92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Süreli yayınlarda her gün bir bölümü yayımlanan roman
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Döşeme işi
2. Bir yeri gerekli eşya ile döşeme
Lisan : Arapça tefrīş
Telaffuz : tefri:şi
1. döşemek
1. İçerisini gene kendi paramla tefriş ettim.
1. İçerisini gene kendi paramla tefriş ettim.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Döşeme işleri
2. Döşemenin gerektirdiği bütün parçalar veya eşyanın tümü
1. Görüyorum ki salonun tefrişatı henüz tamamlanmamış. Bütün koltuklar yerleştirildikten sonra tekrar geliriz.
1. Görüyorum ki salonun tefrişatı henüz tamamlanmamış. Bütün koltuklar yerleştirildikten sonra tekrar geliriz.
Lisan : Arapça tefrīşāt
Telaffuz : tefri:şa:tı
ifrat tefrit
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Herhangi bir konuda geride kalma, yeterli ölçüde olmama durumu, ifrat karşıtı
Lisan : Arapça tefrīṭ
Telaffuz : tefri:ti
1. isim , isim , isim , isim , Yorumlama
1. Hiçbirini tefsire ve hiçbirinden mana çıkarmaya kimsenin dili varmaz olmuştu.
1. Hiçbirini tefsire ve hiçbirinden mana çıkarmaya kimsenin dili varmaz olmuştu.
2. Yorum
3. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Kur'an'ın surelerini açıklayarak görüşler ileri sürme ve bunları yazma, yorumlama
4. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Kur'an'ın surelerini açıklayarak görüşler ileri sürme ve bunları yazma, yorumlama bilimi
5. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Kur'an'ın surelerini açıklayan eser
Lisan : Arapça tefsīr
Telaffuz : tefsi:ri
1. yorumlamak
1. Ben evvela bu duayı ve bu sözleri pek kalpsizce tefsir ettim.
1. Ben evvela bu duayı ve bu sözleri pek kalpsizce tefsir ettim.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Açma
2. Geğirme
Lisan : Arapça teftīḥ
Telaffuz : tefti:hi
teftiş heyeti, teftiş kurulu
1. isim , isim , isim , isim , Denetleme
1. Bizde on beş yıldır teftiş görmemiş daireler var.
1. Bizde on beş yıldır teftiş görmemiş daireler var.
Lisan : Arapça teftīş
1. denetlemek
1. Hayatının bütün yazlarını Makedonya'da geçirir, teşkilatı teftiş ederdi.
1. Hayatının bütün yazlarını Makedonya'da geçirir, teşkilatı teftiş ederdi.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir işi bir kimsenin üzerinde bırakma, ihale
2. Dağıtma
3. Bir taşınmaz malı bilinen değeri karşılığı bir kimseye verme
Lisan : Arapça tefvīż
Telaffuz : tefvi:zi
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Anlamazlıktan gelme
Lisan : Arapça teġāful
Telaffuz : tega:fül
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , Şarkı söyleme
Lisan : Arapça teġannī
Telaffuz : teganni:
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Binek hayvanlarında eyerin altına konulan keçe
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Bir eğrinin yanından geçen ve ona ancak bir noktada değen doğru, mümas
1. yakınından geçmek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , bir konuya üstünkörü dokunmak
1. Birbirine teğet geçmiş iki acılı yaşamın öyküsü radyofonik seslere dönüşür.
1. Birbirine teğet geçmiş iki acılı yaşamın öyküsü radyofonik seslere dönüşür.
asteğmen, üsteğmen
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Orduda rütbesi asteğmenle üsteğmen arasında olan, takım komutanlığı yapan subay, mülazım
asteğmenlik, üsteğmenlik
1. isim , isim , isim , isim , Teğmen olma durumu, mülazımlık
2. Teğmenin rütbesi
3. Teğmenin görevi
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Birlikte ve birden hücum etme, saldırma
2. Üşüşme, bir yere toplaşma
Lisan : Arapça tehācum
Telaffuz : teha:cüm
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Aykırılık
Lisan : Arapça teḫāluf
Telaffuz : teha:lüf