Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tahrirat

İlgili Kelimeler:

tahrirat kâtibi

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Resmî bir daire tarafından yazılan yazılar ve mektuplar


Lisan : Arapça taḥrīrāt

Telaffuz : tahri:ra:tı

tahrirat kâtibi
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İlçede resmî yazı işleriyle görevli kimse

Örnek:

1. Tahrirat kâtibi, daktilo ile uzun bir sohbete daldı.

1. Tahrirat kâtibi, daktilo ile uzun bir sohbete daldı.


tahriren
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Yazıyla, yazılı olarak

Örnek:

1. Bize tahriren verdiği imzalı cevabında, vapurun limandan çıkmasına kadar nezdimizde alıkoymamızın, hayatını kurtarabileceğini söyledi.

1. Bize tahriren verdiği imzalı cevabında, vapurun limandan çıkmasına kadar nezdimizde alıkoymamızın, hayatını kurtarabileceğini söyledi.


Lisan : Arapça taḥrīren

Telaffuz : tahri:ren

tahrirî
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Yazılı, yazı ile, şifahi karşıtı


Lisan : Arapça taḥrīrī

Telaffuz : tahri:ri:

tahriş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tırmalanma, tırmalama

2. Yakarak kaşındırma


Lisan : Arapça taḫrīş

Telaffuz : tahri:şi

tahriş etmek
Anlamı:

1. tırmalamak, yakmak


tahriş olmak
Anlamı:

1. zedelenmek

Örnek:

1. Burnunun kenarları siline siline tahriş olmuş, pul pul soyuluyordu.

1. Burnunun kenarları siline siline tahriş olmuş, pul pul soyuluyordu.


tahsil

İlgili Kelimeler:

yüksek tahsil

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Parayı alma, toplama

Örnek:

1. İcra yoluyla tahsile gideriz, o sonra parasını geri alır.

1. İcra yoluyla tahsile gideriz, o sonra parasını geri alır.

2. Öğrenim

Örnek:

1. Bir taraftan tahsile koşarken bir taraftan da bu memuriyetine devam ediyordu.

1. Bir taraftan tahsile koşarken bir taraftan da bu memuriyetine devam ediyordu.


Lisan : Arapça taḥṣīl

Telaffuz : tahsi:li

tahsil etmek
Anlamı:

1. parayı toplamak

Örnek:

1. Önce vergiyi kolay tahsil etmenin vesilesini hazırlasınlar.

1. Önce vergiyi kolay tahsil etmenin vesilesini hazırlasınlar.

2. öğrenim yapmak

Örnek:

1. Dul kaldığı günden beri zengin evlerde gündelikçi olarak çalışan bu kadın, oğlunun tahsil etmesini istiyordu.

1. Dul kaldığı günden beri zengin evlerde gündelikçi olarak çalışan bu kadın, oğlunun tahsil etmesini istiyordu.


tahsil görmek
Anlamı:

1. eğitim almak

Örnek:

1. İyi tahsil görmüş gençlerden bir grup meydana getiririz.

1. İyi tahsil görmüş gençlerden bir grup meydana getiririz.


tahsilat
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Alacakların toplanması veya süresi içinde ödenmeyenlerin yasal yollarla alınması


Lisan : Arapça taḥṣīlāt

Telaffuz : tahsi:la:tı, l ince okunur

tahsildar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimse veya bir kuruluş adına para toplamakla görevli kimse, alımcı

2. Vergi toplayan görevli, alımcı, vergici


Lisan : Arapça taḥṣīl + Farsça -dār.

