92406 kayıt bulundu.
1. -den , -den , -den , -den , Sıyırma işine konu olmak
1. Enseden topuğa kadar kıvrım kıvrım düşen esvaplarından yavaş yavaş sıyrılır.
1. Enseden topuğa kadar kıvrım kıvrım düşen esvaplarından yavaş yavaş sıyrılır.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir yerden veya bir durumdan çıkmak, kurtulmak
1. Bu donukluktan ilk sıyrılan Cemal oldu.
1. Bu donukluktan ilk sıyrılan Cemal oldu.
1. isim , isim , isim , isim , Kapta kalan yemek, yemek artığı
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Bir bezden el ile koparılan uzunca parça
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Sıyrık
sizli bizli
1. zamir , zamir , zamir , zamir , Çokluk ikinci kişi zamiri
2. Bir kişiye saygı ve incelik belirtisi olarak kullanılan bir seslenme sözü
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Dağ sırtlarında, taş aralarından sızan su, küçük pınar
1. birinin, orada bulunmayan bir kimseyi överken karşısındakine söylediği bir nezaket sözü
1. Sizden iyi olmasın pek babacan, cana yakın bir adamdır.
1. Sizden iyi olmasın pek babacan, cana yakın bir adamdır.
1. isim , isim , isim , isim , Sızdırılmak işi
1. Gizlilik derecesi yüksek bir dosya bilgisinin dışarıya sızdırılması ayrıca cezayı müstelzimdir.
1. Gizlilik derecesi yüksek bir dosya bilgisinin dışarıya sızdırılması ayrıca cezayı müstelzimdir.
1. isim , isim , isim , isim , Sızdırmak işi
1. Yıllarca sularını sızdırmaya koyuldu / Dalgalar, kıyıları her yaz daha dar buldu
1. Yıllarca sularını sızdırmaya koyuldu / Dalgalar, kıyıları her yaz daha dar buldu
1. -i , -i , -i , -i , Sızmasına yol açmak
1. Bu küp suyu sızdırıyor. Son kadeh adamı sızdırdı.
1. Bu küp suyu sızdırıyor. Son kadeh adamı sızdırdı.
2. Haber, sır vb.ni duyurmak, yaymak
1. Bu plan üzerinde anlaştılar, sırlarını kimseye sızdırmadılar ve fırsat kollamaya başladılar.
1. Bu plan üzerinde anlaştılar, sırlarını kimseye sızdırmadılar ve fırsat kollamaya başladılar.
3. Eritip süzerek temiz bir duruma getirmek
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gizlice sokmak
1. Böyleyken efendilerini bırakmadılar ve onu iç kapıdan içeri sızdırdılar.
1. Böyleyken efendilerini bırakmadılar ve onu iç kapıdan içeri sızdırdılar.
1. bir yerden ayrılırken söylenen bir nezaket sözü
1. Doktor size doyum olmaz, diye gülerek müsaade istedi. Ayağa kalktı.
1. Doktor size doyum olmaz, diye gülerek müsaade istedi. Ayağa kalktı.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kavrulmuş et, kavurma
ağrı sızı
1. isim , isim , isim , isim , Hafif ve ince ağrı
1. Fakat her an, her an yine / İçimde aynı sızı
1. Fakat her an, her an yine / İçimde aynı sızı
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ruhsal acı, ızdırap
1. Depremlerin acısını, sızısını belirtmek de adı sanı bilinmez köylü şairlere düşer.
1. Depremlerin acısını, sızısını belirtmek de adı sanı bilinmez köylü şairlere düşer.
sızıcı ünsüz
1. sıfat , sıfat , dil bilgisi , dil bilgisi , sıfat , sıfat , dil bilgisi , dil bilgisi , Sızma özelliği olan
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Ciğerlerden gelen havanın, ağız boşluğundaki hafif kapalı bir engele çarpıp sızması ile oluşan ünsüz
1. f, j, s, ş, v, z.
1. f, j, s, ş, v, z.