Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
silkindirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Silkinmesini sağlamak


silkinebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Silkinebilmek işi


silkinebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Silkinme ihtimali veya imkânı bulunmak


silkinip sıyrılmak
Anlamı:

1. kendine gelip kurtulmak

Örnek:

1. Sebepsiz duyduğu bu kederden bir türlü silkinip sıyrılamıyor.

1. Sebepsiz duyduğu bu kederden bir türlü silkinip sıyrılamıyor.


silkiniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Silkinme işi


silkinme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Silkinmek işi


silkinmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Üstünü silkmek

2. Ani bir hareketle, korkuyla vücudu sarsılmak, silkelenmek

Örnek:

1. Kadın birden silkinerek gözlerini açıyor, hemen baş ucunda Seyfi'yi görünce şaşırıyor.

1. Kadın birden silkinerek gözlerini açıyor, hemen baş ucunda Seyfi'yi görünce şaşırıyor.

3. -den , -den , mecaz , mecaz , -den , -den , mecaz , mecaz , Bir şeyi üstünden atmak, ondan kurtulmak


silkinti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ürkerek sıçramak

2. Bitkilerde çiçek düşürme durumu


silkip atmak
Anlamı:

1. her türlü ilgisini kesmek

Örnek:

1. Çocuğun olmazsa bir gün bu herif seni silkip atar.

1. Çocuğun olmazsa bir gün bu herif seni silkip atar.


silkme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Silkmek işi

2. İri doğranmış kabak, patlıcan vb. sebzelerle yapılan et yemeği

Örnek:

1. Patlıcan silkmesi.

1. Patlıcan silkmesi.

3. spor , spor , spor , spor , Halterde ayakları açarak halteri önce omuz üstüne sonra baş üstüne, dirsekleri bükmeden kaldırma biçimi


silkmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Üstündeki şeyleri düşürmek veya temizlemek için bir şeyi kuvvetle sallamak, sarsmak

Örnek:

1. Eline geçen her şeyi silkip akrepler varmış gibi bakıyor.

1. Eline geçen her şeyi silkip akrepler varmış gibi bakıyor.

2. Ani bir hareketle sarsmak

Örnek:

1. Sağ elini silkerek yana doğru eğildi.

1. Sağ elini silkerek yana doğru eğildi.


silktirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Silktirmek işi


silktirmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Silkme işini yaptırmak


sille

İlgili Kelimeler:

sille tokat

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Elin iç yüzüyle vurulan tokat

Örnek:

1. Adam keçinin gerisine hafif bir sille indirdi.

1. Adam keçinin gerisine hafif bir sille indirdi.


Lisan : Farsça sīlī

sille tokat
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Döverek, tokatlayarak

Örnek:

1. Koskoca ve bomboş salonda o türlü burun burunayız ki mutlaka ya konuşmamız yahut sille tokat birbirimize girmemiz lazım.

1. Koskoca ve bomboş salonda o türlü burun burunayız ki mutlaka ya konuşmamız yahut sille tokat birbirimize girmemiz lazım.

2. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Kazık

Örnek:

1. Şimdi yaşıtlarından yediği sille tokadın âlâsını yedirtirdi ona İstanbul.

1. Şimdi yaşıtlarından yediği sille tokadın âlâsını yedirtirdi ona İstanbul.


şıllık
Anlamı:

1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Aşırı ve bayağı biçimde süslenip boyanmış kadın


silme

İlgili Kelimeler:

silme kalıbı, silme makinesi, silme tahtası, tespihli silme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Silmek işi

Örnek:

1. Taşlarımız öyle güzel parlardı ki o parlaklığı görme uğruna bütün gün sürekli silmeyi bile düşündüğüm olurdu.

1. Taşlarımız öyle güzel parlardı ki o parlaklığı görme uğruna bütün gün sürekli silmeyi bile düşündüğüm olurdu.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Ağzına kadar, sıvama, lebalep

3. zarf , zarf , zarf , zarf , Baştan aşağı, tam olarak, tamamen

Örnek:

1. O çağlarda saraylar, konaklar, yalılar silme cariyedir.

1. O çağlarda saraylar, konaklar, yalılar silme cariyedir.

4. mimarlık , mimarlık , mimarlık , mimarlık , Duvar, tavan vb. yerlerde yapılan kabartma kenar


silme kalıbı
Anlamı:

1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , İnce madenî plaka üzerine oyulan ve taş yüzeyinde silme işlemini ayarlamaya yarayan alet


silme makinesi
Anlamı:

1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Profil, kaval çubuk vb. maddelerin silme işleminde kullanılan makine


silme tahtası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölçeğe tepeleme doldurulan tahılın üst yüzeyinin ölçekle aynı düzeye getirilmesi için kullanılan tahta


silmece
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ağzına kadar dolacak bir biçimde


Telaffuz : si'lmece

silmeci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Silme işini yapan usta


silmecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Silmecinin yaptığı iş


silmek fiil

İlgili Kelimeler:

sil baştan

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyin ıslaklığını gidererek kuru duruma getirmek

Örnek:

1. Terlemiş gibi alnını elinin tersiyle sildi.

1. Terlemiş gibi alnını elinin tersiyle sildi.

2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Üzerine genellikle bir bez sürterek tozlarını, kirlerini almak veya parlatmak

Örnek:

1. Türküler çağırarak tahta siliyorlar.

1. Türküler çağırarak tahta siliyorlar.

3. Bir yazı, çizgi vb.ni kazıyarak veya sürterek yok etmek

Örnek:

1. Daktilo yanlışlarını iğneyle kazıyarak sildi.

1. Daktilo yanlışlarını iğneyle kazıyarak sildi.

4. Tahta malzemeyi makineyle düzgün ve pürüzsüz hâle getirmek

5. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , Üzerini çizerek atmak, yok etmek

Örnek:

1. Defterden adını silmişler.

1. Defterden adını silmişler.

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İlişkisini koparmak, yok saymak

7. -i , -i , -den , -den , mecaz , mecaz , -i , -i , -den , -den , mecaz , mecaz , Üstünlük göstererek o alanda üstün olanları ikinci plana atmak

Örnek:

1. Takımı sahadan silmek.

1. Takımı sahadan silmek.

8. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ortadan kaldırmak, yok etmek veya gidermek

Örnek:

1. Senin gözlerin gönlümü dolduran kara düşünceleri silecek, beni korkulardan kurtaracaktır.

1. Senin gözlerin gönlümü dolduran kara düşünceleri silecek, beni korkulardan kurtaracaktır.


silo

İlgili Kelimeler:

silo yemi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tahıl vb. ürünlerin korunduğu, saklandığı veya depolandığı, genellikle silindir biçiminde ambar


Lisan : Fransızca silo

Telaffuz : si'lo, l ince okunur