Telaffuz : tahsilda:rı

tahsildarlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tahsildarın görevi, alımcılık, vergicilik


tahsilli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tahsil görmüş olan


tahsis
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyi bir kimseye veya bir yere ayırma


Lisan : Arapça taḫṣīṣ

Telaffuz : tahsi:si

tahsis etmek
Anlamı:

1. ayırmak, özgülemek

Örnek:

1. Bana üst kattaki yazlık odayı tahsis etmişlerdi.

1. Bana üst kattaki yazlık odayı tahsis etmişlerdi.


tahsisat

İlgili Kelimeler:

tahsisatımesture, ek tahsisat

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimseye, bir kuruluş veya topluluğa ayrılmış para, ödenek

Örnek:

1. Sonra tahsisat yoktur, gelecek sene bütçesine para konulacak diye bir lakırtı çıkardılar.

1. Sonra tahsisat yoktur, gelecek sene bütçesine para konulacak diye bir lakırtı çıkardılar.


Lisan : Arapça taḫṣīṣāt

Telaffuz : tahsi:sa:tı

tahsisatımesture
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Örtülü ödenek


Lisan : Arapça taḫṣīṣāt + mestūre

Telaffuz : tahsi:sa:tımestu:re

tahsisli

İlgili Kelimeler:

tahsisli yol

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir şeye özgü kılınmış, bir şeye ayrılmış


tahsisli yol
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belediyece görevlendirilmiş toplu taşıma araçları için kentin ana caddelerinde ayrılmış yol şeridi


tahşiye
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Dipnot yazma, çıkma yapma


Lisan : Arapça taḥşiye

taht

İlgili Kelimeler:

tahterevalli, tahtırevan, payitaht

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hükümdarların oturduğu büyük, süslü koltuk

Örnek:

1. Mozaikten tapınaklar yapar, tunçtan kaleler, fil dişinden tahtlar kurarmışsın.

1. Mozaikten tapınaklar yapar, tunçtan kaleler, fil dişinden tahtlar kurarmışsın.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Hükümdarlık makamı, hükümdarlık


Lisan : Farsça taḫt

tahta

İlgili Kelimeler:

tahta biti, tahtaboş, tahta göğüs, tahta kaşık, tahta kurdu, tahtakurusu, tahta pamuk, tahta perde, tahtası eksik, kara tahta, öz tahta, peştahta, suni tahta, taş tahta, bir tahtada, ahenk tahtası, atlama tahtası, aynalık tahtası, borsa tahtası, can tahtası, dama tahtası, deneme tahtası, duyuru tahtası, ekmek tahtası, göğüs tahtası, hamur tahtası, ilan tahtası, iman tahtası, kapak tahtası, satranç tahtası, sıçrama tahtası, silme tahtası, sofra tahtası, teneşir tahtası, ütü tahtası, yazboz tahtası, yazı tahtası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çeşitli işlerde kullanılmak üzere düz, enlice, uzun ve az kalın biçimde işlenmiş ağaç parçası

Örnek:

1. Tahtaları oynattığında üzerine topraklar dökülmeye başladı.

1. Tahtaları oynattığında üzerine topraklar dökülmeye başladı.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu ağaçtan yapılmış

Örnek:

1. Bir aralık elinde tahta çantalı birisi, kahvenin önündeki halka karşı bir söylev çekmeye başladı.

1. Bir aralık elinde tahta çantalı birisi, kahvenin önündeki halka karşı bir söylev çekmeye başladı.

3. Bu malzemeden oluşmuş yüzey, döşeme, ağaç

Örnek:

1. Yeni silinmiş tahtalar birkaç saniye içinde berbat oldu.

1. Yeni silinmiş tahtalar birkaç saniye içinde berbat oldu.

4. Sebze bahçelerinde ayrılan küçük yer

5. Kara tahta

6. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Çimlenen tohumlar için bahçede hazırlanan uzun tarh

Örnek:

1. Köylüler bu tarhlara tahta tabir eder, ekilecek her dönüm için bir tahta yapmakla övünürlerdi.

1. Köylüler bu tarhlara tahta tabir eder, ekilecek her dönüm için bir tahta yapmakla övünürlerdi.


Lisan : Farsça taḫte

tahta biti
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Tahtakurusu


tahta çıkmak
Anlamı:

1. hükümdar olmak

Örnek:

1. Sultan Süleyman tahta çıkar çıkmaz, babası namına inşa ettirdiği cami 1522'de bitmiş ve halka açılmıştır.

1. Sultan Süleyman tahta çıkar çıkmaz, babası namına inşa ettirdiği cami 1522'de bitmiş ve halka açılmıştır.