92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Üretim araçları sahipleri, başkalarının emeğine ve onların yarattıkları değerlere el koymak
2. Bir ulus veya devlet, diğer bir ulusun veya devletin doğal kaynaklarından, ekonomik değerlerinden çıkar sağlamak
3. Yiyecek içeceğin hepsini birden yiyip bitirmek, silip süpürmek
4. Dudaklarını yapıştırarak soluğu ile çekip içmek
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir kimseden veya bir şeyden haksız ve sürekli çıkarlar sağlamak
1. Batı, beynini sömürdüğü insanlara kendi uyruklarına sağladığı konfordan pay verip gönül alır.
1. Batı, beynini sömürdüğü insanlara kendi uyruklarına sağladığı konfordan pay verip gönül alır.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Somurtma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sürekli somurtan, asık suratlı, abus
1. Bütün halk cenazelerdeki gibi suskun ve somurtkandı.
1. Bütün halk cenazelerdeki gibi suskun ve somurtkandı.
1. isim , isim , isim , isim , Somurtkan olma durumu
1. Bu anlaşmazlık sofra halkına bir somurtkanlık getirdi.
1. Bu anlaşmazlık sofra halkına bir somurtkanlık getirdi.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Küskünlüğünü, bir şeye sıkıldığını, keyifsizliğini anlatacak biçimde yüzünü buruşturmak, surat asmak
1. Akşam gezintisinin suya düştüğünü anladığı için somurtmakta ve yerinden bile kalkmamaktadır.
1. Akşam gezintisinin suya düştüğünü anladığı için somurtmakta ve yerinden bile kalkmamaktadır.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Asık suratlı, yüzü gülmez, sıkıntılı, çekilmez
1. Somurtuk, buruk ve pasif bir ortamın içinde sürekli canlılığı, neşesi, sevimliliği ile manevi bir vitamin gibidir.
1. Somurtuk, buruk ve pasif bir ortamın içinde sürekli canlılığı, neşesi, sevimliliği ile manevi bir vitamin gibidir.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sömürüyü gerçekleştiren (kimse), sömürgen, istismarcı
1. O sözü edilen sömürücü patronlardan değil benim babam.
1. O sözü edilen sömürücü patronlardan değil benim babam.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Somurma işi yapılmak veya somurma işine konu olmak
1. Seninki gibi altı yedi seneliği, en ince elyafına kadar rahiyası somurulmuş, artık kalbe, damağa bir şey ihsan etmeyen bayat bir çiçektir.
1. Seninki gibi altı yedi seneliği, en ince elyafına kadar rahiyası somurulmuş, artık kalbe, damağa bir şey ihsan etmeyen bayat bir çiçektir.
1. isim , isim , isim , isim , Sömürülmek işi
1. Köylünün sömürülmesi üzerine başka oyunlar da yazılmıştır.
1. Köylünün sömürülmesi üzerine başka oyunlar da yazılmıştır.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sömürme işine konu olmak
1. Oyunun kurallarını baştan beri bilen biri olarak şimdiye kadar sömürülmemiştim.
1. Oyunun kurallarını baştan beri bilen biri olarak şimdiye kadar sömürülmemiştim.
somut ad, somut isim
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Varlığı duyularla algılanabilen, müşahhas, konkre, soyut karşıtı
1. Taş, su, hava somut birer varlıktır.
1. Taş, su, hava somut birer varlıktır.
2. isim , isim , isim , isim , Somut olan şey
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Beş duyudan biri veya birkaçı ile algılanan varlığın adı, somut isim: ev, deniz, ışık, ses gibi