Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sergerde
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kötü, olumsuz işlerde elebaşı

Örnek:

1. Bir sergerde ortaya çıkarak devlete vergi ödemek istemeyenleri bir partide toplamıştır.

1. Bir sergerde ortaya çıkarak devlete vergi ödemek istemeyenleri bir partide toplamıştır.

2. Gönüllü askerlerin başı


Lisan : Farsça ser + gerde

sergerdelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Elebaşılık

2. Gönüllü asker olma durumu

Örnek:

1. Gösterdiği başarılar sonucu sergerdelik hizmetine tayin edilmişti.

1. Gösterdiği başarılar sonucu sergerdelik hizmetine tayin edilmişti.


sergi

İlgili Kelimeler:

sergievi, sergikarası, sergi salonu, karma sergi, kişisel sergi, tersane sergisi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Alıcının görmesi, seçmesi için dizilmiş şeylerin tümü ve bu nesnelerin serildiği yer

Örnek:

1. Bir karpuz sergisi açabilmek için projeler yapmakta idi.

1. Bir karpuz sergisi açabilmek için projeler yapmakta idi.

2. Halkın gezip görmesi, tanıması için uygun biçimde yerleştirilmiş ürünlerin, sanat eserlerinin tümü

Örnek:

1. Resim, heykel, seramik, el işleri sergisi ne olursa gidiyorum.

1. Resim, heykel, seramik, el işleri sergisi ne olursa gidiyorum.

3. Bir yerin, bir ülkenin veya çeşitli ülkelerin kendine özgü tarım, sanayi vb. ürünlerini tanıtmak için bunların uygun bir biçimde gösterildiği yer

4. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Yaygı, kilim


sergi açmak
Anlamı:

1. sergilemek

Örnek:

1. Şehir Galerisi'nde açtığı ilk sergide, yalnız zevkine ve hünerine değil, sabrına da şaştım.

1. Şehir Galerisi'nde açtığı ilk sergide, yalnız zevkine ve hünerine değil, sabrına da şaştım.


sergi salonu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sergievi

2. Yeni üretilmiş ürünlerin topluma tanıtılması ve satışa sunulması amacıyla sergilendiği yer


sergi sermek
Anlamı:

1. kurutmak veya göstermek için bir şeyi düz bir yere yaymak


sergici
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mallarını sergileyerek satan kimse


sergicilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sergici olma durumu


sergievi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sanat eserlerinin sergilenmesi için hazırlanmış yer


Telaffuz : sergi'evi

sergikarası
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Gaziantep çevresinde genellikle şarap yapmak için üretilen, sofralık olarak da tüketilen, orta kalın kabuklu, siyah renkli, iri taneli bir tür üzüm


Telaffuz : sergi'karası

şergil
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Askıntı, baş belası


sergileme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sergilemek işi, teşhir, ekspozisyon


sergilemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bazı şeyleri göstermek, tanıtmak veya satmak amacıyla herhangi bir biçimde, herkesin görebileceği bir yere yerleştirmek, teşhir etmek

Örnek:

1. Kadınlar bütün mallarını, vitrin yerine kullandıkları pencerelerde sergiliyorlardı.

1. Kadınlar bütün mallarını, vitrin yerine kullandıkları pencerelerde sergiliyorlardı.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Vermek veya sunmak


sergileniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sergilenme işi


sergilenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sergilenmek işi


sergilenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sergileme işi yapılmak

2. Oynanmak

Örnek:

1. Küçük Tiyatro'da iki bölümlük 'Çatıdaki Çatlak' sergileniyordu.

1. Küçük Tiyatro'da iki bölümlük 'Çatıdaki Çatlak' sergileniyordu.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Verilmek veya sunulmak


sergiletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sergiletmek işi


sergiletmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sergileme işini yaptırmak


sergileyebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sergileyebilmek işi


sergileyebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sergileme ihtimali veya imkânı bulunmak


sergileyiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sergileme işi


sergilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sergi yeri

2. İş yerlerinde, fuarlarda vb. yerlerde malların alıcılara gösterilmek üzere özel olarak hazırlanmış bölüm, stant

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sergiye konulmaya uygun olan

Örnek:

1. Sergilik vazo.

1. Sergilik vazo.


sergin
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Serilmiş olan

2. Yatan (hasta)


sergin vermek
Anlamı:

1. hastalanıp yatağa yatmak


sergüzeşt
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Macera

Örnek:

1. İnsan kendi memleketinden uzaklaşıp birtakım sergüzeştler geçirmek ister.

1. İnsan kendi memleketinden uzaklaşıp birtakım sergüzeştler geçirmek ister.


Lisan : Farsça ser + guẕeşt