92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Termoelektrik çifti
1. isim , isim , isim , isim , Kauçuk vb. maddelerden yapılan, içi su veya kimyasal bir madde ile doldurularak ısının aynı düzeyde kalmasını sağlayan kap
1. Sevecen tavırlarla bana yardım etmeye çalışıyordu, termofora buz koyuyor, doktor çağırmayı öneriyordu.
1. Sevecen tavırlarla bana yardım etmeye çalışıyordu, termofora buz koyuyor, doktor çağırmayı öneriyordu.
Lisan : Fransızca thermophore
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Sıcaklıkyayar
Lisan : Fransızca thermographe
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Tepkimelere eşlik eden termik olayları inceleyen kimya dalı
Lisan : Fransızca thermo + Arapça kīmyā
Telaffuz : te'rmokimya:
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Sıcaklıkölçer
Lisan : Fransızca thermomètre
Telaffuz : termome'tre
1. sıfat , sıfat , fizik , fizik , sıfat , sıfat , fizik , fizik , Ancak çok yüksek sıcaklıklarda, hafif elementler arasında doğan (çekirdeksel tepkime)
Lisan : Fransızca thermonucléaire
Telaffuz : te'rmonükleer
1. isim , isim , isim , isim , Sıcakta biçim verilmeye elverişli, soğukta oldukça sert olan, kalıplandıktan sonra biçim değiştirmeyen yapı malzemesi
Lisan : Fransızca thermoplaste
Telaffuz : te'rmoplast, l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , Yalıtım maddesiyle kaplı metal bir kılıf içine yerleştirilen, aralarında hava boşluğu bulunan çift çeperli cam şişeden oluşan, içine konan sıvının ısısını uzun süre koruyan kap
1. Benim termosumda bir parça su kalmıştı.
1. Benim termosumda bir parça su kalmıştı.
Lisan : Fransızca thermos
Telaffuz : te'rmos
1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Isı yuvarı
Lisan : Fransızca thermosphère
1. isim , isim , isim , isim , Sıcak su elde edilen, bir kazan ve içindeki borulardan oluşmuş araç
1. Yarın pazar, banyo günü, termosifonu yakacağım, daha erken kalkmalı.
1. Yarın pazar, banyo günü, termosifonu yakacağım, daha erken kalkmalı.
Lisan : Fransızca thermosiphon
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Isıdenetir
Lisan : Fransızca thermostat
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Isı tedavisi
Lisan : Fransızca thermothérapie
Telaffuz : te'rmoterapi
trafik terörü
1. isim , isim , isim , isim , Yıldırı
1. Terör olaylarının tedirgin, sancılı seyircileriyiz.
1. Terör olaylarının tedirgin, sancılı seyircileriyiz.
Lisan : Fransızca terreur
ters açı, ters baskı, tersbeşik, ters düz, ters evirme, ters pers, ters ters, ters yüz, şeytantersi
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerekli olan duruma karşıt, zıt
2. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin içe gelen yanı, arkası
1. Elinin tersiyle küçük bir tokat vurmuştu.
1. Elinin tersiyle küçük bir tokat vurmuştu.
3. isim , isim , isim , isim , Kesici bir aletin kesmeyen yanı
1. Kollarına bıçağın tersiyle birkaç tane vurmuşlar.
1. Kollarına bıçağın tersiyle birkaç tane vurmuşlar.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Uygun olmayan, elverişsiz, münasebetsiz
1. Ters sözlerinle, fazilet iddialarınla beni hırpalama.
1. Ters sözlerinle, fazilet iddialarınla beni hırpalama.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gönül ve cesaret kırıcı, huysuz, sert
1. Ters adamın işi de ters gider.
1. Ters adamın işi de ters gider.
6. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Bir şeyin aksi, karşıtı
1. Anlattığının tersi anlaşılınca utandı.
1. Anlattığının tersi anlaşılınca utandı.
dış ters açı
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Birinin kenarları öbürünün kenarlarının uzantısından oluşan açılardan her biri
1. Ters açılar birbirine eşittir.
1. Ters açılar birbirine eşittir.
1. yanlış yorumlamak, doğru anlam vermemek
1. Hegel'in bu sözünü ters anlamamak gerek.
1. Hegel'in bu sözünü ters anlamamak gerek.
1. isim , isim , isim , isim , Basım işlerinde kâğıt, plastik film vb. malzemelerin arka veya alt yüzeyine yapılan baskı
1. aykırı durumda olmak, karşıt olmak
1. Daha sonra o eşsiz lidere ters düşmek bahtsızlığına kapılmıştır.
1. Daha sonra o eşsiz lidere ters düşmek bahtsızlığına kapılmıştır.
Ön Takı : (birine veya biriyle)
1. `Bir süre kullanılmış olan giysilerin içini dışına çevirmek` anlamında kullanılan ters düz etmek deyiminde geçen bir söz
1. isim , isim , mantık , mantık , isim , isim , mantık , mantık , Olumlu veya olumsuz olan bir önermenin konusunun tersini, yüklem ve yüklemin tersini konu yapma
1. Her insan canlıdır ve kimi taşlar sert değildir önermelerinin ters evirmesi şu biçimde olur: Her canlı olmayan insan değildir ve kimi sert şeyler taş değildir.
1. Her insan canlıdır ve kimi taşlar sert değildir önermelerinin ters evirmesi şu biçimde olur: Her canlı olmayan insan değildir ve kimi sert şeyler taş değildir.