sendelemek

fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dengesi bozularak düşecek gibi olmak, adımlarını şaşırmak

Örnek:

1. İkimiz de birbirine sarılmış sarhoşlar gibi bir sağa bir sola sendeliyorduk.

1. İkimiz de birbirine sarılmış sarhoşlar gibi bir sağa bir sola sendeliyorduk.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir olay karşısında ne yapacağını şaşıracak kadar sarsılmak

Örnek:

1. Bu haberi alınca fena hâlde sendeledi.

1. Bu haberi alınca fena hâlde sendeledi.