92406 kayıt bulundu.
1. uygun gelmek, uymak
1. Elbise tam geldi.
1. Elbise tam geldi.
2. Ayakkabı ayağına tam oldu.
2. Ayakkabı ayağına tam oldu.
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Dize sonundaki kelimelerin son harfleri arasında bir sesli bir sessiz harf benzeşmesinden oluşan uyak
1. şaka yollu , şaka yollu , şaka yollu , şaka yollu , işi az, ödeneği çok olan bir işe yerleşenler için söylenen bir söz
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Tam anlamıyla
1. Öbürü ne kadar çekingen ve sessiz ise bu o kadar yaraş ve konuşkan, tam manasıyla bir İstanbul kadını.
1. Öbürü ne kadar çekingen ve sessiz ise bu o kadar yaraş ve konuşkan, tam manasıyla bir İstanbul kadını.
1. isim , isim , isim , isim , `Değerlendirmede en yüksek dereceyi almak, üstün başarı göstermek` anlamlarındaki tam not almak ve `değerlendirmede en yüksek dereceyi vermek` anlamındaki tam not vermek deyimlerinde geçer
1. Sonraki aylar ve yıllar boyunca da öyle konularda hep tam not aldı.
1. Sonraki aylar ve yıllar boyunca da öyle konularda hep tam not aldı.
1. isim , isim , isim , isim , Konaklama tesislerinde oda, kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri gibi hizmetlerin tamamının verildiği sistem
üye tam sayısı
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Bir bütünü oluşturan tekler için kararlaşmış bulunan sayı, adedimürettep
2. Kesirsiz sayı, adedimürettep
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Hiçbir yeri görünmeyecek biçimde sipere yatma
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bütünüyle, olduğu gibi, tamamı tamamına, tamı tamına
1. Tam tamına bu kelimelerle değilse de bu fikirleri anlattım.
1. Tam tamına bu kelimelerle değilse de bu fikirleri anlattım.
1. kesin olarak belirlemek
1. Tam üstüne bastın canım, ben sıradan değil sıra dışı biriyim.
1. Tam üstüne bastın canım, ben sıradan değil sıra dışı biriyim.
2. doğru olanı, istenileni bulmak
1. sıfat , sıfat , denizcilik , denizcilik , sıfat , sıfat , denizcilik , denizcilik , Çok çabuk, yüksek hızda, süratli
1. Makine dairesine 'tam yol ileri!' emrini veriyorum.
1. Makine dairesine 'tam yol ileri!' emrini veriyorum.
1. isim , isim , isim , isim , Açgözlülük
1. Kalpler soğuk, gözler tamah ve ihtiras ile yanıyor.
1. Kalpler soğuk, gözler tamah ve ihtiras ile yanıyor.
Lisan : Arapça ṭamaʿ
1. açgözlü davranmak
2. çok istemek
1. Süslü kafeslere, hazır yemeğe tamah edip insanların maskarası olmanın âlemi var mı?
1. Süslü kafeslere, hazır yemeğe tamah edip insanların maskarası olmanın âlemi var mı?
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Açgözlü
1. Bu kadın kadar tamahkâr bir insana ömründe rast gelmedi.
1. Bu kadın kadar tamahkâr bir insana ömründe rast gelmedi.
Lisan : Arapça ṭamaʿ + Farsça -kār
tamamı tamamına
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bütün, tüm
1. Paranın tamamını verdim.
1. Paranın tamamını verdim.
2. Eksiksiz
1. Bu kitap tamam değildir.
1. Bu kitap tamam değildir.
3. Yanlış ve yalan olmayan, doğru
4. Tamamlanmış, bitmiş
1. Haydi Abbas vakit tamam / Akşam diyordun, işte oldu akşam / Kur bakalım çilingir soframızı / Dinsin artık bu kalp ağrısı
1. Haydi Abbas vakit tamam / Akşam diyordun, işte oldu akşam / Kur bakalım çilingir soframızı / Dinsin artık bu kalp ağrısı
5. edat , edat , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , edat , edat , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Evet
6. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Beğenilmeyen bir iş veya öneri karşısında söylenen bir söz
1. Tamam, başka işimiz kalmadı da şimdi onunla mı uğraşacağız!
1. Tamam, başka işimiz kalmadı da şimdi onunla mı uğraşacağız!
Lisan : Arapça tamām