tutulmak

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tutma işi yapılmak veya tutma işine konu olmak

Örnek:

1. Ömer Abit Hanı'nda bir yazıhane kiralanmış, aylıkla bir otomobil tutulmuştu.

1. Ömer Abit Hanı'nda bir yazıhane kiralanmış, aylıkla bir otomobil tutulmuştu.

2. Ay ve Güneş, tutulma olayına uğramak

3. Ünlü olmak, meşhur olmak

4. Tutuk duruma gelmek

5. Kapatılmak, sarılmak

Örnek:

1. Kaçmayı düşündüklerinde sokağın iki çıkışının da tutulduğunu gördüler.

1. Kaçmayı düşündüklerinde sokağın iki çıkışının da tutulduğunu gördüler.

6. Bir organ veya bir şey hareket edemez olmak

Örnek:

1. Barba Manol kafayı iyice dumanladıktan sonra, iki bacağının nasıl tutulduğunu anlattı.

1. Barba Manol kafayı iyice dumanladıktan sonra, iki bacağının nasıl tutulduğunu anlattı.

7. -e , -e , -e , -e , Birine tutkun olmak, sevmek

8. -e , -e , -e , -e , Yakalanmak

Örnek:

1. Hastalığa tutulduğu sıralarda bir sabun fabrikasında çalışıyordu.

1. Hastalığa tutulduğu sıralarda bir sabun fabrikasında çalışıyordu.

9. spor , spor , spor , spor , Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncu yakından izlenmek, tutulmak, markaja alınmak