Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sineklenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sineklenmek işi


sineklenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sineği çoğalmak

2. Sineklerini kovmak

Örnek:

1. Öküzler sağa sola bakınır / Göz kırpar sineklenir

1. Öküzler sağa sola bakınır / Göz kırpar sineklenir


sinekler
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Birçok sinek türünü içine alan çift kanatlılar familyası


sineklik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sinekleri kovmaya yarayan ucu püsküllü değnek

2. Sineklerin yapışması için üzerine yapışkan madde sürülmüş kâğıt

3. Ucu yassı ve geniş plastik, tel vb.nden sinek öldürmek için kullanılan saplı araç

4. Özellikle karasineklerin girmesini önlemek için dükkân kapısına takılan şerit, boncuk dizisi vb.nden yapılmış eğreti perde

5. Sinekleri çok olan yer


sinekoloji
Anlamı:

1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Hayvan ve bitki topluluklarını inceleyen bilim dalı


Lisan : Fransızca synécologie

Telaffuz : l ince okunur

sinekolojik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , Sinekoloji ile ilgili


Telaffuz : l ince okunur

sinekromi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Filmlerin renklendirilmesi ile ilgili sinema kolu


Lisan : Fransızca cinéchromie

sineksavar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sinekleri savıp öldürmekte kullanılan ve ilaç püskürten sprey


Telaffuz : sine'ksavar

sinekten yağ çıkarmak (veya çıkartmak)
Anlamı:

1. olmayacak şeylerden yararlanmaya çalışmak

Örnek:

1. Elverişli durumların kokusunu hemencecik alıyor, sinekten yağ çıkartmasını biliyordu.

1. Elverişli durumların kokusunu hemencecik alıyor, sinekten yağ çıkartmasını biliyordu.


sinekyutan
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sinekçil


Telaffuz : sine'kyutan

sinema

İlgili Kelimeler:

sinema endüstrisi, sinema perdesi, sinema salonu, sinema sanatçısı, sinema sanayisi, sinemasever, sinema tekniği, açık hava sineması

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir hareketi düzenli aralıklarla parçalara bölerek bunların resimlerini belirleme ve sonra bunları gösterici yardımıyla karanlık bir yerde, bir ekran veya perde üzerinde yansıtarak hareketi yeniden oluşturma işi

2. Film göstermeye yarayan özel bir makineyle görüntülerin beyaz perdeye yansıtıldığı salon veya yapı

Örnek:

1. Bir haber bırakıp mahallenin sinemasına girdi.

1. Bir haber bırakıp mahallenin sinemasına girdi.

3. Güzel sanatların dalı olarak yansıtılmaya uygun olan filmleri gerçekleştirme ve yaratma sanatı, beyaz perde, yedinci sanat

Örnek:

1. Sinemanın zevkimizi dışarıdan idare ettiği devirde yaşıyoruz.

1. Sinemanın zevkimizi dışarıdan idare ettiği devirde yaşıyoruz.


Lisan : Fransızca cinéma

Telaffuz : sine'ma

sinema endüstrisi
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , isim , isim , sinema , sinema , Film yapımını, dağıtımını gerçekleştiren, sinema araçlarını üreten endüstri, sinema sanayisi


sinema perdesi
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , isim , isim , sinema , sinema , Film görüntüsünün yansıtıldığı bez veya plastik maddeden yapılmış beyaz satıh


sinema salonu
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , isim , isim , sinema , sinema , Film gösterimi için seyircilere ayrılan geniş salon


sinema sanatçısı
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , isim , isim , sinema , sinema , Sinema yapımında emeği geçen sanatçı


sinema sanayisi
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , isim , isim , sinema , sinema , Sinema endüstrisi


sinema tekniği
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , isim , isim , sinema , sinema , Bir sinema filmini yaratmada kullanılan teknik araçlarla ilgili yöntem


sinemacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sinemanın çeşitli kollarından birinde çalışan kimse, filmci

2. Film yapımcısı veya yönetmeni, filmci

3. Sinema işleten kimse


sinemacılık
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , isim , isim , sinema , sinema , Sinema filmlerinin gerçekleştirilmesi için gerekli araç ve gereçleri yapmak, film çevirmek, bunların sürüm ve dağıtımını sağlamak amacıyla yapılan çalışmaların tümü, filmcilik, sinematografi

2. Bu çalışmaları yapanların işi

3. Sinema çalışmalarıyla ilgili konular


sinemalaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sinemalaştırmak işi


sinemalaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sinema durumuna getirmek


sinemasever
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sinemayı seven, sinema sanatı, kültürü ve çalışmalarıyla ilgilenen (kimse)


Lisan : Fransızca cinéma + Türkçe sever

Telaffuz : sinema'sever

sinemaseverlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sinemasever olma durumu


sinemaskop
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , isim , isim , sinema , sinema , Geniş bir sahnenin 55 milimetrelik film üzerindeki görüntüye sığdırılmasından sonra göstericiye takılan, ikinci bir merceğe sıkıştırılmış görüntüyü, asıl büyüklüğüne çevirmesi temeline dayanan geniş perde ve üç boyutlu sinema tekniği


Lisan : Fransızca cinémascope

sinematek
Anlamı:

1. isim , isim , sinema , sinema , isim , isim , sinema , sinema , Sinema filmlerinin sanat, eğitim ve genellikle kültür amaçları göz önünde tutularak toplandığı, korunduğu yer veya kurum


Lisan : Fransızca cinémathèque