Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
semizotu
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Semizotugillerden, etli ve mayhoş yaprakları sebze olarak yenilen otsu bir bitki, semizot (Portulaca oleracea)

Örnek:

1. Sonra da sofraya alengirli bir semizotu yemeği getirir.

1. Sonra da sofraya alengirli bir semizotu yemeği getirir.


Telaffuz : semi'zotu

semizotugiller
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ayrı taç yapraklı iki çeneklilerden, semizotu, ipek çiçeği vb. bitkileri içine alan familya


şempanze
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Primatlardan, ayakları beş parmaklı, tek yavru doğuran, iyi tırmanıcı olan, ormanlarda yaşayan bir tür maymun (Pan troglodytes)


Lisan : Fransızca chimpanzé

sempati
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sıcakkanlılık


Lisan : Fransızca sympathie

sempati duymak (veya beslemek)
Anlamı:

1. birini sevimli, cana yakın bulmak

Örnek:

1. Şahsıma karşı gerçek bir sempati besliyordu.

1. Şahsıma karşı gerçek bir sempati besliyordu.


sempatik

İlgili Kelimeler:

sempatik sinir sistemi

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sıcakkanlı

Örnek:

1. Sempatik bir çocuk.

1. Sempatik bir çocuk.

2. Çok hoş, hoşa giden

Örnek:

1. Geçende girdiğim dükkân da böyle sempatik bir yerdi.

1. Geçende girdiğim dükkân da böyle sempatik bir yerdi.


Lisan : Fransızca sympathique

sempatik sinir sistemi
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Yaşatkan sinir sistemini oluşturan iki sinir sisteminden biri


sempatiklik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sempatik olma durumu

2. Sıcakkanlılık


sempatisini kazanmak
Anlamı:

1. birinin sevgisini, ilgisini ve yakınlığını kazanmak


sempatizan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Duygudaş


Lisan : Fransızca sympathisant

sempozyum
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bilgi şöleni


Lisan : Fransızca symposium

Telaffuz : sempo'zyum

semptom
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Belirti


Lisan : Fransızca symptôme

şems
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Güneş


Lisan : Arapça şems

şemse
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yazma kitapların cildine, baş sayfalarının üst bölümüne veya kumaşlara, kapı, pencere vb. yerlere işlenen veya çizilen güneş biçiminde süs


Lisan : Arapça şemse

şemsî
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Güneşle ilgili


Lisan : Arapça şemsī

Telaffuz : şemsi:

şemsiye
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir sapın üzerinde esnek tellere gerilmiş, açılıp kapanabilen, yağmur ve güneşten korunmak için kullanılan, su geçirmez kumaştan yapılmış taşınabilir eşya, güncek

Örnek:

1. İki dirhem bir çekirdek kadınların başlarında şemsiye, ellerinde de yelpaze.

1. İki dirhem bir çekirdek kadınların başlarında şemsiye, ellerinde de yelpaze.

2. Genellikle plajlarda, bahçelerde kullanılan büyük güneşlik

Örnek:

1. Bahçe şemsiyesi. Plaj şemsiyesi.

1. Bahçe şemsiyesi. Plaj şemsiyesi.

3. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Aynı noktadan çıkan eşit uzunluktaki sapçıkların ucunda bulunan çiçek topluluğu


Lisan : Arapça şemsiyye

şemsiyeci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şemsiye yapan, satan veya onaran kimse


şemsiyecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şemsiyecinin işi veya mesleği


şemsiyelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şemsiye koymaya yarayan, altında şemsiyelerden sızan suyun toplanması için özel kutusu olan, girişte bulunan mobilya

Örnek:

1. Sofanın ışığını yaktı, şemsiyeliğin kalın aynasında dikkatle güzelliğini süzdü.

1. Sofanın ışığını yaktı, şemsiyeliğin kalın aynasında dikkatle güzelliğini süzdü.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Şemsiye yapmaya elverişli olan


semt

İlgili Kelimeler:

semtürreis, kenar semt

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şehirde yerleşim bölgesi, yaka

Örnek:

1. Gölgesinde bir semti barındıran gürbüz bir çınarın yıldırımla vurulmasına bile güç dayanılır.

1. Gölgesinde bir semti barındıran gürbüz bir çınarın yıldırımla vurulmasına bile güç dayanılır.

2. Yan, taraf, cihet, yön


Lisan : Arapça semt

semtine uğramamak
Anlamı:

1. bir yere özellikle gitmemek

Örnek:

1. Mektebin semtine bile uğramamışlar da hangi derse çalışmışlar acaba?

1. Mektebin semtine bile uğramamışlar da hangi derse çalışmışlar acaba?

2. birini hiç aramamak, onunla ilgisini kesmek

Örnek:

1. Nice iyiliklerde bulunduğu kimseler, onun semtine uğramaz olmuşlardı.

1. Nice iyiliklerde bulunduğu kimseler, onun semtine uğramaz olmuşlardı.


semtürreis
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , gök bilimi , gök bilimi , Başucu noktası


Lisan : Arapça semt + reʾs

Telaffuz : se'mtürreis

sen

İlgili Kelimeler:

elimsende

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Teklik ikinci kişiyi gösteren söz


şen

İlgili Kelimeler:

şen şakrak, şen şatır

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yaşamaktan mutlu olduğunu davranışlarıyla belli eden, sevinçli, neşeli

Örnek:

1. Hayatta daima şen insanlarla beraber olun, gamlı insanların gamı size de bulaşır.

1. Hayatta daima şen insanlarla beraber olun, gamlı insanların gamı size de bulaşır.

2. Neşe veren, neşelendiren, eğlenceli

3. Neşe belirtisi olan


sen ağa ben ağa, koyunları (veya inekleri) kim sağa?
Anlamı:

1. şaka yollu , şaka yollu , şaka yollu , şaka yollu , işten kaçanlara söylenen bir söz