Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sevinme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sevinmek işi


sevinmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sevinç duymak

Örnek:

1. Babama, bana bir yazı makinesi aldığı için ne kadar sevindiğimi bile gösteremedim.

1. Babama, bana bir yazı makinesi aldığı için ne kadar sevindiğimi bile gösteremedim.


Sevir
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , gök bilimi , gök bilimi , Boğa


Özel: Evet

Lisan : Arapça s̱evr

seviş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sevme işi

Örnek:

1. Hepsinin bir sokuluşu ve birbirini sevişi vardı ki…

1. Hepsinin bir sokuluşu ve birbirini sevişi vardı ki…


sevişebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sevişebilmek işi


sevişebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Sevişme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Sevişme becerisi bulunmak


sevişme

İlgili Kelimeler:

ön sevişme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sevişmek işi

Örnek:

1. Sidar, hiçbir şey anlamamıştı sevişmelerinden.

1. Sidar, hiçbir şey anlamamıştı sevişmelerinden.


sevişmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Birbirini sevmek

Örnek:

1. Öyle sevişiyorlardı ki bir gün birbirlerini gücendirdiklerini görmedim.

1. Öyle sevişiyorlardı ki bir gün birbirlerini gücendirdiklerini görmedim.

2. Cinsel ilişkide bulunmak, aşk yapmak


seviştirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Seviştirmek işi


seviştirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sevişme işini yaptırmak


seviye

İlgili Kelimeler:

deniz seviyesi, hayat seviyesi, sıcaklık seviyesi, su seviyesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düzey

Örnek:

1. Eski güzel sakalını bile birkaç günlük uzunca bir tıraş seviyesine indirmiştir.

1. Eski güzel sakalını bile birkaç günlük uzunca bir tıraş seviyesine indirmiştir.


Lisan : Arapça seviyye

seviyeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Düzeyli

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Değeri yüksek olan

3. zarf , zarf , zarf , zarf , Verimli bir biçimde

Örnek:

1. Bütün bir gün süren bu seminer ve panel çok seviyeli geçti.

1. Bütün bir gün süren bu seminer ve panel çok seviyeli geçti.


seviyelilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Seviyeli olma durumu


seviyesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Düzeysiz

Örnek:

1. Seviyesiz bir konuşma.

1. Seviyesiz bir konuşma.


seviyesizce
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Düzeysizce


Telaffuz : seviyesi'zce

seviyesizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düzeysizlik


sevk

İlgili Kelimeler:

sevkitabii, sevk kâğıdı, sevkülceyş

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gönderme, götürme

Örnek:

1. Sevk gününü, raporun ismini, uğrayacağı limanları yazdım.

1. Sevk gününü, raporun ismini, uğrayacağı limanları yazdım.

2. Sürükleme, itme


Lisan : Arapça sevḳ

şevk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İstek, heves

Örnek:

1. Guruba karşı bu son bahçelerde keyfince / Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül

1. Guruba karşı bu son bahçelerde keyfince / Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül


Lisan : Arapça şevḳ

sevk etmek
Anlamı:

1. göndermek, götürmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , sürüklemek, itmek

Örnek:

1. Burada başka bir olay anlatacağım ki bu, Türk'ü şuuraltı bir kuvvetle İstiklal Savaşı'na sevk eden amillerin biridir.

1. Burada başka bir olay anlatacağım ki bu, Türk'ü şuuraltı bir kuvvetle İstiklal Savaşı'na sevk eden amillerin biridir.


sevk kâğıdı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kişinin hastaneye gitmek için bağlı bulunduğu iş yerinden aldığı belge


sevk olmak
Anlamı:

1. gönderilmek


sevk pusulası
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Askerlik kararı alınarak birliğine gönderilecek askerin durumunu bildiren ve askerlik şubeleri tarafından verilen belge


şevk vermek
Anlamı:

1. isteklendirmek

Örnek:

1. Bir bitmeyecek şevk verirken beste / Bir tel kopar, ahenk ebediyen kesilir

1. Bir bitmeyecek şevk verirken beste / Bir tel kopar, ahenk ebediyen kesilir


şevke gelmek
Anlamı:

1. isteği, hevesi artmak

Örnek:

1. Öyle keyifleniyor, öyle şevke geliyordu ki...

1. Öyle keyifleniyor, öyle şevke geliyordu ki...

2. neşelenmek


şevke getirmek
Anlamı:

1. canlandırmak, isteğini artırmak