Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
üstsubay
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Binbaşı, yarbay ve albay rütbesindeki subaylara verilen genel ad


Telaffuz : ü'stsubay

üstsüz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Belden üst kısmında giysi olmayan

2. Üstü olmayan


üstsüzlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üstsüz olma durumu


üstten
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Üstünkörü


üstten bakmak
Anlamı:

1. kibirli, gururlu bir biçimde


üstü başı dökülmek
Anlamı:

1. giyecekleri çok eski olmak

Örnek:

1. Böyle üstü başı dökülen bir adama bu kadar yakınlık göstermesi karşısında şaşırıp kaldı.

1. Böyle üstü başı dökülen bir adama bu kadar yakınlık göstermesi karşısında şaşırıp kaldı.


üstü kalsın
Anlamı:

1. hesaptan artakalan az miktardaki paranın alınmaması, bahşiş olarak bırakılması sırasında söylenen bir söz


üstü kapalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Açık ve kesin olmayan

Örnek:

1. Onu yumuşatacağına, daha fazla alaycı yaptı oldukça üstü kapalı bir sesle...

1. Onu yumuşatacağına, daha fazla alaycı yaptı oldukça üstü kapalı bir sesle...

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Açık ve kesin olmayan bir biçimde


üstübeç

İlgili Kelimeler:

üstübeç macunu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boyacılıkta kullanılan zehirli, bazik kurşun karbonat

Örnek:

1. Gündüz yüzünün kızıllığını örtmek için sürdüğü kalın pudra tabakası âdeta bir üstübeç maskesini hatırlatıyordu.

1. Gündüz yüzünün kızıllığını örtmek için sürdüğü kalın pudra tabakası âdeta bir üstübeç maskesini hatırlatıyordu.


üstübeç macunu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üstübeç veya tutkaldan, dövülmüş tebeşir tozu ile hazırlanan onarma macunu


üstüme (veya üstümüze veya üstünüze) sağlık (veya iyilik sağlık veya şifalar)
Anlamı:

1. `Tanrı esirgesin, üstümden uzak olsun` anlamında kullanılan bir iyi dilek sözü

2. şaşma, şaşkınlık belirtmek için kullanılan bir söz

3. kötü bir durumdan söz ederken konuşanın dinleyene söylediği iyi dilek sözü


üstün

İlgili Kelimeler:

üstün yapım, üstün zekâ

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan

Örnek:

1. Bu nazire gazeller muhakkak ki onlardan çok üstündü.

1. Bu nazire gazeller muhakkak ki onlardan çok üstündü.

2. Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik


üstün
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , dil bilgisi , dil bilgisi , Arap harfli metinlerde bir ünsüzün a, e seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, fetha


üstün bulmak (veya görmek)
Anlamı:

1. bir şeyi veya kimseyi başkasından daha değerli bulmak veya görmek


üstün olmak (veya gelmek)
Anlamı:

1. benzerlerinden daha yüksek düzeyde olmak

Örnek:

1. Aşk, hayatın bütün zevklerine üstün gelen ruhani bir varlıktır.

1. Aşk, hayatın bütün zevklerine üstün gelen ruhani bir varlıktır.


üstün tutmak
Anlamı:

1. bir kimseye, bir şeye başkasından daha çok değer vermek


üstün yapım
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , isim , isim , sinema , sinema , Çok büyük giderlerle çevrilen, kalabalık oyuncu kadrosuna sahip, göz kamaştırıcı süs ve giysili, büyük reklamlarla piyasaya sürülen ancak sanat yönünden genellikle büyük bir değer taşımayan film


üstün zekâ
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çabuk, iyi, kıvrak bir zekâ


üstün zekâlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üstün zekâya sahip olan


üstün zekâlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üstün zekâlı olma durumu


ustunç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taşınabilir cerrah araçları takımı


Lisan : İtalyanca astuccio

üstünde durmak
Anlamı:

1. bir işe önem vermek, bir işle yakından ve sürekli ilgilenmek

Örnek:

1. Bir çeşit ezbere okuyoruz, durmuyoruz metin üstünde, fikir üstünde.

1. Bir çeşit ezbere okuyoruz, durmuyoruz metin üstünde, fikir üstünde.


üstünde hakkı olmak
Anlamı:

1. birinde emeği, iyiliği, hakkı bulunmak

Örnek:

1. Hanımının, çocuklarının üstünde bunca yıllık hakkım var diye ağlamaya başladı.

1. Hanımının, çocuklarının üstünde bunca yıllık hakkım var diye ağlamaya başladı.


üstünde kalmak
Anlamı:

1. mal, artırma sonucunda bir kimsenin olmak

Örnek:

1. Mal, üstünde kalınca da herkes gibi sevinmedi, böbürlenmedi.

1. Mal, üstünde kalınca da herkes gibi sevinmedi, böbürlenmedi.

2. suçlanmak

Örnek:

1. Behiç'le Siyret benden gizlediler, kabahat bizim üstümüzde kalır.

1. Behiç'le Siyret benden gizlediler, kabahat bizim üstümüzde kalır.


üstündeki üstünde, başındaki başında
Anlamı:

1. `üstündekinden başka hiçbir şey kalmadan` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Karanfil, üstündeki üstünde, başındaki başında sokağa kovulmuş.

1. Karanfil, üstündeki üstünde, başındaki başında sokağa kovulmuş.