92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Biraz tatlı, az tatlı
2. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , (tatlı'ca) Hoş, yumuşak bir biçimde
1. Hükûmetin kendilerini okşayarak, tatlıca yöneterek zararlarını hafifletmek yolundaki siyasisi artık geçersiz kalacaktı.
1. Hükûmetin kendilerini okşayarak, tatlıca yöneterek zararlarını hafifletmek yolundaki siyasisi artık geçersiz kalacaktı.
1. isim , isim , isim , isim , Tatlı yapan veya satan kimse
2. Tatlı satılan yer
3. Tatlıyı seven kimse
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tatlı duruma gelmek, tat kazanmak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sevimli, hoşa giden bir durum almak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tatlısı olan, içinde tatlı bulunan
1. Tatlılı, börekli bir yemek.
1. Tatlılı, börekli bir yemek.
1. isim , isim , isim , isim , Tatlı olma durumu
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sevimlilik, hoşluk, şirinlik
1. Kaba bir tatlılığı vardı konuşurken.
1. Kaba bir tatlılığı vardı konuşurken.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Tatlı dille, anlayışla, hoşgörü göstererek, iyilikle
1. Hayriye Hanım kocasını tatlılıkla yola getiremeyeceğini anladığı için birdenbire isyan bayrağını açtı.
1. Hayriye Hanım kocasını tatlılıkla yola getiremeyeceğini anladığı için birdenbire isyan bayrağını açtı.
Telaffuz : tatlılı'kla
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tatlıyı andıran, tatlıya benzeyen, tatlı gibi
1. Hanımelinden gelen tatlımsı koku, balkonu iyice doldurmuştu.
1. Hanımelinden gelen tatlımsı koku, balkonu iyice doldurmuştu.
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Eksiksiz bir biçimde
tatlısu Frengi, tatlısu gelinciği, tatlısu ıstakozu, tatlısu kayası, tatlısu kefali, tatlısu levreği
1. isim , isim , isim , isim , Suyu acı veya tuzlu olmayan akarsu, göl vb
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Tatlı sularda biten bir tür gelincik
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kerevit
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Tatlı sularda yaşayan bir çeşit balık, karabalık, yeşilsazan
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sazangillerden, uzunluğu 80 santimetre olan, eti kılçıklı bir balık (Leuciscus cephalus)
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Akarsularda, göllerde yaşayan, uzunluğu 30-50 santimetre olan, sırtı yüzgeçli, beyaz etli bir balık, aklevrek (Perca fluviatilis)
1. kavgalı bir işi gönül hoşluğuyla bitirmek
1. Hayır kardeşim, istemez, diye tatlıya bağladım.
1. Hayır kardeşim, istemez, diye tatlıya bağladım.
1. isim , isim , isim , isim , Tatmak işi
1. O zaman Türkiye, dünya önündeki cakayla fiyakanın bir gıdım da olsa tadını tatmaya başlayacaktır.
1. O zaman Türkiye, dünya önündeki cakayla fiyakanın bir gıdım da olsa tadını tatmaya başlayacaktır.
1. -i , -i , -i , -i , Dil yardımıyla bir şeyin tadının nasıl olduğunu anlamak
2. Bir şeyden az miktarda yemek veya içmek
1. O meşhur beyaz şaraplarını tattık.
1. O meşhur beyaz şaraplarını tattık.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Duymak, hissetmek
1. Yaşamın her acısını tatmış.
1. Yaşamın her acısını tatmış.
1. isim , isim , isim , isim , İstenen bir şeyin gerçekleşmesini sağlama, gönül doygunluğuna erme, doyum
2. Cinsel isteklerini giderme
3. ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , Doygunluk
Lisan : Arapça taṭmīn
Telaffuz : tatmi:ni
1. karşısındakinin cinsel isteklerini gidermek
2. karşısındakine güven vererek onu istenilen bir biçimde hoşnut etmek
1. Bunlar hakkında beni tatmin edebilecek hiçbir malumata tesadüf edemedim.
1. Bunlar hakkında beni tatmin edebilecek hiçbir malumata tesadüf edemedim.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , doyurmak
1. Mizaç ve karakterleri dışa dönük olanlar kendilerini tatmin eden çevrelere ihtiyaç duyarlar.
1. Mizaç ve karakterleri dışa dönük olanlar kendilerini tatmin eden çevrelere ihtiyaç duyarlar.