92406 kayıt bulundu.
1. ateş etmek
1. Tüfeği geze aldım, ses toprağa yakın geliyordu. Porsuktur sandım, tetiğe dokundum.
1. Tüfeği geze aldım, ses toprağa yakın geliyordu. Porsuktur sandım, tetiğe dokundum.
2. Şimdi tetiğe bassam hiç doğmamışa dönersin.
2. Şimdi tetiğe bassam hiç doğmamışa dönersin.
atik tetik, kulağı tetikte
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çabuk davranan, çevik, dikkatli, uyanık
2. Dikkat ve özen gerektiren, nazik
1. Tetik iş.
1. Tetik iş.
1. isim , isim , isim , isim , Ateşli silahlarda ateşlemeyi sağlamak için çekilen küçük parça
1. Bir çay bardağını dökmeden içebilmek, tetiği eli titremeden çekebilmek kadar bir itiyat meselesidir.
1. Bir çay bardağını dökmeden içebilmek, tetiği eli titremeden çekebilmek kadar bir itiyat meselesidir.
1. anında, çok çabuk davranmak
1. Tehlikeyi sezince tetik davranmış, birdenbire dönerek kendini yüzüstü yere atmıştır.
1. Tehlikeyi sezince tetik davranmış, birdenbire dönerek kendini yüzüstü yere atmıştır.
1. hazır, dikkatli, uyanık bulunmak, tetikte olmak
1. Kimisi dönmeye başlamış bile, kimisi tetik üstünde bekliyor.
1. Kimisi dönmeye başlamış bile, kimisi tetik üstünde bekliyor.
1. isim , isim , isim , isim , Kiralık katil
1. Tetikçi adı altında uzman katiller yetişiyor.
1. Tetikçi adı altında uzman katiller yetişiyor.
1. -i , -i , -i , -i , Harekete geçirmek
1. İyi yapılmış bir yemeği yerken ölçüyü kaçırmak, yine hastalık tetiklemektir.
1. İyi yapılmış bir yemeği yerken ölçüyü kaçırmak, yine hastalık tetiklemektir.
1. -i , -i , -i , -i , Tetikleme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Aynı sefalet, acıma hissini uyandırırken birinde, haksızlığa uğrama endişesini tetikleyebilirdi ötekinde.
1. Aynı sefalet, acıma hissini uyandırırken birinde, haksızlığa uğrama endişesini tetikleyebilirdi ötekinde.
2. Tetikleme gücü bulunmak
1. her an uyanık ve hazır bulunmak
1. Güldane tehlikeyi sezmiş gibi tetikte.
1. Güldane tehlikeyi sezmiş gibi tetikte.
2. Onun sakinliği etrafta tetikte bekleyen karısına, çocuklarına da geçti.
2. Onun sakinliği etrafta tetikte bekleyen karısına, çocuklarına da geçti.
3. Hele kendini güçlü hissederse tetik ol, basbayağı saldırganlaşır.
3. Hele kendini güçlü hissederse tetik ol, basbayağı saldırganlaşır.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Cevizin yeşil kabuğu ve yaprağı
2. Yeşil ceviz kabuğu, nar vb. bitkilerin bıraktığı kalıcı boya lekesi
1. isim , isim , isim , isim , İnceleme
1. Galata lokantalarının yemekleri üzerine tetkikler yapmaya başlamış.
1. Galata lokantalarının yemekleri üzerine tetkikler yapmaya başlamış.
2. Araştırma
1. Bu, apayrı bir tetkik mevzusudur.
1. Bu, apayrı bir tetkik mevzusudur.
Lisan : Arapça tedḳīḳ
Telaffuz : tetki:ki
1. incelemek
1. Çocuk gene dikkatli dikkatli beni tetkik ediyor.
1. Çocuk gene dikkatli dikkatli beni tetkik ediyor.
2. araştırmak
1. Darvin, nevilerin değişebilme kabiliyetlerinin sebeplerini tetkik etmeyi de ihmal etmiştir.
1. Darvin, nevilerin değişebilme kabiliyetlerinin sebeplerini tetkik etmeyi de ihmal etmiştir.
1. isim , isim , isim , isim , Araştırmalar
2. İncelemeler
Lisan : Arapça tedḳīḳāt
Telaffuz : tetki:ka:tı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Tabi olanlar, maiyet
Lisan : Arapça tevābiʿ
Telaffuz : teva:bi: