92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Kıyma, ekmek içi, soğan, maydanoz ve baharat karışımının unlandıktan sonra kaynamakta olan su ve tuz içinde pişirilmesi ve limon suyu ile yumurtanın çırpılarak azar azar üzerine dökülmesiyle yapılan bir köfte türü
2. Çeşitli katkı maddeleriyle lezzetli hâle getirilen köfte
1. isim , isim , isim , isim , Terbiyeli olma durumu
1. Gideceğim yere genç Türk kızları, İstanbul'un bütün uygar terbiyeliliğini taşıyan kızlar gelecekmiş.
1. Gideceğim yere genç Türk kızları, İstanbul'un bütün uygar terbiyeliliğini taşıyan kızlar gelecekmiş.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Terbiyesi olmayan
2. Topluluk kurallarına aykırı davranan
1. Böyle bir terbiyesiz, misafir diye çağrılır mı?
1. Böyle bir terbiyesiz, misafir diye çağrılır mı?
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Terbiyesiz
1. Terbiyesizce işaretlerle birbirimizi tahkir etmeye başlarız.
1. Terbiyesizce işaretlerle birbirimizi tahkir etmeye başlarız.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (terbiyesi'zce) Terbiyesiz bir biçimde, saygısızca, terbiyesizcesine
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Terbiyesizce davranışlarda bulunmak, edepsizleşmek
1. isim , isim , isim , isim , Terbiyesiz olma durumu
2. Terbiyesizce davranış
1. toplum kurallarına, görgü kurallarına aykırı davranışta bulunmak
1. Acaba ben bilmeyerek bir terbiyesizlik ettim de ona mı içerledi?
1. Acaba ben bilmeyerek bir terbiyesizlik ettim de ona mı içerledi?
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , eğitim bilimi , eğitim bilimi , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Eğitimsel
Lisan : Arapça terbiyevī
Telaffuz : terbiyevi:
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Atom numarası 65, atom ağırlığı 159 olan, az bulunan bir element (simgesi Tb)
Lisan : Fransızca terbium
Telaffuz : te'rbiyum
1. isim , isim , isim , isim , Erzincan iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : te'rcan
1. isim , isim , isim , isim , Yeğleme
1. Böyle bir tercihinin kefaretini ödemek ister gibi de bir porsiyon köfte söylemişti.
1. Böyle bir tercihinin kefaretini ödemek ister gibi de bir porsiyon köfte söylemişti.
Lisan : Arapça tercīḥ
1. yeğlemek
1. Fikrimi sorsalardı başka bir ortamda doğmayı tercih ederdim.
1. Fikrimi sorsalardı başka bir ortamda doğmayı tercih ederdim.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , isim , isim , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , Terciibentte vasıta beytinden önceki beyitlerin oluşturduğu bent
Lisan : Arapça terciʿ + Farsça ḫāne
Telaffuz : terci:ha:ne
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yeğleyerek, yeğleme yolu ile
1. İnsan, üstünde tercihen boynunda mutlaka bir muska taşımalıydı.
1. İnsan, üstünde tercihen boynunda mutlaka bir muska taşımalıydı.
Lisan : Arapça tercīḥen
Telaffuz : terci:hen
1. isim , isim , isim , isim , Trafikte ana yolların kenarında veya ortasında bulunan, belirli araçlara ayrılmış özel yol
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Divan edebiyatında uyakları başka başka olan birkaç bentten oluşan ve her bendin sonunda tekrarlanan bir beyit bulunan manzume biçimi
Lisan : Arapça tercīʿ + Farsça bend
Telaffuz : terci:'ibent
1. isim , isim , isim , isim , Çevirmen
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Göze görünen bir olayın, durumun veya biçimin anlamını dile getirmek
1. Musikimiz, bizim durgun ruhumuzun, sakin düşüncelerimizin, uçuk benzimizin tercümanıdır.
1. Musikimiz, bizim durgun ruhumuzun, sakin düşüncelerimizin, uçuk benzimizin tercümanıdır.
Lisan : Arapça tercemān
1. isim , isim , isim , isim , Çevirmenlik
1. Bir nezarette tercümanlıkla yakayı kurtardık.
1. Bir nezarette tercümanlıkla yakayı kurtardık.
tercümeihâl, hâl tercümesi
1. isim , isim , isim , isim , Çeviri
1. Biz, telif eser ayarında bir sanat kıymeti taşıyan tercümelere teşekkür edelim.
1. Biz, telif eser ayarında bir sanat kıymeti taşıyan tercümelere teşekkür edelim.
Lisan : Arapça terceme