92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Takunyası olan, nalınlı
1. Başı yemenili, saçları iki örgü, ayağı takunyalı sarışın bir köylü kızı bana sordu.
1. Başı yemenili, saçları iki örgü, ayağı takunyalı sarışın bir köylü kızı bana sordu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Siyaseti dinî kurallara göre yapmak isteyen kimse
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Takunyası olmayan, nalınsız
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Takunyası olmaksızın
1. Daha dün Sülüklü'nün çamurları içinde takunyasız dolaşan herifi, geçen gün özel bir otomobilde gördüm.
1. Daha dün Sülüklü'nün çamurları içinde takunyasız dolaşan herifi, geçen gün özel bir otomobilde gördüm.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , Allah'tan korkma
2. Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getirme, züht
Lisan : Arapça taḳvā
Telaffuz : takva:
hicri takvim, kamerî takvim, miladi takvim, Rumi takvim, ay gün takvimi, ay takvimi, cep takvimi, duvar takvimi, güneş takvimi, masa takvimi, Yahudi takvimi
1. isim , isim , isim , isim , Zamanı yıllara, aylara ve günlere ayıran yöntem
2. Bir yılın günlerini, aylarını, sayılı günlerini gösteren, değişik biçimlerde yapılmış çizelge veya defter
1. Takvimi iki gündür koparmadım.
1. Takvimi iki gündür koparmadım.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yapılacak bir işin türlü evrelerini zamana bağlı olarak gösteren program
Lisan : Arapça taḳvīm
1. isim , isim , isim , isim , Sağlamlaştırma, kuvvetlendirme, berkitme, pekiştirme
1. Şimdi arzu buyrulursa dostluğumuzu takviye için şöyle bir iki kadeh atalım.
1. Şimdi arzu buyrulursa dostluğumuzu takviye için şöyle bir iki kadeh atalım.
2. Yardımcı kuvvet, destek
1. Düşmanı takviye gelinceye kadar oyalamak zorundaydılar.
1. Düşmanı takviye gelinceye kadar oyalamak zorundaydılar.
Lisan : Arapça taḳviye
1. sağlamlaştırmak, kuvvetlendirmek, desteklemek
1. Gençler, cesaretimizi takviye eden ve devam ettiren sizsiniz.
1. Gençler, cesaretimizi takviye eden ve devam ettiren sizsiniz.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bağlı kılma, kısıtlama, kayıtlama
Lisan : Arapça taḳyīd
Telaffuz : takyi:di
1. bağlı kılmak, bir davranışı kısıtlamak, birtakım şartlara bağlamak, kayıtlamak
1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Kök, sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme organı
Lisan : Fransızca thalle
talakıselase
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , hukuk , hukuk , isim , isim , eskimiş , eskimiş , hukuk , hukuk , Evliliğin sona ermesi, erkeğin karısını boşaması
Lisan : Arapça ṭalāḳ
Telaffuz : tala:kı, l ince okunur
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kolayca düzgün söz söyleme durumu
1. Sakin ve çekingen Ahmet Naci, umulmaz bir talakat ve hararetle uzun uzun söyledi.
1. Sakin ve çekingen Ahmet Naci, umulmaz bir talakat ve hararetle uzun uzun söyledi.
Lisan : Arapça ṭalāḳat
Telaffuz : tala:kat, l ince okunur
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Mecelle'ye göre, kocanın ayrı ayrı üç kez veya bir arada üç kez karısını boşadığını bildirmesiyle gerçekleşen boşanma
Lisan : Arapça ṭalāḳ + s̱elās̱e
Telaffuz : tala:kısela:se, l'ler ince okunur
1. yağmalamak
1. Eline ne geçerse talan ederken bu kitabı da koynuna sokuşturuvermişti.
1. Eline ne geçerse talan ederken bu kitabı da koynuna sokuşturuvermişti.
1. yağmalanmak
1. Her uğradığı yerde çarşılar talandan geçer.
1. Her uğradığı yerde çarşılar talandan geçer.
1. -i , -i , -i , -i , Dağıtmak
1. XVIII. asırda Nadir Şah ... saray hazinelerini gene burada talanlamıştır.
1. XVIII. asırda Nadir Şah ... saray hazinelerini gene burada talanlamıştır.
1. isim , isim , isim , isim , Kayseri iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ta'las
talaş böreği, talaş kebabı
1. isim , isim , isim , isim , Testere ile biçilen veya rende, matkap, törpü vb. araçlarla işlenen bir şeyden dökülen kırıntılar
1. isim , isim , isim , isim , İçine pişirilmiş kuşbaşı et ve sebze konularak hazırlanan bir börek türü, talaş kebabı