92406 kayıt bulundu.
yarma taarruzu
1. isim , isim , isim , isim , Saldırı
1. Herhangi bir devletin İstanbul'a taarruzu artık hatırından geçmiyordu.
1. Herhangi bir devletin İstanbul'a taarruzu artık hatırından geçmiyordu.
Lisan : Arapça taʿarruż
1. saldırmak
1. Bilmeden acı bir tesadüfün eliyle Hakan'a giden bir armağana taarruz etmiş ve büyük bir günah işlemişti.
1. Bilmeden acı bir tesadüfün eliyle Hakan'a giden bir armağana taarruz etmiş ve büyük bir günah işlemişti.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Karşılıklı âşık olma
Lisan : Arapça taʿaşşuḳ
1. isim , isim , isim , isim , Bağnazlık
1. Taassubun çevrelendiği öyle bir muhit ki kimse bana inanmaz da herkes ona inanır.
1. Taassubun çevrelendiği öyle bir muhit ki kimse bana inanmaz da herkes ona inanır.
Lisan : Arapça taʿaṣṣub
1. isim , isim , isim , isim , Allah'ın buyruklarını yerine getirme, ibadet etme
Lisan : Arapça ṭāʿat
Telaffuz : ta:at
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Belli olma, ortaya çıkma, belirme
Lisan : Arapça taʿayyun
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yaşama, geçinme
Lisan : Arapça taʿayyuş
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Mizaç, huy, tabiat, karakter
Lisan : Arapça ṭabʿ
1. isim , isim , isim , isim , Kuru tütün yaprağını andıran kızılımsı kahverengi, tütün rengi
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan
Lisan : Fransızca tabac
Telaffuz : ta'ba
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Basımcılık
Lisan : Arapça ṭabāʿat
Telaffuz : taba:at
diş tababeti
1. isim , isim , isim , isim , Tıp
1. Medeniyet buna da bir ad bulmuş, tababet hemen raporunu veriyor.
1. Medeniyet buna da bir ad bulmuş, tababet hemen raporunu veriyor.
2. Tıp bilgisi
Lisan : Arapça ṭabābet
Telaffuz : taba:bet
tabakhane
1. isim , isim , isim , isim , Sepici
Lisan : Arapça debbāġ
kayık tabak, balık tabağı, çorba tabağı, iftar tabağı, kahve tabağı, ordövr tabağı, piyata tabağı, servis tabağı
1. isim , isim , isim , isim , Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
1. Kadın masaya tabak, kaşık koyuyor.
1. Kadın masaya tabak, kaşık koyuyor.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu kabın alacağı miktarda olan
Lisan : Arapça ṭabaḳ
1. `birinin yakınlarına gösterdiği sert davranış onun iyiliği içindir` anlamında kullanılan bir söz
sigara tabakası
1. isim , isim , isim , isim , Cepte taşınan tütün veya sigara kutusu
1. Ceviz ağaçlarının altına çökebilir, tabakalarınızdan birer sigara yakabilirsiniz.
1. Ceviz ağaçlarının altına çökebilir, tabakalarınızdan birer sigara yakabilirsiniz.
Lisan : İspanyolca tobacco
Telaffuz : taba'ka
ağ tabaka, alt tabaka, damar tabaka, saydam tabaka, sert tabaka, sosyal tabaka, üst tabaka, yüksek tabaka, boya tabakası, kaymak tabakası, mantar tabakası, su tabakası
1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Katman
1. Madenin üzerindeki kalın toprak tabakası kaldırılıyor.
1. Madenin üzerindeki kalın toprak tabakası kaldırılıyor.
2. Baskı ve yazıda kullanılan, değişik boyutlarda kesilmiş kâğıt
3. Derece
4. toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , Katman
1. Bu insan nehrinin en aşağı tabakası, ipsiz takımıdır.
1. Bu insan nehrinin en aşağı tabakası, ipsiz takımıdır.
Lisan : Arapça ṭabaḳa
1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Tabakaların birbiri üstüne veya birbiri ardınca sıralanışı