Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
umursanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Umursama durumuna konu olmak


umursayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Umursama durumu


umurumda değil
Anlamı:

1. `beni hiç ilgilendirmiyor` anlamında söylenen bir söz


umurumun teki
Anlamı:

1. bir işe ilgi gösterilmediğini anlatan bir söz


umurunda olmamak
Anlamı:

1. aldırmamak

Örnek:

1. Gece partileri için arkadaşlarını buldu mu artık dünya istediği gibi dönsün, umurunda olmazdı.

1. Gece partileri için arkadaşlarını buldu mu artık dünya istediği gibi dönsün, umurunda olmazdı.


umuş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Umma işi


umut

İlgili Kelimeler:

umut dünyası, umut ışığı, umut kapısı, umut kırıklığı, umut taciri

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ummaktan doğan duygu, ümit

Örnek:

1. Bu umudum şimdi yavaş yavaş ölüyor.

1. Bu umudum şimdi yavaş yavaş ölüyor.

2. Bu duyguyu veren kimse veya şey, ümit

Örnek:

1. Kızı onun tek umuduydu.

1. Kızı onun tek umuduydu.

3. Olması beklenilen veya olacağı düşünülen şey, ümit


umut bağlanmak
Anlamı:

1. olmasını, olacağını ummak


umut beslemek
Anlamı:

1. bir şeyin olabileceğini beklemek, ummak


umut bırakmak
Anlamı:

1. bir kimsede umut uyandırmak, umut vermek


umut dünyası
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Gerçekleşmesi çok zor olan şeyleri ummanın hoş görülmesi gerektiğini belirten bir söz, ümit dünyası


umut etmek
Anlamı:

1. ummak, beklemek


umut ışığı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Umutlandırıcı belirti

Örnek:

1. Bir tek sığınacak yer, bir tek umut ışığı, kurtuluş yolu vardı.

1. Bir tek sığınacak yer, bir tek umut ışığı, kurtuluş yolu vardı.


umut kapısı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , İstenilen, arzu edilen bir şeyin gerçekleşmesi beklentisiyle özlenen durum, ümit kapısı


umut kesmek
Anlamı:

1. umudunu kesmek

2. bir şeyin artık gerçekleşemeyeceği inancına varmak, ummaz olmak

Örnek:

1. Senden umutlarını kesmişler, sağ olsun da zararı yok, yazmasın diyorlar.

1. Senden umutlarını kesmişler, sağ olsun da zararı yok, yazmasın diyorlar.


umut kırıklığı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Bir şeyin artık gerçekleşemeyeceği inancı, ümit kırıklığı

Örnek:

1. Ancak kısa sürede bu coşkunluğun yerini büyük umut kırıklığı almıştır.

1. Ancak kısa sürede bu coşkunluğun yerini büyük umut kırıklığı almıştır.


umut serpmek
Anlamı:

1. umutlandırmak


umut taciri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerçekleştirmeyeceği vaatlerle insanları kandırarak çıkar sağlayan kimse


umut uyanmak
Anlamı:

1. umut doğmak, umut belirmek


umut vermek (veya vadetmek)
Anlamı:

1. bir kimsede umut uyandırmak, bir kimseye güven vermek

Örnek:

1. Bana umut vermeye çalışıyor ama asıl onun teskin edilmeye ihtiyacı var.

1. Bana umut vermeye çalışıyor ama asıl onun teskin edilmeye ihtiyacı var.


umutlanabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Umutlanabilmek durumu, ümitlenebilme


umutlanabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Umutlanma ihtimali veya imkânı bulunmak, ümitlenebilmek


umutlandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Umutlandırmak işi, ümitlendirme


umutlandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Umut vermek, umutlanmasına yol açmak, ümitlendirmek

Örnek:

1. Daha sonra bir iki dalga daha onu umutlandırarak sahile attı.

1. Daha sonra bir iki dalga daha onu umutlandırarak sahile attı.


umutlanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Umutlanma iş, ümitleniş