Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
taklit etmek
Anlamı:

1. bir kimseye veya bir şeye benzemeye çalışmak, öykünmek

Örnek:

1. Ders veren bir öğretmeni taklit eder gibi alaycı bir tonla konuşuyor.

1. Ders veren bir öğretmeni taklit eder gibi alaycı bir tonla konuşuyor.

2. birinin davranışlarını, konuşmasını tekrarlayarak eğlenmek

3. bir şeyin sahtesini, yalancısını yapmak, benzetmek


taklit mobilya
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Antika mobilyanın özelliklerini aynen uygulayarak sonradan yapılan mobilya


taklitçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin benzerini yapan kimse, öykünmeci

2. Birinin yaptıklarını, davranışlarını aynen yapmaya çalışan kimse, öykünmeci

Örnek:

1. Ayrıca benim kendime ait, kendime has orijinal fikirlerim yok, yaratıcı değilim, taklitçiyim.

1. Ayrıca benim kendime ait, kendime has orijinal fikirlerim yok, yaratıcı değilim, taklitçiyim.

3. Birinin veya bir şeyin davranışlarını, konuşmalarını tekrarlayarak eğlendiren kimse, mukallit


taklitçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taklitçi olma durumu

Örnek:

1. Son yıllarda bütün geçiş devresinin taklitçiliği, çirkinliği arasında yeni bir Türk kızı örneği yetiştiğini görüyordu.

1. Son yıllarda bütün geçiş devresinin taklitçiliği, çirkinliği arasında yeni bir Türk kızı örneği yetiştiğini görüyordu.


takma

İlgili Kelimeler:

takma ad, takma ayak, takma bacak, takma diş, takma isim, takma kirpik, takma kol, takma saç

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Takmak işi

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerçeğinin yerine konulan, eğreti, müstear

3. sıfat , sıfat , tıp , tıp , sıfat , sıfat , tıp , tıp , Eksik bir organın yerini tutmak, bir organın sakatlığını örtmek amacıyla yapılan (organ veya parça), protez


takma ad
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kendi adından başka eğreti alınan ad, takma isim, mahlas


takma ayak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kesilen, kopan bir ayağın yerine takılmak üzere ağaç, plastik vb. bir maddeden özel olarak yapılmış ayak, takma bacak


takma bacak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Takma ayak


takma diş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerçek diş yerini tutabilecek biçimde yapılmış eğreti diş

Örnek:

1. Ağzındaki takma dişleri şakırdatacağına, adam gibi cevap ver!

1. Ağzındaki takma dişleri şakırdatacağına, adam gibi cevap ver!


takma isim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Takma ad


takma kirpik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Daha güzel görünmek için dışarıdan takılan kirpik


takma kol
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kesilen, kopan bir kolun yerine takılan yapma kol


takma saç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Farklı görüntüye sahip olmak için değişik renk ve boyda yapılarak başa takılan saç, peruk, peruka


takmak fiil

İlgili Kelimeler:

asım takım, bultak

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek

Örnek:

1. Gözlüğünü takıp masaya eğildi.

1. Gözlüğünü takıp masaya eğildi.

2. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Düğün vb. törenlerde takı armağan etmek

Örnek:

1. Geline pırlanta yüzük takmışlar.

1. Geline pırlanta yüzük takmışlar.

3. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Ad, lakap koymak

Örnek:

1. Ona bu adı kim takmıştır, ne zaman takmıştır, bilemiyor.

1. Ona bu adı kim takmıştır, ne zaman takmıştır, bilemiyor.

4. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kuşanmak

Örnek:

1. Kılıç takmak.

1. Kılıç takmak.

5. Kendisiyle birlikte götürmek, yanına almak veya arkasından izletmek

Örnek:

1. Arabaya hafiye kıyafetinde polis memurları da takıyorlar.

1. Arabaya hafiye kıyafetinde polis memurları da takıyorlar.

6. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Biriyle olumsuz olarak uğraşmak

Örnek:

1. Matematik öğretmeni ona taktığı için dersten kaldı.

1. Matematik öğretmeni ona taktığı için dersten kaldı.

7. argo , argo , argo , argo , Borç bırakmak

Örnek:

1. Bu eve asilzadelerin biri girip öteki giderdi. Giden kirayı takar, gelen ortalığı kasıp kavururdu.

1. Bu eve asilzadelerin biri girip öteki giderdi. Giden kirayı takar, gelen ortalığı kasıp kavururdu.

8. argo , argo , argo , argo , Önemsemek, önem vermek, tınmak

Örnek:

1. Dün koskoca bir mebus kızıyken, bir zamanların Şalvarlı Nuriyesi'ni takar mıyım?

1. Dün koskoca bir mebus kızıyken, bir zamanların Şalvarlı Nuriyesi'ni takar mıyım?

9. -den , -den , argo , argo , -de , -de , -den , -den , argo , argo , -de , -de , Sınavını başaramamak

Örnek:

1. Bütün derslerden takarak sınıfta kaldı.

1. Bütün derslerden takarak sınıfta kaldı.


takmamazlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dikkate veya ciddiye almama, umursamama


takmazlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Takmama durumu

Örnek:

1. Sakal onun için bir çeşit özgürlük, doğallık, kimseyi takmazlık ve filozofluk bayrağı idi.

1. Sakal onun için bir çeşit özgürlük, doğallık, kimseyi takmazlık ve filozofluk bayrağı idi.


takograf
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hızölçer


Lisan : Almanca Tachograph

takometre
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hızölçer

2. sinema , sinema , televizyon , televizyon , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Kameraya takılan ve çekim sırasında geçen kare sayısını ölçen aygıt


Lisan : Almanca Tachometer

Telaffuz : takome'tre

takoz

İlgili Kelimeler:

yastık takoz, çıkış takozu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir eşyanın altına kıpırdamadan dik durması için yerleştirilen ağaç kama, kıskı

2. Bir taşıtın kaymaması, kımıldamaması için tekerlekleri altına yerleştirilen tahta, plastik vb. engel

3. Çivi çakmak için duvarın içine yerleştirilen ağaç parçası

4. Kızaktaki geminin, üstünde oturduğu ağaçlardan her biri

5. Lakerda yapılmak için kesilmiş torik balığı parçası

6. argo , argo , argo , argo , Kaba saba insan


Lisan : Rumca

takoz koymak
Anlamı:

1. aracın hareketini önlemek için tekerleklerden birinin önüne veya arkasına takoz yerleştirmek, takoz atmak

2. argo , argo , argo , argo , olacak işi engellemek


takozlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Takozlamak işi


takozlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Takoz koymak


takriben
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Aşağı yukarı, yaklaşık olarak

Örnek:

1. Bendeniz istasyondan burasını ölçmedim ya! Takriben söyledim.

1. Bendeniz istasyondan burasını ölçmedim ya! Takriben söyledim.


Lisan : Arapça taḳrīben

Telaffuz : takri:ben

takribî
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Yaklaşık


Lisan : Arapça taḳrībī

Telaffuz : takri:bi:

takrip
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yaklaştırma


Lisan : Arapça taḳrīb

Telaffuz : takri:bi