92406 kayıt bulundu.
1. `insan, yaşamı boyunca çeşitli engellerle ve güçlüklerle karşılaşır` anlamında kullanılan bir söz
1. halk ağzında , halk ağzında , müzik , müzik , halk ağzında , halk ağzında , müzik , müzik , ayak, çalınan çalgıya uymak
1. isim , isim , isim , isim , Oyuncu çocukların iki takıma ayrılmasını sağlama amacıyla iki kaptan çocuğun ayaklarını boylamasına veya enlemesine karşılıklı yere koyarak eş seçmeleri
1. girmek
1. Kalabalıktan en hoşlanan insan vagona ayak attı mı derhâl bir inziva hastalığına tutulur.
1. Kalabalıktan en hoşlanan insan vagona ayak attı mı derhâl bir inziva hastalığına tutulur.
2. ilk kez gitmek
1. otururken bir bacağını ötekinin üstüne almak
1. Arkasını dönerek sandalyesini muavinin tarafına çevirdi ve ayak ayak üstüne attı.
1. Arkasını dönerek sandalyesini muavinin tarafına çevirdi ve ayak ayak üstüne attı.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Bir yere gidilmesine veya bir işin yapılmasına engel olan şey
1. bir yere gidilmesine veya bir işin yapılmasına engel olmak
1. Bu çocuk bana ayak bağı oluyor.
1. Bu çocuk bana ayak bağı oluyor.
1. bir yere varmak, ulaşmak
1. Bu bahçeye ayak bastığım andan beri toprağın iyiliğini kendimde hissediyordum.
1. Bu bahçeye ayak bastığım andan beri toprağın iyiliğini kendimde hissediyordum.
2. girmek, gelmek, uğramak
1. Köy evinin içine ayak basar basmaz, elbette bir saman ve hafif tezek kokusu duyulur.
1. Köy evinin içine ayak basar basmaz, elbette bir saman ve hafif tezek kokusu duyulur.
3. mesleğe girmek
4. bir yere bağlanmak
1. bir yere hiç uğramamak
1. Tevfik'in kızı, kendi evladı gibi büyüttüğüm çocuk, konağa ayak basmıyor.
1. Tevfik'in kızı, kendi evladı gibi büyüttüğüm çocuk, konağa ayak basmıyor.
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Baldır kemikleriyle tarak kemikleri arasında bulunan ve yedi kemikten oluşan ayağın arka bölümü
1. talim yürüyüşünde kısa bir adım atmak yolu ile adımlarını başkalarınınkine uydurmak
2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , yeni bir uyak ile söyleyişi sürdürmek
1. bir düşünceyi, bir davranışı sonuna kadar sürdürmek, kendi tutumundan şaşmamak
1. İnek sütü içmemekte hep böyle ayak direyecek misiniz?
1. İnek sütü içmemekte hep böyle ayak direyecek misiniz?
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Olağanüstü durumlarda o anda bulunulan yerde padişahın katılmasıyla bir konuyu görüşmek ve karara bağlamak için yapılan toplantı, ayakta toplanan meclis
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ayakta yapılan sohbet
1. Yarım saat bir ayak divanı yapılır. Havadan, sudan konuşulur.
1. Yarım saat bir ayak divanı yapılır. Havadan, sudan konuşulur.
1. isim , isim , isim , isim , Hentbolda top sürerken veya taç atışında yanlış adım atmak
1. isim , isim , isim , isim , Ayağı yıkadıktan sonra kurulamak için kullanılan havlu
1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir zemin üzerinde ayağın bıraktığı iz
1. Karda ayak izleri var / Vurulup düştükleri yere kadar
1. Karda ayak izleri var / Vurulup düştükleri yere kadar
2. Bebeklerin kimliklerini belirlemek ve düztaban olup olmadıklarını anlamak için doğar doğmaz alınan iz
1. isim , isim , isim , isim , Ayakta durarak ağaç yontmaya elverişli uzun saplı keser
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Âşık sazındaki sap üzerinde olan en sonuncu perde