Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
uğursuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kendinde uğursuzluk bulunan, yomsuz, kadersiz, meymenetsiz, menhus, musibet, meşum, şom

Örnek:

1. Çöküyor dört tarafa uğursuz bir karanlık / Elde kalan, çökmeyen bir şey var: Kahramanlık

1. Çöküyor dört tarafa uğursuz bir karanlık / Elde kalan, çökmeyen bir şey var: Kahramanlık


uğursuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bazı olaylarda görülen ve insana kötülük getirdiğine inanılan belirti veya bazı nesnelerde var olduğuna inanılan güç, kademsizlik, meymenetsizlik, nuhuset, şeamet, şomluk

Örnek:

1. Uğura, uğursuzluğa; berekete ve bereketsizliğe inanırdı.

1. Uğura, uğursuzluğa; berekete ve bereketsizliğe inanırdı.


uğuru açık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Talihli, şanslı (kimse)


uğuru açıklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uğuru açık olma durumu


uğut
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Çimlenmiş buğdayın kaynatılmasıyla yapılan bir çeşit yemek


uhde
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev

2. Sorumluluk


Lisan : Arapça ʿuhde

uhdesinde olmak
Anlamı:

1. üstünde olmak, sorumluluğu altında olmak


uhdesinden gelmek
Anlamı:

1. becermek, başarmak

Örnek:

1. Bu işi tek bir kişiye verseniz yine uhdesinden gelir çünkü yapacağı bellidir.

1. Bu işi tek bir kişiye verseniz yine uhdesinden gelir çünkü yapacağı bellidir.


uhdesine almak
Anlamı:

1. bir işi üstüne almak, yapacağına söz vermek, sorumluluğu altına almak

Örnek:

1. Kulübün masrafını Türk azalar uhdelerine almışlardır.

1. Kulübün masrafını Türk azalar uhdelerine almışlardır.


uhrevi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , Öbür dünya ile ilgili, ahiret ile ilgili, dünyevi karşıtı

Örnek:

1. Ve ufkumuzu / Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk / Havayı dolduran uhrevi ahenk

1. Ve ufkumuzu / Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk / Havayı dolduran uhrevi ahenk


Lisan : Arapça uḫrevī

Telaffuz : uhrevi:

uhrevilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uhrevi olma durumu


uhuvvet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kardeşlik

Örnek:

1. Bu hırsızlık yüzünden konakta sanki bir nevi hürriyet, müsavat, uhuvvet ilan edilmişti.

1. Bu hırsızlık yüzünden konakta sanki bir nevi hürriyet, müsavat, uhuvvet ilan edilmişti.


Lisan : Arapça uḫuvvet

ukala

İlgili Kelimeler:

ukala dümbeleği

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kendini akıllı ve bilgili sanan, bilgiçlik taslayan (kimse)

Örnek:

1. Sinirli, ukala, münasebetsiz herifin biridir.

1. Sinirli, ukala, münasebetsiz herifin biridir.


Lisan : Arapça ʿuḳalā

Telaffuz : ukala:, l ince okunur

ukala dümbeleği
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Aklı ermediği hâlde her konuda fikir yürüten, bilir bilmez her şeye karışan kimse

Örnek:

1. İyi halt etmişsin, dedim. Senin ne üstüne vazife a ukala dümbeleği, onların kendi aralarında temizlenecek hesapları varmış.

1. İyi halt etmişsin, dedim. Senin ne üstüne vazife a ukala dümbeleği, onların kendi aralarında temizlenecek hesapları varmış.


ukalaca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ukala bir biçimde

Örnek:

1. Atıf, o hayata dayanılamayacağını ukalaca anlattı.

1. Atıf, o hayata dayanılamayacağını ukalaca anlattı.


ukalalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ukala olma durumu

2. Ukalaca davranış

Örnek:

1. Bir küçük defter içinde üç beş satırla uzun bir ukalalığa ne lüzum var?

1. Bir küçük defter içinde üç beş satırla uzun bir ukalalığa ne lüzum var?


ukde
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Düğüm, yumru

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İçe dert olan şey

Örnek:

1. Geceleri bilhassa yatsı namazından sonra seccadede oturmuş, çocuk dilimle, içimde ukde olan meseleler hakkında Allah'la konuşur dururdum.

1. Geceleri bilhassa yatsı namazından sonra seccadede oturmuş, çocuk dilimle, içimde ukde olan meseleler hakkında Allah'la konuşur dururdum.


Lisan : Arapça ʿuḳde

uknum
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , felsefe , felsefe , isim , isim , eskimiş , eskimiş , felsefe , felsefe , Hipostaz


Lisan : Arapça uḳnūm

Telaffuz : uknu:mu

Ukraynalı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ukrayna halkından olan kimse


Özel: Evet

ukubet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ceza

2. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Çok çirkin


Lisan : Arapça ʿuḳūbet

Telaffuz : uku:bet

Ula
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Muğla iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : u'la

ulaç

İlgili Kelimeler:

durum ulacı, hâl ulacı

Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Zarf-fiil


ulaçlı birleşik zaman
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Zarf-fiil eki almış fiille `bilmek, durmak, görmek, kalmak, vermek, yazmak` fiillerinin oluşturduğu birleşik fiil: gidebilmek, yazadurmak, yapmayagörmek, bakakalmak, söyleyivermek, düşeyazmak gibi


Ulah
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Romanya'nın yerli halkına ve bu halkın soyundan olan kimselere Osmanlı Türklerinin verdiği ad


Özel: Evet

Lisan : Romence

Ulahça
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ulah dili

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu dille yazılmış olan


Özel: Evet