Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sıkkın bıkkın
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sıkılmış ve bıkmış olarak

Örnek:

1. Bir yığın insan şaşkın, yorgun, sıkkın bıkkın banliyö trenini beklemekteler.

1. Bir yığın insan şaşkın, yorgun, sıkkın bıkkın banliyö trenini beklemekteler.


sıkkınlık

İlgili Kelimeler:

canı sıkkınlık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sıkkın olma durumu


siklamen
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Tavşankulağı

2. Kırmızıya çalan eflatun renk

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan


Lisan : Fransızca cyclamen

Telaffuz : l ince okunur

sıklaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sıklaşmak işi


şıklaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şıklaşmak işi


sıklaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sık duruma gelmek veya sıkça ortaya çıkmak, sık görülmek

Örnek:

1. Krizleri öyle bir sıklaştı ki ne yapacağımızı şaşırıp kaldık.

1. Krizleri öyle bir sıklaştı ki ne yapacağımızı şaşırıp kaldık.


şıklaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Şık duruma gelmek, şık olmak

Örnek:

1. Sen bugün böyle niçin pek şıklaştın, boynuna kravat filan taktın da geldin?

1. Sen bugün böyle niçin pek şıklaştın, boynuna kravat filan taktın da geldin?


sıklaştırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sıklaştırabilmek işi


sıklaştırabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sıklaştırma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Sıklaştırma becerisi bulunmak


sıklaştırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sıklaştırılmak işi


sıklaştırılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sıklaştırma işi yapılmak


sıklaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sıklaştırmak işi


şıklaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şıklaştırmak işi


sıklaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sık duruma getirmek veya sıkça yapmak, sayısını artırmak

Örnek:

1. Her seferinde bu bakışları sıklaştırmak ve süreklileştirmek zorunda kalıyordu.

1. Her seferinde bu bakışları sıklaştırmak ve süreklileştirmek zorunda kalıyordu.


şıklaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Şık duruma getirmek, şık olmasını sağlamak


siklememe
Anlamı:

1. isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Siklememek işi


siklememek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , kaba konuşmada , kaba konuşmada , -i , -i , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Değer ve önem vermemek, aldırış etmemek


sıklet

İlgili Kelimeler:

ağır sıklet, hafif sıklet, horoz sıklet, orta sıklet, sinek sıklet, tüy sıklet

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağırlık, yük

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Sıkıntı


Lisan : Arapça s̱iḳlet

sıklık

İlgili Kelimeler:

kelime sıklığı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sık olma durumu

2. Sıkça geçme, kullanımı sık olma

3. fizik , fizik , fizik , fizik , Ses, dalga vb.nin birim zamandaki titreşim sayısı, frekans


şıklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şık olma durumu


sıklıkla
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sık bir biçimde


Telaffuz : sıklı'kla

siklon
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde hızla dönen rüzgârların oluşturduğu şiddetli fırtına, kiklon


Lisan : Fransızca cyclone

Telaffuz : l ince okunur

sıkma

İlgili Kelimeler:

sıkma baş, sıkma köfte

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sıkmak işi

Örnek:

1. Bu vicdan azabının demirden pençesi yüreğini sıkmaya başlıyordu.

1. Bu vicdan azabının demirden pençesi yüreğini sıkmaya başlıyordu.

2. Bir tür pantolon veya şalvar

3. Bayat ekmeğin su ile ıslatılıp sıkılmasıyla elde edilen malzemeyi un, tuz ve suyla yoğurup hamur durumuna getirdikten sonra arasına kavrulmuş soğan, peynir konularak pişirilen bir yemek

4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sımsıkı bağlanmış

Örnek:

1. Sırtına giymiş sıkma sayayı / Yedeğine almış ağca mayayı

1. Sırtına giymiş sıkma sayayı / Yedeğine almış ağca mayayı

5. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sıkılmaya, suyu alınmaya elverişli (portakal)

6. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Dar bir tür kadın yeleği


sıkma baş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kadınların ince bir kumaşla saçlarını sararak yaptıkları bir saç bağlama biçimi

2. Bu biçimde taranan saçın bir örtüyle tamamen kapatılmış hâli


sıkma köfte
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köftelik bulgur, yeşilsoğan, domates, un ve soğan kullanılarak hazırlanan bir tencere yemeği