92406 kayıt bulundu.
1. bir konuda anlaşmazlığa düşüldüğünü anlatan bir söz
1. Nihayeti bulunmaz bir sen ben davasına düşmüşler.
1. Nihayeti bulunmaz bir sen ben davasına düşmüşler.
1. `nasıl uygun bulursan öyle yap` anlamında kullanılan bir söz
1. Kuşağından mendilini çıkarıp gözyaşlarını sildi. -Ya Rabbi sen bilirsin, ya Rabbi sen bilirsin diye söylendi.
1. Kuşağından mendilini çıkarıp gözyaşlarını sildi. -Ya Rabbi sen bilirsin, ya Rabbi sen bilirsin diye söylendi.
1. neşelenmek, sevinmek, mutlu olmak
1. Sizler gidin, genç kızların türküsüyle şen olun.
1. Sizler gidin, genç kızların türküsüyle şen olun.
1. iyi veya kötü bir sonuçla biten bir iş karşısında artık yapacak bir şey kalmadığını anlatan bir söz
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok neşeli, şakrak, şen şatır
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok neşeli, şakrak, şen şatır bir biçimde
1. Hepsi şen şakrak, sesli sesli gülüşerek, haykırışarak denizden geliyorlar.
1. Hepsi şen şakrak, sesli sesli gülüşerek, haykırışarak denizden geliyorlar.
1. sıfat , sıfat , zarf , zarf , sıfat , sıfat , zarf , zarf , Şen şakrak
1. Halk baharları ve yazları, dolmalarla, helvalarla gidip akşamı eder, şen şatır dönerlermiş.
1. Halk baharları ve yazları, dolmalarla, helvalarla gidip akşamı eder, şen şatır dönerlermiş.
1. `herkes kendisini buyurucu durumda görür ve iş yapmakla yükümlü saymazsa ortadaki işi kim yapar?` anlamında kullanılan bir söz
hamdüsena, methüsena
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Övme
Lisan : Arapça s̱enā
Telaffuz : sena:
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İğrençlik, kötülük, alçaklık
1. Bir müsteşarı elinde bulundurmak için her türlü şenaate katlanabileceğine inanmıyordu.
1. Bir müsteşarı elinde bulundurmak için her türlü şenaate katlanabileceğine inanmıyordu.
Lisan : Arapça şenāʿat
Telaffuz : şena:at
çekim senaryosu, çevirim senaryosu
1. isim , isim , isim , isim , Tiyatro oyunu, piyes, film, dizi film vb. eserlerin sahnelerini ve akışını gösteren yazılı metin
1. Kusursuz bir senaryoyu adım adım oynuyor.
1. Kusursuz bir senaryoyu adım adım oynuyor.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir olayı başka bir yöne, bir amaca ulaştırmak için uydurulan yalan
1. Kurcalamazsam belki de çok iyi hazırlanmış bir senaryoyu bana gerçek diye yutturacak.
1. Kurcalamazsam belki de çok iyi hazırlanmış bir senaryoyu bana gerçek diye yutturacak.
Lisan : Fransızca scénario
Telaffuz : sena'ryo
1. isim , isim , isim , isim , Bazı ülkelerde yaş ve eğitimlerine göre seçilmiş parlamento üyelerinden oluşan meclis
2. Üniversite yasasına göre seçilen ve rektör başkanlığında toplanan yüksek karar organı
3. Senatörlerin toplandıkları yer
4. tarih , tarih , tarih , tarih , Eski Roma'da özellikle soylulardan oluşan yöneticiler meclisi
Lisan : İtalyanca senato
Telaffuz : sena'to
temelli senatör
1. isim , isim , isim , isim , Senato üyesi
Lisan : Fransızca sénateur
1. isim , isim , isim , isim , Senatör olma durumu
2. Senatörün görevi veya makamı
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dengesi bozularak düşecek gibi olmak, adımlarını şaşırmak
1. İkimiz de birbirine sarılmış sarhoşlar gibi bir sağa bir sola sendeliyorduk.
1. İkimiz de birbirine sarılmış sarhoşlar gibi bir sağa bir sola sendeliyorduk.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir olay karşısında ne yapacağını şaşıracak kadar sarsılmak
1. Bu haberi alınca fena hâlde sendeledi.
1. Bu haberi alınca fena hâlde sendeledi.
1. isim , isim , isim , isim , Kaplamacılıkta kullanılan ince tahta
2. Fıçı kaburgası
3. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Tekir cinsinden bir balık