92406 kayıt bulundu.
1. herhangi bir noktadan ayrılamamak
1. Duygularının bilmecesini filan çözmüş değildir. O duyguların abecesinde takılıp kalmıştır.
1. Duygularının bilmecesini filan çözmüş değildir. O duyguların abecesinde takılıp kalmıştır.
1. -e , -e , -e , -e , Ansızın veya çabucak takılmak
Telaffuz : takılı'vermek
1. isim , isim , isim , isim , Takılmak işi
1. Sonradan kapının kaldırılıp yerine takılması için yetmiş kişinin çalışması icap etti.
1. Sonradan kapının kaldırılıp yerine takılması için yetmiş kişinin çalışması icap etti.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Takma işi yapılmak
1. O gece üst katla bizim odayı birleştiren merdivenin üstüne koca kapak takıldı.
1. O gece üst katla bizim odayı birleştiren merdivenin üstüne koca kapak takıldı.
2. -e , -e , -e , -e , Bir yere iliştikten veya dokunduktan sonra oradan kurtulamamak
1. Önünü çok iyi göremeyen hayvanın ayağı bir taşa takıldı.
1. Önünü çok iyi göremeyen hayvanın ayağı bir taşa takıldı.
3. -e , -e , -e , -e , Engelle karşılaşıp geçici olarak işlemez duruma gelmek
1. İğne bir müddetten beri plağın bozuk yerine takılmış, ha babam ha, bir melodiyi tekrar edip duruyordu.
1. İğne bir müddetten beri plağın bozuk yerine takılmış, ha babam ha, bir melodiyi tekrar edip duruyordu.
4. -e , -e , -e , -e , Bir yerde bir süre kalmak, oyalanmak
1. Yolda bir arkadaşına takıldı.
1. Yolda bir arkadaşına takıldı.
5. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Olumsuz veya aksayan, eksik bir yanını görerek üstünde durmak
1. Son günlerde bir de usta sözüne takılır oldum.
1. Son günlerde bir de usta sözüne takılır oldum.
6. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Kızdırmak, üzmek, şaşırtmak amacıyla şaka yollu konuşmak
1. İstasyon memuru onun şehre seyrek indiğini bildiğinden her seferinde takılır.
1. İstasyon memuru onun şehre seyrek indiğini bildiğinden her seferinde takılır.
7. -e , -e , argo , argo , -e , -e , argo , argo , Biriyle, bir toplulukla sık sık birlikte olmak, onlara katılmak
8. -e , -e , argo , argo , -e , -e , argo , argo , Kahvehane, meyhane vb.ne sık sık gitmek, eğlenmek
9. -e , -e , -e , -e , Birinin sürekli peşinden gitmek
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Verimsiz duruma getirme, sonuçsuz bırakma, kısırlaştırma
2. Mikrobundan arıtma
Lisan : Arapça taʿḳīm
Telaffuz : ta:ki:mi
takımada, takım elbise, takım erki, takım oyunu, takım takım, takım taklavat, takımyıldız, alt takım, asım takım, birtakım, bu takım, millî takım, ayaktakımı, banyo takımı, beyin takımı, caz takımı, çamaşır takımı, çatal bıçak takımı, çay takımı, çengi takımı, gemi takımı, hamam takımı, kahve takımı, kapak takımı, kaymak takımı, koltuk takımı, koşum takımı, lamekân takımı, makyaj takımı, mehter takımı, olta takımı, satranç takımı, sayaç takımı, saz takımı, servis takımı, sıfat takımı, sofra takımı, sonuç takımı, tamir takımı, tuvalet takımı, uyku takımı, yatak takımı, yazı takımı, yemek takımı, iniş takımları
1. isim , isim , isim , isim , Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman
2. Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk
1. Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın değildik.
1. Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın değildik.
3. Görev bakımından birbirini tamamlayan kimselerin topluluğu, grup, ekip, trup
1. Orta oyunu takımı.
1. Orta oyunu takımı.
4. Birbirini tamamlayan şeylerin tümü
5. Sigara ağızlığı
6. Takım elbise
7. Hayvanlarda yemek borusu, akciğer ve karaciğere genel olarak verilen ad
8. Aşağılayıcı ve küçümseyici anlamda topluluk
1. Anlaşıldı, Sabit Bey ağabey takımı, Sinekli Bakkal Sokağı'ndan geçerken artık sağa sola bakmaz, kimseye omuz vurmaz oldu.
1. Anlaşıldı, Sabit Bey ağabey takımı, Sinekli Bakkal Sokağı'ndan geçerken artık sağa sola bakmaz, kimseye omuz vurmaz oldu.
9. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Bölüğü oluşturan birliklerden her biri
1. Bu binayı merkez taburundan bir takım bekleyecek.
1. Bu binayı merkez taburundan bir takım bekleyecek.
10. biyoloji , biyoloji , biyoloji , biyoloji , Canlıların bölümlendirilmesinde familya ile sınıf arasında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmaların oluşturduğu birlik
11. sinema , sinema , televizyon , televizyon , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Bir filmin çevriminde görüntüleri alma, aydınlatma, ses alma gibi belli başlı çalışmaları yapmak için gerekli en küçük teknikçiler topluluğu
12. spor , spor , spor , spor , Bir oyunda sahaya çıkan belli kuruluşlara bağlı oyuncular topluluğundan her biri
13. spor , spor , spor , spor , Birlikte oynayan, kazanmak için birlikte çalışan sporcu topluluğu
1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Oligarşi
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Basketbol, voleybol gibi takım hâlinde oynanan oyun
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Paylaşılarak ve ortaklaşa yapılan iş
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Küçük topluluklar hâlinde
1. Kadın, kız, ihtiyar takım takım geliyorlar.
1. Kadın, kız, ihtiyar takım takım geliyorlar.
1. isim , isim , isim , isim , Araç gereçlerin bütünü
1. İşe giderken takım taklavat dolu valizimizi tramvaya alırlar mı diye korka korka sorduk.
1. İşe giderken takım taklavat dolu valizimizi tramvaya alırlar mı diye korka korka sorduk.
2. argo , argo , argo , argo , Erkeğin cinsel organları
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Birbirine yakın büyüklü küçüklü birkaç adanın tümü
Telaffuz : takı'mada
1. isim , isim , isim , isim , Hareket durumundaki bir cismin hızını ölçmeye yarayan alet
Lisan : Fransızca tachymètre
Telaffuz : takime'tre
1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Gök küresinin ayrıldığı seksen sekiz parselden her biri
Telaffuz : takı'myıldız
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Takınma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Bilince takılarak korku ve bunalım yaratan, kişinin çabalarına karşın kurtulamadığı düşünce
takınaklı davranış
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Takınakları olan (kimse)
1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Bilince takılan ve bütün kurtulma uğraşılarına karşı direnen bir düşüncenin yarattığı davranış
1. isim , isim , isim , isim , Takınmak işi
1. Kitaba aldığım bu yazılar, gerçekte siyasal kavgamın gelişme sürecinde önemli bir tavır takınmayı vurgulamaktadır.
1. Kitaba aldığım bu yazılar, gerçekte siyasal kavgamın gelişme sürecinde önemli bir tavır takınmayı vurgulamaktadır.