Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tabakçı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tabak yapan veya satan kimse

2. Lokanta vb. yerlerde bulaşık yıkayan kimse


tabakçılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tabakçı olma durumu


tabakhane
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hayvan postunu kullanılacak duruma getirme işleminin yapıldığı yer, sepi yeri


Lisan : Arapça debbāġ + Farsça ḫāne

Telaffuz : tabakha:ne

tabaklama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tabaklamak işi


tabaklamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Hayvan postlarını kullanılabilecek duruma getirmek amacıyla değişik kimyasal maddelerle işlemek, terbiye etmek


tabaklanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tabaklanmak işi


tabaklanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hayvan postları çeşitli kimyasal maddelerle işlenmek, terbiye edilmek


tabaklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tabağı olan


tabaklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tabak koymaya yarayan ve üst üste birkaç kattan oluşan raf


tabaklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tabaklama, tabaklama işi, debagat


tabaksız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tabağı olmayan

Örnek:

1. Mübahasemizin sonuna doğru, tabaksız geniş bir fincanla bize taze kahve ikram ettiler.

1. Mübahasemizin sonuna doğru, tabaksız geniş bir fincanla bize taze kahve ikram ettiler.


taban
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Huy bakımından

2. Yaradılıştan


Lisan : Arapça ṭabʿan

Telaffuz : tab'an

taban

İlgili Kelimeler:

taban basma, taban düzeyi, taban fiyatı, taban halısı, taban lağımı, tabanvay, tabanı yarık, baştaban, daltaban, düztaban, karataban, ad tabanı, ayak tabanı, devetabanı, fiil tabanı, isim tabanı, veri tabanı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ayağın alt yüzü, aya

2. Üstü kapalı bir yerin gezinilen, ayakla basılan yüzü, tavan karşıtı

3. Ayakkabının alt bölümü

4. Kaide

5. Bir şeyin en alt bölümü

6. Değerlendirmede en alt derece

7. Bir toplumu, bir kuruluşu oluşturan, yönetime katılmadan etkili olan kitle

Örnek:

1. Partinin tabanının istekleri doğrultusunda...

1. Partinin tabanının istekleri doğrultusunda...

8. Temel

9. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Bir ırmağın en derin olan orta yeri

10. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Dikey duran direk, çubuk, seren vb.nin alt bölümü

11. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir cismin veya bir biçimin yüksekliğini ölçmek için aşağıdan yukarıya doğru başlama noktası olarak alınan yüzey veya çizgi, kaide

Örnek:

1. Piramidin tabanı. Üçgenin tabanı.

1. Piramidin tabanı. Üçgenin tabanı.

12. matematik , matematik , matematik , matematik , Üslü sayılarda kuvveti alınan sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5 ise tabandır

13. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Tarlanın düz ve verimli kesimi

14. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Kılıç vb. yapımında kullanılan iyi cins demir


taban basma
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Güreşçinin bir ayağının tabanıyla hasmının ayağına basıp eliyle çenesinden veya omuzlarından tutarak çevirmesi


taban çıkmak (veya girmek veya koymak)
Anlamı:

1. futbolda topla oynayan oyuncunun hareketini engellemek için doğrudan doğruya tabanla müdahale etmek


taban düzeyi
Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Bir akarsuyun, aşındırma ile erişebileceği en alçak yer


taban fiyatı
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Bir mala resmî kuruluşlarca konulan fiyatın en alt sınırı, en düşük satış bedeli


taban halısı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tabana serilen büyük halı

2. argo , argo , eskimiş , eskimiş , argo , argo , eskimiş , eskimiş , Bin liralık bütün kâğıt para


taban lağımı
Anlamı:

1. isim , isim , madencilik , madencilik , isim , isim , madencilik , madencilik , Eğimli bir cevher yatağının tabanındaki tabakalar içinde ve cevher yatağı doğrultusuna paralel olarak sürülen lağım türü


taban tabana zıt (olmak)
Anlamı:

1. birbirine son derece aykırı

Örnek:

1. Hiç değilse bir gazetemiz, bizim fikirlerimizle taban tabana zıt olacaktır.

1. Hiç değilse bir gazetemiz, bizim fikirlerimizle taban tabana zıt olacaktır.


taban tepmek (veya patlatmak)
Anlamı:

1. uzun yol yürümek

Örnek:

1. Her akşam gazete başına kırk para kazanmak için şehrin dört bir köşesinden buraya kadar taban tepmek...

1. Her akşam gazete başına kırk para kazanmak için şehrin dört bir köşesinden buraya kadar taban tepmek...


taban yapmak
Anlamı:

1. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , fiyat, en aşağı duruma düşmek


tabana kuvvet
Anlamı:

1. bir yere yayan gitmekten başka çare olmadığını anlatan bir söz

Örnek:

1. Haydi bakalım, tabana kuvvet!

1. Haydi bakalım, tabana kuvvet!


tabana kuvvet kaçmak
Anlamı:

1. çok hızlı, koşarak kaçmak

Örnek:

1. Sanki yerden taş aldığımı, hayır eğildiğimi görmüş gibi tabana kuvvet kaçıyor.

1. Sanki yerden taş aldığımı, hayır eğildiğimi görmüş gibi tabana kuvvet kaçıyor.


tabanca

İlgili Kelimeler:

tabanca boyası, tabanca cilası, beylik tabanca, çift tabanca, makineli tabanca, tek tabanca, toplu tabanca, boya tabancası, mantar tabancası, perçin tabancası, püskürtme tabancası, yarış tabancası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kısa, hafif, cepte veya belde taşınan ateşli silah

Örnek:

1. Biraz eğildikleri zaman cübbelerinin arkasında tabanca kabzalarının kabartısı görülür.

1. Biraz eğildikleri zaman cübbelerinin arkasında tabanca kabzalarının kabartısı görülür.

2. Boyacılıkta kullanılan, basınçlı hava yardımıyla boya püskürtmeye yarayan araç