92406 kayıt bulundu.
1. çeviri yapmak
1. Ben bu zatın iki kitabını tercüme etmiştim.
1. Ben bu zatın iki kitabını tercüme etmiştim.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Öz geçmiş
Lisan : Arapça terceme + ḥāl
Telaffuz : tercüme'ihâ:li
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , isim , isim , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , Yazıda beklenmedik bir sonuçla karşılaşma
Lisan : Arapça terdīd
Telaffuz : terdi:di
çayır teresi, su teresi, yaban teresi
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Turpgillerden, yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki (Lepidium sativum)
Lisan : Farsça tere
1. isim , isim , isim , isim , Kozalaklılardan ve bazı ağaçlardan ya kendi kendine ya da ağacın çizilmesiyle akan, yağlı boya, yağlı vernik üretiminde ve inceltilmesinde kullanılan, ince, renksiz, kokulu reçine, terementi
Lisan : Fransızca térébenthine
1. birine çok iyi bildiği bir şeyi öğretmeye kalkmak
1. Edebiyat dünyamız tereciye tere satmaya kalkışan sahte şöhretlere, üçkâğıtçılara kısa bir zaman için katlanıyor.
1. Edebiyat dünyamız tereciye tere satmaya kalkışan sahte şöhretlere, üçkâğıtçılara kısa bir zaman için katlanıyor.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yozlaşma
1. Kadınlar ve biz zavallı vitaminsiz ruhlu gençler bu tereddinin örnekleriydik.
1. Kadınlar ve biz zavallı vitaminsiz ruhlu gençler bu tereddinin örnekleriydik.
Lisan : Arapça tereddī
Telaffuz : tereddi:
1. isim , isim , isim , isim , Kararsızlık, duraksama, ikircik, ikirciklik
1. Bir iki saniye tereddütle gözlerinin içine baktım, dudaklarımı büktüm.
1. Bir iki saniye tereddütle gözlerinin içine baktım, dudaklarımı büktüm.
Lisan : Arapça tereddud
1. kararsız davranmak, duraksamak
1. Hiç tereddüt etmeden maksadımı kendisine anlattım.
1. Hiç tereddüt etmeden maksadımı kendisine anlattım.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tereddüdü olan, duraksamalı
1. Bir av arıyormuş gibi tereddütlü adımlarla bodur böğürtlen dallarını hışırdatarak şoseye indi.
1. Bir av arıyormuş gibi tereddütlü adımlarla bodur böğürtlen dallarını hışırdatarak şoseye indi.
2. Tereddüde yol açan
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tereddüdü olmayan, duraksamasız
1. Annemin tereddütsüz cevabından biraz şaşaladım.
1. Annemin tereddütsüz cevabından biraz şaşaladım.
2. Tereddüde yol açmayan
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Kararlı olarak, duraksamadan
1. Tereddütsüz Avrupa'nın tekniğini, bilgisini alacağız.
1. Tereddütsüz Avrupa'nın tekniğini, bilgisini alacağız.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Evlerin veya dükkânların yüksekçe yerinde bulunan raf
2. Başlık veya şapkanın öndeki çıkıntılı bölümü, terek
1. Şapkamın tereği düz / Var onda ayla yıldız
1. Şapkamın tereği düz / Var onda ayla yıldız
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Miras
1. Hâlâ eski zenginliğinin hasedini üstüne çeker ve eski terekelerinin veraset vergilerini öder.
1. Hâlâ eski zenginliğinin hasedini üstüne çeker ve eski terekelerinin veraset vergilerini öder.
Lisan : Arapça tereke
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Birkaç şeyin bileşmesinden oluşma, bileşme
Lisan : Arapça terekkub
1. sıfat , sıfat , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , sıfat , sıfat , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Hafif ve hoppa
1. Sade biraz terelellidir ama ziyanı yok.
1. Sade biraz terelellidir ama ziyanı yok.
Telaffuz : terele'lli
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , Güzel ve alçak sesle şarkı söyleme
2. Kuş şakıma, ötme
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Anlatma, ifade etme
Lisan : Arapça terennum
1. güzel ve alçak sesle şarkı söylemek
1. Can acısıyla terennüm eder gibi ay ay ay! diye feryada başlıyorsunuz.
1. Can acısıyla terennüm eder gibi ay ay ay! diye feryada başlıyorsunuz.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , anlatmak, ifade etmek
1. Şurada sizi baştan başa terennüm eden bir şiir yazdım.
1. Şurada sizi baştan başa terennüm eden bir şiir yazdım.
1. isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Pezevenk