adına yazdırmak

Örnek:

1. Ev galiba halasınındı ama Emin üstüne yaptırmıştı.

1. Ev galiba halasınındı ama Emin üstüne yaptırmıştı.


üstüne yatmak
Anlamı:

1. hakkı yokken bir şeyi kendine mal etmek, bir şeyi alıp vermemek

Örnek:

1. Bunlar eşeğin büsbütün üstüne mi yatmak istiyorlar?

1. Bunlar eşeğin büsbütün üstüne mi yatmak istiyorlar?


üstüne yıkılmak
Anlamı:

1. yamanmak

Örnek:

1. Kız belli ki seni gözüne kestirmiş. Üstüne yıkılmak istiyor.

1. Kız belli ki seni gözüne kestirmiş. Üstüne yıkılmak istiyor.


Ön Takı : (birinin)

üstüne yıkmak
Anlamı:

1. kendisinin de sorumlu olduğu bir işin ağırlığını başkalarına yüklemek

Örnek:

1. Tek tük torunlar doğmaya, yetişmeye başlamış, kendi havalarında olan genç babalar, cahil anneler bu çocukların bütün yükünü onunla karısının üstüne yıkmışlar.

1. Tek tük torunlar doğmaya, yetişmeye başlamış, kendi havalarında olan genç babalar, cahil anneler bu çocukların bütün yükünü onunla karısının üstüne yıkmışlar.

2. kendi suçunu başkasına yüklemek


Ön Takı : (birinin)

üstüne yok
Anlamı:

1. `bundan daha iyisi olamaz, hepsinden iyisi bu` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Güner desinler, bir ev döşemiş, üstüne yok.

1. Güner desinler, bir ev döşemiş, üstüne yok.


üstüne yüklenmek
Anlamı:

1. saldırmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , ısrar etmek


Ön Takı : (birinin veya bir şeyin)

üstüne yürümek
Anlamı:

1. korkutmak, yıldırmak amacıyla saldıracakmış gibi yapmak

Örnek:

1. Bir gün üstüme yürüdü, sen benim kâğıtlarımı karıştırıyorsun, beni polise gammazlıyorsun diye.

1. Bir gün üstüme yürüdü, sen benim kâğıtlarımı karıştırıyorsun, beni polise gammazlıyorsun diye.


Ön Takı : (birinin)