92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Bir kelimeyi bilim veya sanat dallarından herhangi birinde kullanılmak üzere terim durumuna getirmek
1. isim , isim , isim , isim , Bırakma, ayrılma
2. Vazgeçme
3. Bakmama, ihmal etme
Lisan : Arapça terk
1. bırakmak, ayrılmak
1. Onları sıkmamak için bahçeyi terk etmek zarafetin en sade kaidelerindendi.
1. Onları sıkmamak için bahçeyi terk etmek zarafetin en sade kaidelerindendi.
2. salıvermek, vazgeçmek
3. bakmamak, ihmal etmek
1. isim , isim , isim , isim , Eyerin arka bölümü
1. Avluda terkiden yere atladığında öfkeden kudurmuştu.
1. Avluda terkiden yere atladığında öfkeden kudurmuştu.
2. Binek hayvanının sağrısı
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Tamlama ile ilgili
Lisan : Arapça terkībī
Telaffuz : terki:bi:
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Divan edebiyatında uyakları başka başka olan birkaç bentten oluşan ve her bendin sonunda kafiyeleri aynı birer beyti bulunan manzume biçimi
Lisan : Arapça terkīb + Farsça bend
Telaffuz : terki:'bibent
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yazılmış bir şeyi çizerek silme
Lisan : Arapça terḳīn
Telaffuz : terki:ni
terkiphane
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Birleşim, birleştirme, bir araya getirme
2. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Tamlama
1. Farsça manasız terkipler yapılıyor.
1. Farsça manasız terkipler yapılıyor.
3. kimya , kimya , kimya , kimya , Bileşim
Lisan : Arapça terkīb
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , isim , isim , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , Terkibibentte vasıta beytinden önceki beyitlerin oluşturduğu bent
Lisan : Arapça terkīb + Farsça ḫāne
Telaffuz : terkipha:ne
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bileşim içeren
2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Tamlamalı
1. Türkçüler, terkipli lisanla beraber aruz veznini de millî edebiyatımızdan kovmaya karar verdiler.
1. Türkçüler, terkipli lisanla beraber aruz veznini de millî edebiyatımızdan kovmaya karar verdiler.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bileşim içermeyen
2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Tamlamasız
1. üzerinde bulunduğu atın sağrısına bindirmek
1. Sonra atlarının terkisine aldılar, benimle beraber kaçtılar.
1. Sonra atlarının terkisine aldılar, benimle beraber kaçtılar.
Ön Takı : (birini)
1. isim , isim , isim , isim , Terlemek işi
1. Yüreğinin acısını duyuyordu. Sıkıntı basmış, terlemeye başlamıştı. İzin istedi.
1. Yüreğinin acısını duyuyordu. Sıkıntı basmış, terlemeye başlamıştı. İzin istedi.
2. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Yaprakların gözeneklerinden buhar biçiminde su kaybetmeleri
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ter çıkarmak, ter dökmek
2. İçindeki suyu ter biçiminde sızdırmak
1. Testi terliyor.
1. Testi terliyor.
3. Bir şeyin üzerinde buhar olarak yoğunlaşmak
1. Camlar terledi.
1. Camlar terledi.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir iş yaparken yorulmak veya o işi çok emek harcayarak güçlükle başarmak
1. Bir saat yorularak, terleyerek boğuştuktan sonra her şey bitmiş oldu.
1. Bir saat yorularak, terleyerek boğuştuktan sonra her şey bitmiş oldu.
1. -i , -i , -i , -i , Terlemesine sebep olmak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sıkıntıya düşürmek, çokça yormak
1. Bu iş beni terletti.
1. Bu iş beni terletti.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Terlemiş olan
1. O günkü gibi terli değil, ateşli değil.
1. O günkü gibi terli değil, ateşli değil.
mercan terliği
1. isim , isim , isim , isim , Genellikle ev içinde giyilen, deri, naylon vb. şeylerden yapılan, arkası açık, hafif ve türlü biçimlerde ayak giysisi
1. Bu sıcak mevsimde tozlu ve yün terliklerini sürüyerek gidiyor.
1. Bu sıcak mevsimde tozlu ve yün terliklerini sürüyerek gidiyor.
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Beyaz patiskadan dikilen veya yünden örülen takke, başlık
1. Kenarları dört parmak yağ bağlamış fesinin eski terlikten hiç farkı kalmamış.
1. Kenarları dört parmak yağ bağlamış fesinin eski terlikten hiç farkı kalmamış.