Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
somut isim
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Somut ad


somutlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Somutlanmak durumu


somutlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Somut duruma gelmek


somutlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Somutlaşmak durumu


somutlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Somut duruma gelmek


somutlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Somutlaştırmak işi

Örnek:

1. Tanpınar bu platonik aşkları somutlaştırmaya kalksa idi, bu Tanpınar olur mu idi?

1. Tanpınar bu platonik aşkları somutlaştırmaya kalksa idi, bu Tanpınar olur mu idi?


somutlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Somut duruma getirmek


somutluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Somut olma durumu, müşahhaslık


somya
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şilteyi taşımaya ve ona esneklik vermeye yarayan yaylı kerevet

Örnek:

1. Onu uyandıran hafif bir somya gıcırtısı olmuştu.

1. Onu uyandıran hafif bir somya gıcırtısı olmuştu.


Lisan : Fransızca sommier

son

İlgili Kelimeler:

son adam, sonbahar, son birim, son çeyrek, son dakika, son derece, son deyiş, son ek, son görev, son gürlüğü, son hızla, son kânun, son kerte, son nefes, sonnot, son ses, son söz, son teşrin, son turfanda, son ütücü, son vazife, son yolculuk, çeyrek son, yarı son, baştan sona, hafta sonu, harman sonu, satır sonu, süre sonu, vade sonu, önünde sonunda

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı

Örnek:

1. Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu.

1. Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu.

2. En arkada bulunan

Örnek:

1. Son vagon.

1. Son vagon.

3. Artık ondan ötesi veya başkası olmayan

Örnek:

1. Son atlıkarıncayı Kadırga meydanında birkaç yıl evvel görmüştüm.

1. Son atlıkarıncayı Kadırga meydanında birkaç yıl evvel görmüştüm.

4. isim , isim , isim , isim , Uç, sınır

5. Olanca

Örnek:

1. Son kuvvetiyle: Ya Ali! diye bağırdı.

1. Son kuvvetiyle: Ya Ali! diye bağırdı.

6. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin en arkadan gelen bölümü, bitimi, nihayet, akıbet

Örnek:

1. Kışın sonu. Bu yolun sonu.

1. Kışın sonu. Bu yolun sonu.

7. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Ölüm

8. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Döl eşi


son adam
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Futbolda savunmanın gerisinde görev yapan, önündeki savunma oyuncularını kontrol eden, yöneten, yardımcı ve serbest hareket edebilen savunma oyuncusu, libero


son birim
Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , En sonda yer alan birim, marjinal


son bulmak
Anlamı:

1. bitmek, tükenmek

Örnek:

1. Başladığı uzun ve hamasi söylevleri gün ağarırken son bulurdu.

1. Başladığı uzun ve hamasi söylevleri gün ağarırken son bulurdu.


son çeyrek
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Basketbolda onar dakikalık bölümlerden dördüncüsü


son dakika
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kitle iletişim araçlarına son anda ulaşan, toplumu yakından ilgilendiren, önemli (haber)


son derece
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Pek çok, çok fazla, son kerte

Örnek:

1. Son derece lüks olanaklarla yaşatıyordu yeni ailesini.

1. Son derece lüks olanaklarla yaşatıyordu yeni ailesini.


son deyiş
Anlamı:

1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Son söz


son ek
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Kelimelerin kök veya gövdesinin sonuna gelen ek


son görev
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Bir akraba veya dostun ölümünde gerekli olan saygıyı gösterme, töreleri yerine getirme, son vazife


son gürlüğü
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Bir kimsenin yaşlılığında kavuştuğu rahat, bolluk ve huzur


son hızla
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Olanca hız kullanılanarak


son kânun
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ocak, kânunusani


son kerte
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Son derece

Örnek:

1. Sezai'nin özellikle dil konusunda son kerte ileri görüşlü olduğunu fark ediyoruz.

1. Sezai'nin özellikle dil konusunda son kerte ileri görüşlü olduğunu fark ediyoruz.


son kertede
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sonuçta


son kozunu (veya kartını) oynamak
Anlamı:

1. elinde bulunan son imkânı kullanmak

Örnek:

1. İlk uzunçaların hazırlıkları başladığında, her ikisi de son kartlarını oynadıklarını biliyordu.

1. İlk uzunçaların hazırlıkları başladığında, her ikisi de son kartlarını oynadıklarını biliyordu.