Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
takılıp kalmak
Anlamı:

1. herhangi bir noktadan ayrılamamak

Örnek:

1. Duygularının bilmecesini filan çözmüş değildir. O duyguların abecesinde takılıp kalmıştır.

1. Duygularının bilmecesini filan çözmüş değildir. O duyguların abecesinde takılıp kalmıştır.


takılış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Takılma işi


takılıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Takılıvermek işi


takılıvermek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Ansızın veya çabucak takılmak


Telaffuz : takılı'vermek

takılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Takılmak işi

Örnek:

1. Sonradan kapının kaldırılıp yerine takılması için yetmiş kişinin çalışması icap etti.

1. Sonradan kapının kaldırılıp yerine takılması için yetmiş kişinin çalışması icap etti.


takılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Takma işi yapılmak

Örnek:

1. O gece üst katla bizim odayı birleştiren merdivenin üstüne koca kapak takıldı.

1. O gece üst katla bizim odayı birleştiren merdivenin üstüne koca kapak takıldı.

2. -e , -e , -e , -e , Bir yere iliştikten veya dokunduktan sonra oradan kurtulamamak

Örnek:

1. Önünü çok iyi göremeyen hayvanın ayağı bir taşa takıldı.

1. Önünü çok iyi göremeyen hayvanın ayağı bir taşa takıldı.

3. -e , -e , -e , -e , Engelle karşılaşıp geçici olarak işlemez duruma gelmek

Örnek:

1. İğne bir müddetten beri plağın bozuk yerine takılmış, ha babam ha, bir melodiyi tekrar edip duruyordu.

1. İğne bir müddetten beri plağın bozuk yerine takılmış, ha babam ha, bir melodiyi tekrar edip duruyordu.

4. -e , -e , -e , -e , Bir yerde bir süre kalmak, oyalanmak

Örnek:

1. Yolda bir arkadaşına takıldı.

1. Yolda bir arkadaşına takıldı.

5. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Olumsuz veya aksayan, eksik bir yanını görerek üstünde durmak

Örnek:

1. Son günlerde bir de usta sözüne takılır oldum.

1. Son günlerde bir de usta sözüne takılır oldum.

6. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Kızdırmak, üzmek, şaşırtmak amacıyla şaka yollu konuşmak

Örnek:

1. İstasyon memuru onun şehre seyrek indiğini bildiğinden her seferinde takılır.

1. İstasyon memuru onun şehre seyrek indiğini bildiğinden her seferinde takılır.

7. -e , -e , argo , argo , -e , -e , argo , argo , Biriyle, bir toplulukla sık sık birlikte olmak, onlara katılmak

8. -e , -e , argo , argo , -e , -e , argo , argo , Kahvehane, meyhane vb.ne sık sık gitmek, eğlenmek

9. -e , -e , -e , -e , Birinin sürekli peşinden gitmek


takim
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Verimsiz duruma getirme, sonuçsuz bırakma, kısırlaştırma

2. Mikrobundan arıtma


Lisan : Arapça taʿḳīm

Telaffuz : ta:ki:mi

takım

İlgili Kelimeler:

takımada, takım elbise, takım erki, takım oyunu, takım takım, takım taklavat, takımyıldız, alt takım, asım takım, birtakım, bu takım, millî takım, ayaktakımı, banyo takımı, beyin takımı, caz takımı, çamaşır takımı, çatal bıçak takımı, çay takımı, çengi takımı, gemi takımı, hamam takımı, kahve takımı, kapak takımı, kaymak takımı, koltuk takımı, koşum takımı, lamekân takımı, makyaj takımı, mehter takımı, olta takımı, satranç takımı, sayaç takımı, saz takımı, servis takımı, sıfat takımı, sofra takımı, sonuç takımı, tamir takımı, tuvalet takımı, uyku takımı, yatak takımı, yazı takımı, yemek takımı, iniş takımları

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman

2. Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk

Örnek:

1. Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın değildik.

1. Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın değildik.

