92406 kayıt bulundu.
1. birinin ayağından darbe almak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , ihanete uğramak
1. Bu sefer de heriften bir tekme yersen bir daha belini doğrultamazsın.
1. Bu sefer de heriften bir tekme yersen bir daha belini doğrultamazsın.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , yarı yolda bırakılmak
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , terk edilmek
1. isim , isim , isim , isim , Tekmelemek işi
1. Zaten son zamanlarda önüne gelen her şeyi tekmelemeyi huy edinmişti.
1. Zaten son zamanlarda önüne gelen her şeyi tekmelemeyi huy edinmişti.
1. -i , -i , -i , -i , Tekme vurmak, tekme atmak
1. Ayağımın ucuna ne gelirse çiğniyor, tekmeliyordum.
1. Ayağımın ucuna ne gelirse çiğniyor, tekmeliyordum.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Nankörce davranmak
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Oyunlarda tekmelerden korunmak için diz kapağı ile bilek arasında kalan bacak bölümünün ön yüzüne takılan, plastik vb. sert maddeden yapılmış koruyucu
tekmil haberi
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Tamamlama, bitirme
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bütün, tüm
1. O bana Ahmet Midhat Efendi'nin tekmil kitaplarını sattı.
1. O bana Ahmet Midhat Efendi'nin tekmil kitaplarını sattı.
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eksiksiz
4. zarf , zarf , zarf , zarf , Tamamıyla
1. Yaşlılar tekmil Türkçe konuştukları hâlde yeni yetişenler hiç Türkçe bilmiyorlar.
1. Yaşlılar tekmil Türkçe konuştukları hâlde yeni yetişenler hiç Türkçe bilmiyorlar.
5. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Tekmil haberi
Lisan : Arapça tekmīl
Telaffuz : tekmi:li
1. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , üst, birliğin o andaki durumunu bildiren sözlü bilgiyi asttan almak
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Askerlikte astın üste verdiği sözlü rapor, tekmil
2. Bir işin tamamlanmış olduğu haberi, tekmil
1. tamamlanmak
1. Uzunca bir arabaya lekeli şilteler, kirli yastıklar yığılıyordu, istif tekmil olmuştu.
1. Uzunca bir arabaya lekeli şilteler, kirli yastıklar yığılıyordu, istif tekmil olmuştu.
1. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , ast, bir iş ve durum hakkında üste bilgi vermek
2. ast, üstüne künyesini söylemek
1. -i , -i , -i , -i , Tamamlamak, bütünlemek, bitirmek
1. Hele dur öfkemi tekmilleyeyim.
1. Hele dur öfkemi tekmilleyeyim.
tekne kazıntısı, kaba tekne, livarlı tekne, duş teknesi, gangama teknesi, hamur teknesi, mercan teknesi
1. isim , isim , isim , isim , Türlü işlerde kullanılmak için çoğu ağaçtan veya taştan yapılan, uzun ve geniş kap
1. Bir taş teknenin üstünde doktor Abbas'ın ölüsünü kesti biçti.
1. Bir taş teknenin üstünde doktor Abbas'ın ölüsünü kesti biçti.
2. Sızdırabilir veya sızdırmaz olarak yapılmış, levhaları bir parçadan oluşmuş, kulpları ve kulp delikleri bulunan, bir veya iki kişi tarafından taşınabilir üstü açık bir ambalaj türü
3. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Bir tür küçük deniz taşıtı
1. Sefere kalkacak bir sürü tekne vardı limanda.
1. Sefere kalkacak bir sürü tekne vardı limanda.
4. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Geminin omurga, kaburga ve kaplamadan oluşan temel bölümü
5. jeoloji , jeoloji , jeoloji , jeoloji , Katmanlı kayaçların içeri doğru çukur, alçak bölümü, ineç, kemer karşıtı
6. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Havza
7. müzik , müzik , müzik , müzik , Ut, tambur vb. çalgılarının sesi yükselten oyuk ve şişkin parçası
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Kişilerin yaşları ilerlediğinde doğan çocukları
1. isim , isim , isim , isim , Tekne, özellikle deniz teknesi yapan ve satan kimse
2. Sokaklarda balık satan kimse
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Atom numarası 43, atom ağırlığı yaklaşık 98 olan, yapay olarak elde edilen radyoaktif element, mazuryum (simgesi Tc)
Lisan : Fransızca technétium
Telaffuz : tekne'tyum
teknik adam, teknik direktör, teknik eğitim, teknik lise, teknik okul, teknik öğretim, teknik şartname, teknik üniversite, sinema tekniği, top tekniği
1. isim , isim , isim , isim , Bir sanat, bir bilim, bir meslek dalında kullanılan yöntemlerin hepsi
1. Eserin tekniği, sanatını hakkıyla bilen bir şair tarafından yazıldığını belirtmektedir.
1. Eserin tekniği, sanatını hakkıyla bilen bir şair tarafından yazıldığını belirtmektedir.
2. Fizik, kimya, matematik vb. bilimlerden elde edilen verileri iş ve yapım alanında uygulama
1. Bu yazılarda Türkiye'nin kalkınması için ilim ve tekniğin lüzumuna sık sık işaret edilmiştir.
1. Bu yazılarda Türkiye'nin kalkınması için ilim ve tekniğin lüzumuna sık sık işaret edilmiştir.
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu uygulamaya dayanan, bu uygulamaya ilişkin
1. Bürokratlaşma bir baskı olayından çok teknik bir olaydır onlara göre.
1. Bürokratlaşma bir baskı olayından çok teknik bir olaydır onlara göre.
4. Yol, beceri, yöntem
1. Bu kızın, sanatını hiç olmazsa teknik tarafından bildiğine hükmediyorum.
1. Bu kızın, sanatını hiç olmazsa teknik tarafından bildiğine hükmediyorum.
Lisan : Fransızca technique
1. isim , isim , isim , isim , Teknikçi
2. spor , spor , spor , spor , İlgili olduğu spor dalında teknik açıdan uzmanlığı bulunan kişi
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Spor takımının oyuncularını kurduğu düzene göre oynatan, oyuncularla spor kulübü arasında ilişkileri düzenleyen kişi
1. isim , isim , isim , isim , Mekanik alandaki uğraşlara, sanayi ile ilgili işlere veya uygulamalı bilim alanlarına ilişkin eğitim