Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tercüme etmek
Anlamı:

1. çeviri yapmak

Örnek:

1. Ben bu zatın iki kitabını tercüme etmiştim.

1. Ben bu zatın iki kitabını tercüme etmiştim.


tercümeihâl
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Öz geçmiş


Lisan : Arapça terceme + ḥāl

Telaffuz : tercüme'ihâ:li

terdit
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , isim , isim , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , Yazıda beklenmedik bir sonuçla karşılaşma


Lisan : Arapça terdīd

Telaffuz : terdi:di

tere

İlgili Kelimeler:

çayır teresi, su teresi, yaban teresi

Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Turpgillerden, yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki (Lepidium sativum)


Lisan : Farsça tere

tere batmak
Anlamı:

1. çok terlemek


terebentin
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kozalaklılardan ve bazı ağaçlardan ya kendi kendine ya da ağacın çizilmesiyle akan, yağlı boya, yağlı vernik üretiminde ve inceltilmesinde kullanılan, ince, renksiz, kokulu reçine, terementi


Lisan : Fransızca térébenthine

tereci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tere yetiştiren veya satan kimse


terecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Terecinin yaptığı iş


tereciye tere satmak
Anlamı:

1. birine çok iyi bildiği bir şeyi öğretmeye kalkmak

Örnek:

1. Edebiyat dünyamız tereciye tere satmaya kalkışan sahte şöhretlere, üçkâğıtçılara kısa bir zaman için katlanıyor.

1. Edebiyat dünyamız tereciye tere satmaya kalkışan sahte şöhretlere, üçkâğıtçılara kısa bir zaman için katlanıyor.


tereddi
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yozlaşma

Örnek:

1. Kadınlar ve biz zavallı vitaminsiz ruhlu gençler bu tereddinin örnekleriydik.

1. Kadınlar ve biz zavallı vitaminsiz ruhlu gençler bu tereddinin örnekleriydik.


Lisan : Arapça tereddī

Telaffuz : tereddi:

tereddi etmek
Anlamı:

1. soysuzlaşmak, yozlaşmak


tereddüt
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kararsızlık, duraksama, ikircik, ikirciklik

Örnek:

1. Bir iki saniye tereddütle gözlerinin içine baktım, dudaklarımı büktüm.

1. Bir iki saniye tereddütle gözlerinin içine baktım, dudaklarımı büktüm.


Lisan : Arapça tereddud

tereddüt etmek
Anlamı:

1. kararsız davranmak, duraksamak

Örnek:

1. Hiç tereddüt etmeden maksadımı kendisine anlattım.

1. Hiç tereddüt etmeden maksadımı kendisine anlattım.


tereddütlü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tereddüdü olan, duraksamalı

Örnek:

1. Bir av arıyormuş gibi tereddütlü adımlarla bodur böğürtlen dallarını hışırdatarak şoseye indi.

1. Bir av arıyormuş gibi tereddütlü adımlarla bodur böğürtlen dallarını hışırdatarak şoseye indi.

2. Tereddüde yol açan


tereddütsüz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tereddüdü olmayan, duraksamasız

Örnek:

1. Annemin tereddütsüz cevabından biraz şaşaladım.

1. Annemin tereddütsüz cevabından biraz şaşaladım.

2. Tereddüde yol açmayan

3. zarf , zarf , zarf , zarf , Kararlı olarak, duraksamadan

Örnek:

1. Tereddütsüz Avrupa'nın tekniğini, bilgisini alacağız.

1. Tereddütsüz Avrupa'nın tekniğini, bilgisini alacağız.


tereddütsüzlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tereddütsüz olma durumu


terek
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Evlerin veya dükkânların yüksekçe yerinde bulunan raf

2. Başlık veya şapkanın öndeki çıkıntılı bölümü, terek

Örnek:

1. Şapkamın tereği düz / Var onda ayla yıldız

1. Şapkamın tereği düz / Var onda ayla yıldız


tereke
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Miras

Örnek:

1. Hâlâ eski zenginliğinin hasedini üstüne çeker ve eski terekelerinin veraset vergilerini öder.

1. Hâlâ eski zenginliğinin hasedini üstüne çeker ve eski terekelerinin veraset vergilerini öder.


Lisan : Arapça tereke

terekküp
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Birkaç şeyin bileşmesinden oluşma, bileşme


Lisan : Arapça terekkub

terekküp etmek
Anlamı:

1. birkaç şeyden oluşmak, bileşmek


terelelli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , sıfat , sıfat , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Hafif ve hoppa

Örnek:

1. Sade biraz terelellidir ama ziyanı yok.

1. Sade biraz terelellidir ama ziyanı yok.


Telaffuz : terele'lli

terementi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Terebentin


terennüm
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , Güzel ve alçak sesle şarkı söyleme

2. Kuş şakıma, ötme

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Anlatma, ifade etme


Lisan : Arapça terennum

terennüm etmek
Anlamı:

1. güzel ve alçak sesle şarkı söylemek

Örnek:

1. Can acısıyla terennüm eder gibi ay ay ay! diye feryada başlıyorsunuz.

1. Can acısıyla terennüm eder gibi ay ay ay! diye feryada başlıyorsunuz.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , anlatmak, ifade etmek

Örnek:

1. Şurada sizi baştan başa terennüm eden bir şiir yazdım.

1. Şurada sizi baştan başa terennüm eden bir şiir yazdım.


teres
Anlamı:

1. isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Pezevenk