92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kuvvetleştirme, sağlamlaştırma
1. Bu sözü, bir alay uydurma vakalarla, kazalarla tekide çalışıyordum.
1. Bu sözü, bir alay uydurma vakalarla, kazalarla tekide çalışıyordum.
2. Üsteleme
Lisan : Arapça teʾkīd
Telaffuz : te:ki:di
esrar tekkesi, miskinler tekkesi
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâh
1. Hemen her ev yarı saray ve yarı tekke gibi bir şeydi.
1. Hemen her ev yarı saray ve yarı tekke gibi bir şeydi.
2. İşsiz güçsüz kimselerin buluşup sığındıkları yer
3. argo , argo , argo , argo , Esrar içilen üstü kapalı yer
4. argo , argo , argo , argo , Hapishane
1. Bakıyorum, tekke sana yaramış, dedi. Ne zaman çıktın?
1. Bakıyorum, tekke sana yaramış, dedi. Ne zaman çıktın?
Lisan : Arapça tekye
1. isim , isim , isim , isim , Samsun iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : tekke'köy
1. `bir şeyi elde etmek için bazı sıkıntılara katlanmak gerekir` anlamında kullanılan bir söz
1. -i , -i , -i , -i , Sık fideleri seyrekleştirmek
1. Mısırları tekledi.
1. Mısırları tekledi.
2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Motorda pistonun biri çalışmamak
1. Motor tekliyor.
1. Motor tekliyor.
3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tabanca bozulup tutukluk yapmak
4. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Kalp düzenli çalışmamak
5. nesnesiz , nesnesiz , argo , argo , nesnesiz , nesnesiz , argo , argo , Kekelemek
ünsüz tekleşmesi
1. isim , isim , isim , isim , Tek duruma gelme
2. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Ünsüz tekleşmesi
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tek özellik göstermek
1. Karşımdaki bakışlar âdeta tekleşmiş, kocaman bir ilgiye dönüşmüştü.
1. Karşımdaki bakışlar âdeta tekleşmiş, kocaman bir ilgiye dönüşmüştü.
2. Tek duruma gelmek
1. isim , isim , isim , isim , Tek yataklı otel odası
2. müzik , müzik , müzik , müzik , Bir sanatçının tek eserinin veya o eserin değişik yorumlarının kaydedildiği kaset, plak vb
teklif tekellüf, değişiklik teklifi, kanun teklifi, tadil teklifi, yasa teklifi
1. isim , isim , isim , isim , Yapması için birinden bir iş isteme
2. İncelenmek veya kabul edilmek için bir şey sunma, önerme, öneri
1. Böyle bir teklifi kabul edeceğini sanmıyorum.
1. Böyle bir teklifi kabul edeceğini sanmıyorum.
Lisan : Arapça teklīf
1. önermek, öneride bulunmak
1. Bilmem ne dağındaki petrol arama kampında bir iş teklif etmişlerdi.
1. Bilmem ne dağındaki petrol arama kampında bir iş teklif etmişlerdi.
2. öne sürmek
3. evlenme, arkadaşlık isteğinde bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Samimi olmama, resmî olma durumu, teklifli olma
1. Bir evlat için aramızda teklif tekellüf mü var?
1. Bir evlat için aramızda teklif tekellüf mü var?
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kendisiyle samimi, içli dışlı olunmayan, resmî
1. Bu dolabın içinde, teklifli misafirlere mahsus lavanta çiçeği kokan, yumuşak tüylü Bursa havluları dururdu.
1. Bu dolabın içinde, teklifli misafirlere mahsus lavanta çiçeği kokan, yumuşak tüylü Bursa havluları dururdu.
teklifsiz konuşma
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Samimi, içli dışlı, sıkı fıkı
1. Bunlardan başka bazı teklifsiz aile dostları da var.
1. Bunlardan başka bazı teklifsiz aile dostları da var.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Samimi, içli dışlı, sıkı fıkı bir biçimde
1. isim , isim , isim , isim , Senli benli, samimi, resmî olmadan konuşma ve davranma
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Teklifsiz bir biçimde, içten olarak
1. Vaktiyle teklifsizce dertleşirdik.
1. Vaktiyle teklifsizce dertleşirdik.
Telaffuz : teklifsi'zce
1. isim , isim , isim , isim , Teklifsiz olma durumu
2. Teklifsizce davranış
1. Bütün bu dostlukların, bu teklifsizliklerin içinde bir buz duvarı vardı ki aşılmıyordu.
1. Bütün bu dostlukların, bu teklifsizliklerin içinde bir buz duvarı vardı ki aşılmıyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Tek, bir olma durumu
2. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Kelimelerde bir varlığı veya çekimli fiillerde bir kişiyi bildiren biçim, tekil, müfret, çoğul, çokluk karşıtı: öğrenci-y-im, ev-i-m, gel-di-m vb
3. argo , argo , argo , argo , Lira
1. Seni satmam çocuğum / Dört yüz bin tekliğe
1. Seni satmam çocuğum / Dört yüz bin tekliğe
1. isim , isim , isim , isim , Erzurum iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : te'kman
1. isim , isim , isim , isim , Ayakla vuruş
1. Kondulardan birinin duvarını tekmeyle yıkan bir yıkımcı, topal bir kadından ilk darbeyi yedi.
1. Kondulardan birinin duvarını tekmeyle yıkan bir yıkımcı, topal bir kadından ilk darbeyi yedi.
2. Hayvanın art ayağıyla vurması, çifte
1. ayakla bir yere sertçe vurmak
1. Kafama bir tekme vurdular, bir şeyler söylenerek bırakıp gittiler.
1. Kafama bir tekme vurdular, bir şeyler söylenerek bırakıp gittiler.
2. çifte atmak
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , ihanet etmek
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , yarı yolda bırakmak
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , terk etmek