Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
soğuklaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Soğumak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İlgisiz, isteksiz, soğuk davranmak

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir şey sevimsiz bir durum almak


soğuklaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soğuklaştırmak işi


soğuklaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Soğuk duruma getirmek


soğukluk

İlgili Kelimeler:

belsoğukluğu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soğuk olma durumu, soğuk bir etki yapan şeyin özelliği, bürudet

Örnek:

1. Yatağımın içinde bu takır takır tahtaların soğukluğunu, sertliğini duyar gibi olurdum.

1. Yatağımın içinde bu takır takır tahtaların soğukluğunu, sertliğini duyar gibi olurdum.

2. Yemeğin sonunda yenen meyve, hoşaf, komposto vb. şeyler

3. Hamamlarda yıkanılan yerle giyinilen yer arasındaki az ısıtılan yer

Örnek:

1. Öğle namazını hamamın soğukluğunda kıldı.

1. Öğle namazını hamamın soğukluğunda kıldı.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Soğuk, sevimsiz ve ilgisiz davranış, ilgisizlik

Örnek:

1. Delikanlı, soğukluğu iliklere işleyen soğuk bir sesle evet efendim, dedi.

1. Delikanlı, soğukluğu iliklere işleyen soğuk bir sesle evet efendim, dedi.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sevimsiz olma durumu, antipati

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kırgınlığa, dargınlığa yol açabilen sevgi azalması

7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Cinsel istek duymama durumu


soğulma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soğulmak işi


soğulmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Suyu veya sütü çekilerek pörsümek

2. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Irmak, kuyu, pınar vb. yerlerde su çekilip yok olmak


soğuma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soğumak işi

Örnek:

1. Tencereyi soğuması için kenara almış, buzlu camdan pembe kâseleri hazırlamış ve sabırsızlıkla kocasını beklemeye koyulmuştu.

1. Tencereyi soğuması için kenara almış, buzlu camdan pembe kâseleri hazırlamış ve sabırsızlıkla kocasını beklemeye koyulmuştu.


soğumak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Isısını hızla veya yavaş yavaş yitirerek soğuk duruma gelmek

Örnek:

1. Üşüyorum, vücudumun soğuduğunu duyuyorum, dişlerim birbirine vuruyor.

1. Üşüyorum, vücudumun soğuduğunu duyuyorum, dişlerim birbirine vuruyor.

2. -den , -den , mecaz , mecaz , -den , -den , mecaz , mecaz , Birine veya bir şeye duyulan istek, sevgi ve ilgi kalmamak

Örnek:

1. Bizden soğudular, bizi de kendilerinden soğuttular.

1. Bizden soğudular, bizi de kendilerinden soğuttular.


soğumölçer
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soğuma durumunu ölçmeye yarayan alet


Telaffuz : soğu'mölçer

soğurgan
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Emen, soğuran


soğurganlık
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir madde veya enerjiyi soğurma gücü, yeteneği


soğurma

İlgili Kelimeler:

yüze soğurma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soğurmak işi, absorbe

2. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Bir ortamın ışık enerjisini belli nicelikte emmesi olayı


soğurmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir madde, bir sıvıyı içine çekmek

2. fizik , fizik , fizik , fizik , Katı veya sıvı bir madde soğurma yoluyla bir gazı içine almak, emmek, massetmek, absorbe etmek


soğurmalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Soğurma yoluyla çalışan


söğürme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ateşte közlenerek hazırlanmış patlıcan


soğurucu
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Soğurma özelliği gösteren madde


soğurulma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soğurulmak işi


soğurulmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Soğurma işi yapılmak, absorbe olmak


soğuruş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soğurma işi


söğüş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soğuk olarak yenen haşlanmış et

Örnek:

1. Şimdi her sokakta bir tavukçu aşevi var. Tavuğun çorbasını, söğüşünü, suyuna pilavını satıyor.

1. Şimdi her sokakta bir tavukçu aşevi var. Tavuğun çorbasını, söğüşünü, suyuna pilavını satıyor.

2. Üzerine yağ ve limon konulmadan ve birbirine karıştırılmadan yenen dilimlenmiş domates, salatalık vb


söğüşleme
Anlamı:

1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Dolandırma


söğüşlemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , argo , argo , -i , -i , argo , argo , Dolandırmak


söğüşlük
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Söğüş yapmaya elverişli (et veya sebze)


soğuşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soğuşmak işi


soğuşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Toprak su soğurup tavlanmak