tahta biti, tahtaboş, tahta göğüs, tahta kaşık, tahta kurdu, tahtakurusu, tahta pamuk, tahta perde, tahtası eksik, kara tahta, öz tahta, peştahta, suni tahta, taş tahta, bir tahtada, ahenk tahtası, atlama tahtası, aynalık tahtası, borsa tahtası, can tahtası, dama tahtası, deneme tahtası, duyuru tahtası, ekmek tahtası, göğüs tahtası, hamur tahtası, ilan tahtası, iman tahtası, kapak tahtası, satranç tahtası, sıçrama tahtası, silme tahtası, sofra tahtası, teneşir tahtası, ütü tahtası, yazboz tahtası, yazı tahtası
1. isim , isim , isim , isim , Çeşitli işlerde kullanılmak üzere düz, enlice, uzun ve az kalın biçimde işlenmiş ağaç parçası
1. Tahtaları oynattığında üzerine topraklar dökülmeye başladı.
1. Tahtaları oynattığında üzerine topraklar dökülmeye başladı.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu ağaçtan yapılmış
1. Bir aralık elinde tahta çantalı birisi, kahvenin önündeki halka karşı bir söylev çekmeye başladı.
1. Bir aralık elinde tahta çantalı birisi, kahvenin önündeki halka karşı bir söylev çekmeye başladı.
3. Bu malzemeden oluşmuş yüzey, döşeme, ağaç
1. Yeni silinmiş tahtalar birkaç saniye içinde berbat oldu.
1. Yeni silinmiş tahtalar birkaç saniye içinde berbat oldu.
4. Sebze bahçelerinde ayrılan küçük yer
5. Kara tahta
6. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Çimlenen tohumlar için bahçede hazırlanan uzun tarh
1. Köylüler bu tarhlara tahta tabir eder, ekilecek her dönüm için bir tahta yapmakla övünürlerdi.
1. Köylüler bu tarhlara tahta tabir eder, ekilecek her dönüm için bir tahta yapmakla övünürlerdi.
Lisan : Farsça taḫte