92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Sisli havalarda trafiği kolaylaştırmak için kullanılan, sarı ışık veren bir lamba
1. isim , isim , isim , isim , Ordunun hareketlerini düşmandan saklamak için istenilen bir yerde oluşturulan perde görünümünde sis
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir olayın gizli ve karanlık olduğunu belirtmek için kullanılan bir söz
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Tavan tahtaları arasındaki açıklığı kapatmak için uzunluğuna çakılan çıta
pet şişe, pul şişe, hacamat şişesi
1. isim , isim , isim , isim , İçerisine sıvı konulan, cam veya plastikten yapılmış, dar ağızlı uzun kap
1. Geç saatlere kadar çöpten toplayacakları demirleri, şişeleri, naylonları nasıl satacaklarını konuştular.
1. Geç saatlere kadar çöpten toplayacakları demirleri, şişeleri, naylonları nasıl satacaklarını konuştular.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu kabın aldığı miktarda olan
3. Gaz lambasında fitil çevresine konulan cam koruyucu
Lisan : Farsça şīşe
1. ağrı dindirmek amacıyla içinde alev yakılarak havası seyreltilen özel bir şişeyi veya bardağı sırta yapıştırmak, vantuz çekmek
1. Annem şişe çekerken kıvrılmış gazete kâğıdıyla yaptığı küçük alevli ısıtıcıları tenimize düşürür, yakardı.
1. Annem şişe çekerken kıvrılmış gazete kâğıdıyla yaptığı küçük alevli ısıtıcıları tenimize düşürür, yakardı.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , İki yaşındaki koyun
2. Kuzulama dönemine girmiş veya doğurmuş koyun
1. isim , isim , isim , isim , Şişe konulacak yer
1. Dolabın bir kısmına da şişelik yaptırın.
1. Dolabın bir kısmına da şişelik yaptırın.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Namlusu altı yivli tüfek veya top
Lisan : Farsça şeş + ḫāne
Telaffuz : şişha:ne
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kabarık, şiş
1. Kara Mustafa, şişik davar derisinin her an çatlayabileceğini hissetti.
1. Kara Mustafa, şişik davar derisinin her an çatlayabileceğini hissetti.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Surat asmak, dargın durmak
2. Başkalarına yüksekten bakar gibi bir tavır takınmak, böbürlendiğini davranışlarıyla belli etmek, kabarmak, gururlanmak
1. O da bu övgülerle beğenilerin önünde şişindikçe şişiniyordu.
1. O da bu övgülerle beğenilerin önünde şişindikçe şişiniyordu.
3. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Bazı böcekler, saldırıya uğradıklarında bütün uzantı ve eklentilerini, düşmanını korkutup ürkütecek biçimde yayarak genişletmek
1. -i , -i , -i , -i , Şişirme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Şişirmeye gücü yetmek
şişirme haber
1. isim , isim , isim , isim , Şişirmek işi
1. İşin içinde bir büyültme, bir şişirme var.
1. İşin içinde bir büyültme, bir şişirme var.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Şişirilmiş
1. Upuzun, biraz da şişirme botları andırıyor.
1. Upuzun, biraz da şişirme botları andırıyor.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Baştan savma, kötü iş
1. Bu görüş her türlü edebî şişirmelerden ari bir görüştür.
1. Bu görüş her türlü edebî şişirmelerden ari bir görüştür.