3. Görev bakımından birbirini tamamlayan kimselerin topluluğu, grup, ekip, trup

Örnek:

1. Orta oyunu takımı.

1. Orta oyunu takımı.

4. Birbirini tamamlayan şeylerin tümü

5. Sigara ağızlığı

6. Takım elbise

7. Hayvanlarda yemek borusu, akciğer ve karaciğere genel olarak verilen ad

8. Aşağılayıcı ve küçümseyici anlamda topluluk

Örnek:

1. Anlaşıldı, Sabit Bey ağabey takımı, Sinekli Bakkal Sokağı'ndan geçerken artık sağa sola bakmaz, kimseye omuz vurmaz oldu.

1. Anlaşıldı, Sabit Bey ağabey takımı, Sinekli Bakkal Sokağı'ndan geçerken artık sağa sola bakmaz, kimseye omuz vurmaz oldu.

9. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Bölüğü oluşturan birliklerden her biri

Örnek:

1. Bu binayı merkez taburundan bir takım bekleyecek.

1. Bu binayı merkez taburundan bir takım bekleyecek.

10. biyoloji , biyoloji , biyoloji , biyoloji , Canlıların bölümlendirilmesinde familya ile sınıf arasında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmaların oluşturduğu birlik

11. sinema , sinema , televizyon , televizyon , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Bir filmin çevriminde görüntüleri alma, aydınlatma, ses alma gibi belli başlı çalışmaları yapmak için gerekli en küçük teknikçiler topluluğu

12. spor , spor , spor , spor , Bir oyunda sahaya çıkan belli kuruluşlara bağlı oyuncular topluluğundan her biri

13. spor , spor , spor , spor , Birlikte oynayan, kazanmak için birlikte çalışan sporcu topluluğu


takım elbise
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ceket ve pantolondan oluşan giysi, takım


takım erki
Anlamı:

1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Oligarşi


takım oyunu
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Basketbol, voleybol gibi takım hâlinde oynanan oyun

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Paylaşılarak ve ortaklaşa yapılan iş


takım takım
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Küçük topluluklar hâlinde

Örnek:

1. Kadın, kız, ihtiyar takım takım geliyorlar.

1. Kadın, kız, ihtiyar takım takım geliyorlar.


takım taklavat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Araç gereçlerin bütünü

Örnek:

1. İşe giderken takım taklavat dolu valizimizi tramvaya alırlar mı diye korka korka sorduk.

1. İşe giderken takım taklavat dolu valizimizi tramvaya alırlar mı diye korka korka sorduk.

2. argo , argo , argo , argo , Erkeğin cinsel organları


takım tutmak
Anlamı:

1. spor takımlarından birine gönül vermek, onun taraftarı olmak


takım yapmak
Anlamı:

1. değişik parçaları bir araya getirerek bir bütün oluşturmak


takımada
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Birbirine yakın büyüklü küçüklü birkaç adanın tümü


Telaffuz : takı'mada

takimetre
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hareket durumundaki bir cismin hızını ölçmeye yarayan alet


Lisan : Fransızca tachymètre

Telaffuz : takime'tre

takımyıldız
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Gök küresinin ayrıldığı seksen sekiz parselden her biri


Telaffuz : takı'myıldız

takınabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Takınabilmek işi


takınabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Takınma ihtimali veya imkânı bulunmak


takınak
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Bilince takılarak korku ve bunalım yaratan, kişinin çabalarına karşın kurtulamadığı düşünce


takınaklı

İlgili Kelimeler:

takınaklı davranış

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Takınakları olan (kimse)


takınaklı davranış
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Bilince takılan ve bütün kurtulma uğraşılarına karşı direnen bir düşüncenin yarattığı davranış


takınaksız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Takınağı olmayan (kimse)


takınma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Takınmak işi

Örnek:

1. Kitaba aldığım bu yazılar, gerçekte siyasal kavgamın gelişme sürecinde önemli bir tavır takınmayı vurgulamaktadır.

1. Kitaba aldığım bu yazılar, gerçekte siyasal kavgamın gelişme sürecinde önemli bir tavır takınmayı vurgulamaktadır.