92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Şişmanca, toplu, kısa ve kalın yapılı, tıkız
1. O yuvarlak ve dazlak kafalı, top sakallı, tıknaz bir adamdı.
1. O yuvarlak ve dazlak kafalı, top sakallı, tıknaz bir adamdı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Herhangi bir sebeple solunum sıkıntısı olan, güçlükle, kesik kesik nefes alan
1. Yoksa bu tozu dumana katarak yaralı yaban domuzu gibi kaçan canavara yetişmek tıknefes lalanın kârı değildi.
1. Yoksa bu tozu dumana katarak yaralı yaban domuzu gibi kaçan canavara yetişmek tıknefes lalanın kârı değildi.
Lisan : Arapça īḳ + nefes
Telaffuz : tı'knefes
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tiksindirici
1. Bu ev niçin ona, tiksinç kuytularda düzensiz solumalar çağrıştırır?
1. Bu ev niçin ona, tiksinç kuytularda düzensiz solumalar çağrıştırır?
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tiksinilecek durumda olan, menfur
1. Sofrada tiksindirici her hareketten kaçınılır.
1. Sofrada tiksindirici her hareketten kaçınılır.
1. isim , isim , isim , isim , Tiksindirmek işi
1. Hiçbir sövme, kötü yerme, kalp kırma, küçümseme, kabalaştırma, çirkinleştirme, soğutma, tiksindirme edası edep ölçülerine uymaz.
1. Hiçbir sövme, kötü yerme, kalp kırma, küçümseme, kabalaştırma, çirkinleştirme, soğutma, tiksindirme edası edep ölçülerine uymaz.
1. isim , isim , isim , isim , Tiksinmek işi, ikrah, istikrah, nefret
1. İçinde bu adama karşı garip bir tiksinme, çekinme vardı.
1. İçinde bu adama karşı garip bir tiksinme, çekinme vardı.
1. -den , -den , -den , -den , Bir şey, bir kimse, bir düşünce, bir durum vb.ni kötü, iğrenç veya aşağılık bularak ondan uzak durma duygusuna kapılmak, ikrah etmek, istikrah etmek
1. Herkes, körü körüne emrine girdiği bu adama tiksinerek bakıyor.
1. Herkes, körü körüne emrine girdiği bu adama tiksinerek bakıyor.
1. isim , isim , isim , isim , Tiksinme işi, tiksinme, nefret
1. Halktan insanlara duyduğu tiksintiyi bu hastalığına bağlamak gerekir.
1. Halktan insanlara duyduğu tiksintiyi bu hastalığına bağlamak gerekir.
öksürük tıksırık
1. isim , isim , isim , isim , Tıksırırken çıkan ses
aksırıklı tıksırıklı, öksürüklü tıksırıklı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tıksırığı olan
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Rahatsız
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ağız kapalıyken hafifçe aksırmak
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kur'an'ı güzel ve yüksek sesle, usulünce okuma
1. Hafız Hanım'ın Kur'an tilaveti de tövbe tövbe ya Rabbi, dikkatimi dağıtmıyor değil ha!
1. Hafız Hanım'ın Kur'an tilaveti de tövbe tövbe ya Rabbi, dikkatimi dağıtmıyor değil ha!
Lisan : Arapça tilāvet
Telaffuz : tila:vet, l ince okunur
tilkikuyruğu, tilki uykusu, tilki üzümü, beyaztilki, deniztilkisi
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Köpekgillerden, uzunluğu 90, kuyruğu 30 santimetre kadar, ırklarına göre çeşitli renklerde olan, ağız ve burnu uzun ve sivri, kümes hayvanlarına zarar veren, kürkü beğenilen bir tür memeli (Vulpes)
2. Bu hayvanın postundan yapılan manto vb
1. İki hanım yaşları geçkince olmasına bakmayarak sürmüşler, boyanmışlar, omuzlarına tilkilerini almış, kurulmuşlar.
1. İki hanım yaşları geçkince olmasına bakmayarak sürmüşler, boyanmışlar, omuzlarına tilkilerini almış, kurulmuşlar.
3. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çok kurnaz
1. Ne tilkidir o, bilmezsiniz.
1. Ne tilkidir o, bilmezsiniz.
1. `bir gerçeği anlatıncaya kadar çoğu kez başa gelmedik şey kalmaz` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Yarı uyanık biçimdeki uyku, hemen uyanılabilen uyku