Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
teenni
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İlerisini düşünerek acelesiz iş görme, ağır davranma


Lisan : Arapça teʾennī

Telaffuz : teenni:

teessüf
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Acınma, yazıklanma


Lisan : Arapça teʾessuf

Telaffuz : te'essüf

teessüf ederim!
Anlamı:

1. yazıklar olsun!


teessüf etmek
Anlamı:

1. acımak, üzülmek, yazıklanmak

Örnek:

1. İdraksiz, şuursuz geçen günlerimiz için teessüfler edeceksiniz.

1. İdraksiz, şuursuz geçen günlerimiz için teessüfler edeceksiniz.

2. kınamak


teessür
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Üzüntü

Örnek:

1. Bunun üzerine Naim Efendi ikide bir teessürden boğulan bir sesle söylemeye başladı.

1. Bunun üzerine Naim Efendi ikide bir teessürden boğulan bir sesle söylemeye başladı.

2. Duygulanım


Lisan : Arapça teʾes̱s̱ur

Telaffuz : te'essür

teessür etmek
Anlamı:

1. üzülmek, acımak


teessür göstermek
Anlamı:

1. üzüntüsünü açığa vurmak

Örnek:

1. Artık gözümün önünde ölse teessür göstermek istemiyordum.

1. Artık gözümün önünde ölse teessür göstermek istemiyordum.


teessürat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Acılar, üzüntüler, sıkıntılar


Lisan : Arapça teʾes̱s̱urāt

Telaffuz : teessüra:tı

teessüs
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kurulma, ortaya çıkma

2. Yerleşme, temelleşme, kökleşme


Lisan : Arapça teʾessus

teessüs etmek
Anlamı:

1. kurulmak, ortaya çıkmak


teeyyüt
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Doğru çıkma, gerçeklenme


Lisan : Arapça teʾeyyud

teeyyüt etmek
Anlamı:

1. doğru çıkmak, gerçeklenmek


tef
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zilli bir kasnağa geçirilmiş kursak zarından oluşan çalgı

Örnek:

1. Davul değişmiş, tef değişmiş, kemençe bambaşka bir çalgı olmuştu.

1. Davul değişmiş, tef değişmiş, kemençe bambaşka bir çalgı olmuştu.


Lisan : Farsça def

tef çalsan oynayacak
Anlamı:

1. karmakarışık olan eşyalar için söylenen bir söz


tefahhus
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İnceden inceye araştırma

Örnek:

1. Vatanın inkişafında psikolojik tefahhus veya teninde hep onun açtığı perspektif vardır.

1. Vatanın inkişafında psikolojik tefahhus veya teninde hep onun açtığı perspektif vardır.


Lisan : Arapça tefaḥḥuṣ

tefahür
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Övünme


Lisan : Arapça tefāḫur

Telaffuz : tefa:hür

tefarik
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Genellikle kırmızı, beyaz ve mor kumaştan dikilen, gömlek ve şalvardan oluşan, kol ağızları, paça kenarları ile şalvarın yanları işlenmiş kadın giysisi

2. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Yüksekliği 60-100 santimetre olan, büyük yapraklı ve beyaz çiçekli bir bitki (Pogostemon patchouly)


Lisan : Arapça tefārīḳ

Telaffuz : tefa:rik

tefavüt
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ayırıcı özellik, farklılık


Lisan : Arapça tefāvut

Telaffuz : tefa:vüt

tefavüt etmek
Anlamı:

1. farklı duruma getirmek


tefcir
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Akaçlama


Lisan : Arapça tefcīr

Telaffuz : tefci:ri

tefe
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dokuma tezgâhında tarağı tutan ağaç veya metal parça


tefe koymak
Anlamı:

1. biri hakkında alaylı dedikodu yapmak

Örnek:

1. Sonradan anlaşıldı ki adam hükûmeti tefe koymuş.

1. Sonradan anlaşıldı ki adam hükûmeti tefe koymuş.


Ön Takı : (birini)

tefe koyup çalmak
Anlamı:

1. tefe koymak


tefeci
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , El altından yüksek faizle ödünç para veren kimse, faizci, murabahacı

Örnek:

1. Silah zoruyla elde edemediğini bir tefeci taktiğiyle pişmiş armut gibi gövdeye indirmeyi umuyordu.

1. Silah zoruyla elde edemediğini bir tefeci taktiğiyle pişmiş armut gibi gövdeye indirmeyi umuyordu.


tefecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tefecinin işi, faizcilik, murabaha, murabahacılık

Örnek:

1. Bu Salih Araboğlu, tefecilikten, çalıp çırpmaktan para yapmış, uğursuz heriflerden biridir.

1. Bu Salih Araboğlu, tefecilikten, çalıp çırpmaktan para yapmış, uğursuz heriflerden biridir.