92406 kayıt bulundu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sıkılmış ve bıkmış olarak
1. Bir yığın insan şaşkın, yorgun, sıkkın bıkkın banliyö trenini beklemekteler.
1. Bir yığın insan şaşkın, yorgun, sıkkın bıkkın banliyö trenini beklemekteler.
canı sıkkınlık
1. isim , isim , isim , isim , Sıkkın olma durumu
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Tavşankulağı
2. Kırmızıya çalan eflatun renk
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan
Lisan : Fransızca cyclamen
Telaffuz : l ince okunur
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sık duruma gelmek veya sıkça ortaya çıkmak, sık görülmek
1. Krizleri öyle bir sıklaştı ki ne yapacağımızı şaşırıp kaldık.
1. Krizleri öyle bir sıklaştı ki ne yapacağımızı şaşırıp kaldık.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Şık duruma gelmek, şık olmak
1. Sen bugün böyle niçin pek şıklaştın, boynuna kravat filan taktın da geldin?
1. Sen bugün böyle niçin pek şıklaştın, boynuna kravat filan taktın da geldin?
1. -i , -i , -i , -i , Sıklaştırma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Sıklaştırma becerisi bulunmak
1. -i , -i , -i , -i , Sık duruma getirmek veya sıkça yapmak, sayısını artırmak
1. Her seferinde bu bakışları sıklaştırmak ve süreklileştirmek zorunda kalıyordu.
1. Her seferinde bu bakışları sıklaştırmak ve süreklileştirmek zorunda kalıyordu.
1. isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Siklememek işi
1. -i , -i , kaba konuşmada , kaba konuşmada , -i , -i , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Değer ve önem vermemek, aldırış etmemek
ağır sıklet, hafif sıklet, horoz sıklet, orta sıklet, sinek sıklet, tüy sıklet
1. isim , isim , isim , isim , Ağırlık, yük
2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Sıkıntı
Lisan : Arapça s̱iḳlet
kelime sıklığı
1. isim , isim , isim , isim , Sık olma durumu
2. Sıkça geçme, kullanımı sık olma
3. fizik , fizik , fizik , fizik , Ses, dalga vb.nin birim zamandaki titreşim sayısı, frekans
1. isim , isim , isim , isim , Atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde hızla dönen rüzgârların oluşturduğu şiddetli fırtına, kiklon
Lisan : Fransızca cyclone
Telaffuz : l ince okunur
sıkma baş, sıkma köfte
1. isim , isim , isim , isim , Sıkmak işi
1. Bu vicdan azabının demirden pençesi yüreğini sıkmaya başlıyordu.
1. Bu vicdan azabının demirden pençesi yüreğini sıkmaya başlıyordu.
2. Bir tür pantolon veya şalvar
3. Bayat ekmeğin su ile ıslatılıp sıkılmasıyla elde edilen malzemeyi un, tuz ve suyla yoğurup hamur durumuna getirdikten sonra arasına kavrulmuş soğan, peynir konularak pişirilen bir yemek
4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sımsıkı bağlanmış
1. Sırtına giymiş sıkma sayayı / Yedeğine almış ağca mayayı
1. Sırtına giymiş sıkma sayayı / Yedeğine almış ağca mayayı
5. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sıkılmaya, suyu alınmaya elverişli (portakal)
6. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Dar bir tür kadın yeleği
1. isim , isim , isim , isim , Kadınların ince bir kumaşla saçlarını sararak yaptıkları bir saç bağlama biçimi
2. Bu biçimde taranan saçın bir örtüyle tamamen kapatılmış hâli
1. isim , isim , isim , isim , Köftelik bulgur, yeşilsoğan, domates, un ve soğan kullanılarak hazırlanan bir tencere yemeği