92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aynı özelliği göstermek, homojen duruma gelmek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bağdaşma işine konu olmak
1. Hoş zaten bunların hiçbiri geçinilir, bağdaşılır insanlar değildi ya.
1. Hoş zaten bunların hiçbiri geçinilir, bağdaşılır insanlar değildi ya.
1. -le , -le , -le , -le , Anlaşmak, uzlaşmak, uymak, imtizaç etmek
1. Gerçekle bağdaşmayan ihtiraslar, insanın duygusunu hüzünden tedirginliğe hatta tiksintiye kadar zorluyor.
1. Gerçekle bağdaşmayan ihtiraslar, insanın duygusunu hüzünden tedirginliğe hatta tiksintiye kadar zorluyor.
2. Çocuk oyunlarında arkadaş olmak
3. -e , -e , -e , -e , Bağdaş kurup oturmak
1. İçeride peykelere bağdaşmış, sarıkları kirli, sakalları seyrek, kara sarı ihtiyarlar.
1. İçeride peykelere bağdaşmış, sarıkları kirli, sakalları seyrek, kara sarı ihtiyarlar.
1. -i , -i , -le , -le , -i , -i , -le , -le , Bağdaştırma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bağdaştırılma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bağdaştırma işine konu olmak
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Farklı kökenlere sahip değişik kültür özelliklerini birleştirme veya kaynaştırma işi
2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Pek çok değişik öğretiyi birleştirmeyi amaçlayan felsefi veya dinî öğreti
1. -i , -i , -le , -le , -i , -i , -le , -le , Bağdaşmasını sağlamak
1. İnsana yakışan susma ile konuşmayı ustaca bağdaştırmaktır.
1. İnsana yakışan susma ile konuşmayı ustaca bağdaştırmaktır.
1. isim , isim , isim , isim , `Karnını doyurmak` anlamındaki Bağdat'ı tamir etmek deyiminde geçen bir söz
Özel: Evet
Telaffuz : bağdadı
1. isim , isim , isim , isim , Bateri çalmaya yarayan ince, kısa çubuk
2. Tıraşlanmış, dikdörtgen biçiminde değerli taş
3. Düşük gramajlı ince, uzun ekmek
4. Tavuk, piliç vb. kanatlılarda but ile paça arasında kalan etli bölüm
5. Çorabı gergin tutmak ve düşmesini engellemek için kullanılan sert lastik
Lisan : Fransızca baguette
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bageti olan
1. Çifti sekiz liraya satın alınmış, yanları el işi bagetli siyah çoraplarını giymiş.
1. Çifti sekiz liraya satın alınmış, yanları el işi bagetli siyah çoraplarını giymiş.