Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tımarlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Tımar etmek


tımarlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tımar edilmiş (binek hayvanı)

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Bakılmış, tedavi edilmiş (yara veya hasta)

3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Bakılmış, işlenmiş (ağaç, toprak vb.)


tımarlı
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Tımar (II) sahibi olan kimse

Örnek:

1. Bir Osmanlı sipahisinin, meseleleri kılıçla çözmeye alışmış bir Türk tımarlısının bu kadar çapraşık bir işi kavramasına imkân yoktu.

1. Bir Osmanlı sipahisinin, meseleleri kılıçla çözmeye alışmış bir Türk tımarlısının bu kadar çapraşık bir işi kavramasına imkân yoktu.


timbal
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üstü deri ile kaplı, bakırdan yapılan, küre biçiminde bir davul türü


Lisan : Fransızca timbale

timing
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , 343 zamanlama


Lisan : İngilizce timing

timsah

İlgili Kelimeler:

timsah gözyaşları

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sürüngenlerden, sıcak bölgelerin akarsularında yaşayan, kalın derili, uzun kuyruklu, iri bir hayvan (Crocodilus)

Örnek:

1. Alt dudağını bıyığının içine geçirmiş, gözleri fırlak, sanki bir timsaha bakıyordu.

1. Alt dudağını bıyığının içine geçirmiş, gözleri fırlak, sanki bir timsaha bakıyordu.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu hayvanın derisinden yapılan


Lisan : Arapça timsāḥ

timsah gözyaşları
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Sahte gözyaşları


timsahlar
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Örneği timsah olan sürüngenler takımı


timsal
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Simge

Örnek:

1. O günden beri ceviz, bana ulvi bir şeyin timsali gibi görünüyor.

1. O günden beri ceviz, bana ulvi bir şeyin timsali gibi görünüyor.


Lisan : Arapça tims̱āl

Telaffuz : timsa:li

timsal olmak
Anlamı:

1. simge durumuna gelmek

Örnek:

1. Biz, Türkler, bütün tarihî hayatımızca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz!

1. Biz, Türkler, bütün tarihî hayatımızca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz!


tımtıkız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok tıkız


timüs
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Göğüs kemiği arkasında bulunan iç salgı bezi, özden


Lisan : Fransızca thymus

Telaffuz : ti'müs

tin
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Ruh

2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Birtakım fizikötesi kurucularının, gerçeği ve evreni açıklamak için her şeyin özü, temeli veya yapıcısı olarak benimsedikleri madde dışı varlık


tın

İlgili Kelimeler:

tın tın

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tınlayan şeyin çıkardığı ses, tınlama sesi


tin tin
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sessiz, patırtısız bir biçimde

Örnek:

1. Tin tin uzaklaştı.

1. Tin tin uzaklaştı.


tın tın
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bilgisiz, cahil, akılsız

2. Parasız, züğürt

3. İçinde bir şey olmayan (yer)


tın tın ötmek
Anlamı:

1. içinde bir şey olmamak, boş olmak

2. parasız, züğürt olmak


tınaz

İlgili Kelimeler:

tınaz makinesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dövülerek savrulmaya hazırlanan ekin yığını

2. Yığın

Örnek:

1. Bu surattan kurtulmak için kalkıyor, kitap tınazları arasından, ikisini görebileceği bir yer seçiyor.

1. Bu surattan kurtulmak için kalkıyor, kitap tınazları arasından, ikisini görebileceği bir yer seçiyor.


tınaz makinesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tınaz durumundaki ekinleri savurarak yabancı nesneleri ayıran makine


tiner
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , İnceltici


Lisan : İngilizce thinner

tinerci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uçucu madde bağımlısı olan kimse

Örnek:

1. Evsiz barksız şarapçılar, tinerci çocuklar tarafından çalınmış olabilir bunlar.

1. Evsiz barksız şarapçılar, tinerci çocuklar tarafından çalınmış olabilir bunlar.

2. Tiner yapan veya satan kimse


tinercilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tinercinin yaptığı iş


tıngadak
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Birdenbire, aniden ses çıkararak

Örnek:

1. Sahan tıngadak düştü.

1. Sahan tıngadak düştü.


Telaffuz : tı'ngadak

tıngıldama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tıngıldamak durumu veya biçimi


tıngıldamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tıngırdamak