Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tersine
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Beklenilenin, umulanın aksine, karşıt olarak, bilakis, aksine

Örnek:

1. Sesimi duyan Ayça da geliyor yanıma, kardeşinin tersine ilgiyle sokuluyor bana.

1. Sesimi duyan Ayça da geliyor yanıma, kardeşinin tersine ilgiyle sokuluyor bana.


tersine çevirmek
Anlamı:

1. içini dışına çevirmek


tersine dönmek
Anlamı:

1. beklenildiği, umulduğu gibi gerçekleşmemek, aksi olmak

Örnek:

1. Ya hesapları tersine dönüverirse o vakit başımıza gelecek belada ortağız kardeşim!.

1. Ya hesapları tersine dönüverirse o vakit başımıza gelecek belada ortağız kardeşim!.


Ön Takı : (bir iş veya durum)

tersine gitmek
Anlamı:

1. istenildiği gibi gerçekleşmemek, iyi sonuç vermemek

2. bir işten veya bir durumdan hoşlanmamak

Örnek:

1. Kızların keman çalması benim o zamanlar bir tersime giderdi.

1. Kızların keman çalması benim o zamanlar bir tersime giderdi.


Ön Takı : (bir iş veya durum)

tersinir

İlgili Kelimeler:

tersinir elektrot

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , fizik , fizik , sıfat , sıfat , fizik , fizik , Bir olayın ortaya çıkma şartlarındaki sonsuz küçük bir değişikliğin etkisiyle herhangi bir anda yön değiştirebilen (kimyasal, fiziksel ve mekanik dönüşüm)


tersinir elektrot
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Potansiyeli çok az ölçüde azaltıldığı veya çoğaltıldığı zaman elektrot reaksiyonu her iki yönde de yürüyebilen elektrot


tersinirlik
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Tersinir bir olayın özelliği


tersinme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tersinmek işi


tersinmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Geri dönmek, rücu etmek

2. Hiddetlenmek, aksilik etmek


tersiyer
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , kimya , kimya , sıfat , sıfat , kimya , kimya , Üçüncül


Lisan : Fransızca tertiaire

tersleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Terslemek işi


terslemek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Hayvanlar pislemek


terslemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir kimseye gönül kırıcı, sert söz söylemek veya gönül kırıcı davranmak, azarlamak

Örnek:

1. Kaç defa tersledim yine uslanmadı.

1. Kaç defa tersledim yine uslanmadı.


tersleniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Terslenme işi


terslenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Terslenmek işi


terslenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tersleme işine konu olmak

Örnek:

1. Çocuğu ihmal ettiği için ona kızmaya kalktığında fena hâlde terslenmişti adam, karısı tarafından.

1. Çocuğu ihmal ettiği için ona kızmaya kalktığında fena hâlde terslenmişti adam, karısı tarafından.

2. Aksilik etmek, terslik göstermek


tersleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tersleşmek işi


tersleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Terslik etmek, zıt davranmak

Örnek:

1. O sessiz, sakin insan birden tersleşti.

1. O sessiz, sakin insan birden tersleşti.


tersleyiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tersleme işi


terslik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ters olma durumu

2. Tersçe davranış

Örnek:

1. Tersliğe bakın ki o sıralar piyasada bir metre tel bile yoktur.

1. Tersliğe bakın ki o sıralar piyasada bir metre tel bile yoktur.

3. Aksilik


terslik etmek
Anlamı:

1. zıt davranmak


tertemiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok temiz, her yanı temiz, arı sili, pirüpak

Örnek:

1. Tertemiz, sıcacık bir oda. Daha iyisi can sağlığı.

1. Tertemiz, sıcacık bir oda. Daha iyisi can sağlığı.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kötülük düşünmeyen, günahsız, lekesiz, suçsuz

Örnek:

1. Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor.

1. Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor.


Telaffuz : te'rtemiz

tertemizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tertemiz olma durumu


tertibat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düzen, düzenleniş

Örnek:

1. Fabrikaya havalandırma tertibatı kurup buzdolabı gazını mavi gökyüzüne mi savuracak?

1. Fabrikaya havalandırma tertibatı kurup buzdolabı gazını mavi gökyüzüne mi savuracak?

2. Bir işin güçlüklerini karşılamak için yapılan ön hazırlıklar

Örnek:

1. Şimdi yol tertibatını konuşamaz mıyız? diye sordu.

1. Şimdi yol tertibatını konuşamaz mıyız? diye sordu.


Lisan : Arapça tertībāt

Telaffuz : terti:ba:tı

tertibat almak
Anlamı:

1. olacağı düşünülen sakıncalı bir duruma, harekete karşı hazırlık yapmak

Örnek:

1. Yüz sandık cephaneyi Anadolu'ya gönderebilmek için müzakere edip tertibat aldıklarını veya depolardan silah kaçırdıklarını söylüyorlardı.

1. Yüz sandık cephaneyi Anadolu'ya gönderebilmek için müzakere edip tertibat aldıklarını veya depolardan silah kaçırdıklarını söylüyorlardı.