Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
soylu

İlgili Kelimeler:

soylu erki, soylu soplu, baba soylu, bey soylu, kent soylu

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asaletli, asil, kerim

Örnek:

1. Soylu kişidir, iyi bir öğrenim görmüştür, zekidir, yeteneklidir.

1. Soylu kişidir, iyi bir öğrenim görmüştür, zekidir, yeteneklidir.

2. İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen (kimse), necip, kişizade, asil

Örnek:

1. İzmir'in varlıklı ve soylu ailelerinden birinin tek erkek çocuğu.

1. İzmir'in varlıklı ve soylu ailelerinden birinin tek erkek çocuğu.

3. Saygı uyandıran, yücelik taşıyan

Örnek:

1. Japonların soylu ve çetin savaşçılık gururuna, bu eğiliş ağır geldi.

1. Japonların soylu ve çetin savaşçılık gururuna, bu eğiliş ağır geldi.

4. Soyu iyi nitelikli olan, iyi cins soydan gelen (at vb.)


soylu erki
Anlamı:

1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Ekonomik, toplumsal ve siyasi gücün soylular sınıfının elinde bulunduğu yönetim biçimi, aristokrasi


soylu soplu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Köklü ve tanınmış bir aileden olan


soyluluk

İlgili Kelimeler:

baba soyluluk, kent soyluluk

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soylu olma durumu, asillik, asilzadelik, zadegânlık, asalet, asaletlilik, necabet

Örnek:

1. Toplumsal sınıf ayrışımı ve soyluluk pek az oyunda ele alınmıştır.

1. Toplumsal sınıf ayrışımı ve soyluluk pek az oyunda ele alınmıştır.


soyma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soymak işi

Örnek:

1. Hariçten ortak hırsızlar bulup evimizi soymaya kalkar.

1. Hariçten ortak hırsızlar bulup evimizi soymaya kalkar.


soymak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyin üzerinden kabuk, deri, zar vb.ni çıkarmak

Örnek:

1. Takkesini geçirmiş, entarisini kuşanmış, elma soyuyordu.

1. Takkesini geçirmiş, entarisini kuşanmış, elma soyuyordu.

2. Birinin giysilerini çıkarmak

Örnek:

1. Yaralıyı soyuyor ve ilk tedaviye başlıyorum.

1. Yaralıyı soyuyor ve ilk tedaviye başlıyorum.

3. Birinin üstünde, yanında veya bir yerde bulunan şeyleri çalarak alıp götürmek


soymuk
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Damarlı bitkilerin kök, gövde ve yapraklarında, ongun besi suyunu ileten borularla, yakın hücrelerden ve bunların arasını dolduran özek dokudan oluşan tabaka

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Çam ağacının çiğnenip emilen iç kabuğu ve bunu almak için ağacın gövdesine açılan yara, yalamuk


soysal
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Soyla ilgili


soysuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Soyunun özelliklerini yitirmiş olan (kimse, bitki vb.), dejenere

2. Biyolojik ve toplumsal ölçüler yönünden göze batacak kadar kötüye giden (kimse), dejenere

Örnek:

1. Ağaç deyip geçme, onun da soylusu olur, soysuzu olur.

1. Ağaç deyip geçme, onun da soylusu olur, soysuzu olur.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kötü tanınmış, ahlaksız


soysuzca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Soysuz bir biçimde, soysuza yakışırcasına


Telaffuz : soysu'zca

soysuzlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soysuzlaşmak işi, dejenerasyon


soysuzlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Biyolojik, toplumsal, doğal bozulmaya, dağılmaya uğramak, tefessüh etmek

2. Yaşama biçimi ve görevlerinde gerilemek, bozulmak, yozlaşmak, tefessüh etmek


soysuzlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soysuzlaştırmak işi


soysuzlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Soysuz bir duruma getirmek


soysuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soysuz olma durumu

2. Soysuzca davranış

Örnek:

1. Meğer ne kadar soysuzluğa uğramışız.

1. Meğer ne kadar soysuzluğa uğramışız.


soytarı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Söz ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren kimse, maskara

Örnek:

1. Çirkin bir oyun bu. Soytarıların zaferinden tehlikeli sonuçlar çıkarıyorsunuz.

1. Çirkin bir oyun bu. Soytarıların zaferinden tehlikeli sonuçlar çıkarıyorsunuz.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Hileci, yaltak kimse, kaşmer


Lisan : Arapça saʿterī

soytarılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soytarı olma durumu, kaşmerlik, maskaralık

2. Soytarıya yakışır davranış, kaşmerlik, maskaralık

Örnek:

1. Vergi kâtibinin yaradılışında biraz soytarılık vardı.

1. Vergi kâtibinin yaradılışında biraz soytarılık vardı.


soyulma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soyulmak işi


soyulmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Soyma işine konu olmak

Örnek:

1. Küçük çocuğun gözü, soyulmuş bir taze badem gibi parladı.

1. Küçük çocuğun gözü, soyulmuş bir taze badem gibi parladı.


soyuluş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soyulma işi


soyum
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üst derinin özel işlemlerle soyulması


soyunabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soyunabilmek işi


soyunabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Soyunma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Soyunmaya gücü yetmek


soyundurma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soyundurmak işi


soyundurmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Soyunma işini yaptırmak