Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tekellüf

İlgili Kelimeler:

teklif tekellüf

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Zahmet veren bir iş görme, güçlüğe katlanma

2. Bir işi gösterişli bir biçimde yapmaya çalışma, özenme, gösteriş


Lisan : Arapça tekelluf

tekellüm
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Söyleme, konuşma


Lisan : Arapça tekellum

tekemmül
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Olgunlaşma, yetkinleşme


Lisan : Arapça tekemmul

tekemmül etmek
Anlamı:

1. olgunlaşmak, yetkinleşmek, erginleşmek


teker

İlgili Kelimeler:

arka teker, art teker, çevre teker, çiftteker, düzen teker, ön teker, üçteker, yedek teker, Güneş tekeri

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tekerlek

Örnek:

1. Araba tekeri. Makine tekeri.

1. Araba tekeri. Makine tekeri.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tekerlek biçimde olan

Örnek:

1. Bir teker peynir.

1. Bir teker peynir.

3. İnce ve çapı oldukça tekerlek biçiminde parça

4. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Bir gök cisminin daire biçiminde görünen yüzeyi

5. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Cismin gökyüzü üzerindeki iz düşümü


teker meker yuvarlanmak
Anlamı:

1. döne döne yuvarlanmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , iyi durumda olan bir kişi durumunu birdenbire yitirmek


teker teker
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Birer birer, ayrı ayrı

Örnek:

1. Davarları teker teker sattım.

1. Davarları teker teker sattım.


teker tüker
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Teker teker

Örnek:

1. Borcu ödemeyince de bizim tarlalar teker tüker zıngıldadı, gitti.

1. Borcu ödemeyince de bizim tarlalar teker tüker zıngıldadı, gitti.


tekercik
Anlamı:

1. isim , isim , bilişim , bilişim , isim , isim , bilişim , bilişim , Bilgisayarda oluşturulmuş, yazılmış bilgileri saklamak, bir başka yere aktarmak amacıyla kullanılan araç


tekere çomak sokmak
Anlamı:

1. birinin yolunda giden işini aksatan, engelleyen davranışta bulunmak

Örnek:

1. Neden ikide bir tekere çomak sokarlar? Neden kalkınma hamlesine bir tuğla da onlar koymazlar?

1. Neden ikide bir tekere çomak sokarlar? Neden kalkınma hamlesine bir tuğla da onlar koymazlar?


tekerine (veya tekerinin önüne) taş koymak
Anlamı:

1. tekere çomak sokmak

Örnek:

1. Kırıp geçirmeye niyet etmişti ama ah bu kadın, gene tekerine taş koymuştu.

1. Kırıp geçirmeye niyet etmişti ama ah bu kadın, gene tekerine taş koymuştu.

2. Doğrudur dedik herife, tekerimizin önüne taş koyma dedik, anlatamadık.

2. Doğrudur dedik herife, tekerimizin önüne taş koyma dedik, anlatamadık.


tekerlek

İlgili Kelimeler:

tekerlek pabucu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Merkezde bulunan, bir eksenin çevresinde dönebilen çember, teker

Örnek:

1. Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdayan / Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor

1. Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdayan / Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu biçimde olan


tekerlek kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur
Anlamı:

1. `sonucu kötü çıktıktan sonra bir davranış üzerine akıl öğreten çok bulunur` anlamında kullanılan bir söz


tekerlek pabucu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arabaların, yokuş inerken hızlanmalarını önlemek amacıyla tekerlek altına sürülen ve arabaya zincirle bağlı bulunan demir parçası


tekerlekçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Araba tekerliği yapan kimse


tekerlekçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tekerlekçinin işi veya mesleği


tekerlekli

İlgili Kelimeler:

tekerlekli kayak, tekerlekli koltuk, tekerlekli sandalye

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tekerleği olan, tekerli

Örnek:

1. Tekerlekli iskemlesini hareket ettirerek peşim sıra geliyor.

1. Tekerlekli iskemlesini hareket ettirerek peşim sıra geliyor.


tekerlekli kayak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tekerlekli kayakla asfalt üzerinde yapılan bir tür kayma sporu, asfalt kayağı


tekerlekli koltuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tekerlekli sandalye


tekerlekli sandalye
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sakatların bir yere gidebilmek için kullandıkları tekerlekleri olan oturma aracı, tekerlekli koltuk


tekerleksiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tekerleği olmayan


tekerleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tekerlemek işi

2. Çoğunlukla basmakalıp söz

Örnek:

1. Bazısının konuşması, tekerleme hâlinde tekrar ettiği birkaç kelimeden ibarettir.

1. Bazısının konuşması, tekerleme hâlinde tekrar ettiği birkaç kelimeden ibarettir.

3. Birbiriyle uyumlu hazır söz kalıbı

Örnek:

1. Çocuklar, türkülü bir tekerleme ile karşılarlar leyleklerin gelişini.

1. Çocuklar, türkülü bir tekerleme ile karşılarlar leyleklerin gelişini.

4. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Çoğunlukla, masalların genellikle başında bulunan `Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde.` gibi uyaklı giriş veya ara sözler

Örnek:

1. Tekerlemeler, masaldan başka halk tiyatrolarında da görülüyor.

1. Tekerlemeler, masaldan başka halk tiyatrolarında da görülüyor.

5. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Saz şairleri arasında yapılan deyiş yarışı

6. tiyatro , tiyatro , tiyatro , tiyatro , Orta oyununda, özellikle Kavuklu'nun kullandığı sözler


tekerlemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yuvarlamak, döndürmek


tekerlenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tekerlenmek işi


tekerlenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yuvarlanmak, dönmek

Örnek:

1. Bir kaza olsa Cambaz Ali belki aletleriyle beraber aşağıya tekerlenecek.

1. Bir kaza olsa Cambaz Ali belki aletleriyle beraber aşağıya tekerlenecek.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Durumu bozulmak, kötüye gitmek

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Uğraşmak, peşinde koşmak, yuvarlanıp gitmek

Örnek:

1. Normal yaşamının çekişmeleri içinde tekerlenip giden insan, bayramlarda bir nefis muhasebesi yapmak imkânı bulur.

1. Normal yaşamının çekişmeleri içinde tekerlenip giden insan, bayramlarda bir nefis muhasebesi yapmak imkânı bulur.