Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ayağını alamamak
Anlamı:

1. ağrı veya uyuşma dolayısıyla ayağını oynatamamak

2. alışılan bir yere gitmekten kendini alamamak


ayağını bağlamak
Anlamı:

1. engel olmak


ayağını çekmek
Anlamı:

1. sık sık gittiği bir yere artık uğramaz olmak, ilgiyi kesmek


ayağını denk almak
Anlamı:

1. başkalarının kendisine yapma ihtimali bulunan kötülüklere karşı uyanık davranmak

2. dikkat etmek

Örnek:

1. Ayağınızı denk alıp bu sorunu bir an evvel çözümlemenizi istiyorum.

1. Ayağınızı denk alıp bu sorunu bir an evvel çözümlemenizi istiyorum.


ayağını denk basmak
Anlamı:

1. dikkatli ve uyanık davranmak


ayağını giymek
Anlamı:

1. ayakkabısını giymek


ayağını kaydırmak
Anlamı:

1. bir yolunu bulup birini işinden veya görevinden uzaklaştırmak

Örnek:

1. Hatta vekilin bile ayağını kendisinin kaydırdığını iddia ediyor.

1. Hatta vekilin bile ayağını kendisinin kaydırdığını iddia ediyor.


ayağını kesmek
Anlamı:

1. bir yere gitmez olmak, uğramamak

2. başkasını bir yere artık uğramaz duruma getirmek


ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin
Anlamı:

1. `hastalıktan korunmak istiyorsak ayağımızı sıcak, başımızı serin tutmalı, olur olmaz şeyleri sıkıntı konusu yapmamalı, geniş yürekli olmalıyız` anlamında kullanılan bir söz


ayağını tek almak
Anlamı:

1. bir işte iyi düşünüp dikkatli davranmak


ayağını vurmak
Anlamı:

1. ayakkabı ayağını yara etmek


Ön Takı : (ayakkabı)

ayağını yorganına göre uzat
Anlamı:

1. `giderini mutlaka gelirine uydurmalısın` anlamında kullanılan bir söz


ayağının (veya ayaklar) altında
Anlamı:

1. yüksek bir yerden geniş bir alanı görür durumda


Ön Takı : (bir yer)

ayağının (veya ayaklarının) altını öpeyim
Anlamı:

1. `yalvarırım` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Dadıcığım merhamet... Ayaklarının altını öpeyim...

1. Dadıcığım merhamet... Ayaklarının altını öpeyim...


ayağının altına almak
Anlamı:

1. tekme ile dövmek


Ön Takı : (birini)

ayağının altına karpuz kabuğu koymak
Anlamı:

1. bir yolunu bulup bir kimseyi düzenle işinden uzaklaştırmak


ayağının bağını çözmek
Anlamı:

1. karısını boşamak

2. sıkıntılı bir durumdan kurtulmak


ayağının bastığı yerde ot bitmez
Anlamı:

1. `uğradığı yere bereketsizlik, uğursuzluk getirir` anlamında kullanılan bir söz


ayağının pabucu olamamak
Anlamı:

1. değerce ondan çok aşağı olmak


Ön Takı : (biri ötekinin)

ayağının pabucunu başına giymek
Anlamı:

1. dengi olmayan bir kimseyle evlenmek

2. değersiz bir kimseyi üstün bir yere geçirmek


ayağının tozu ile
Anlamı:

1. yoldan gelir gelmez, henüz dinlenmeden

Örnek:

1. Halep'ten İstanbul'a döndüğü gün ayağının tozu ile devrin padişahını görmeye gitmişti.

1. Halep'ten İstanbul'a döndüğü gün ayağının tozu ile devrin padişahını görmeye gitmişti.


ayağının tozunu silmeden
Anlamı:

1. ayağının tozu ile


ayağının türabı olmak
Anlamı:

1. bir kimse başka bir kimseye kul gibi bağlanıp onun her emrini yerine getirmek

Örnek:

1. Ayağınızın türabıyım, çakeriniz efendimizi dünyada bırakmam.

1. Ayağınızın türabıyım, çakeriniz efendimizi dünyada bırakmam.


ayak

İlgili Kelimeler:

ayakaltı, ayak atışı, ayak bağı, ayakbastı, ayak bileği, ayak divanı, ayak hatası, ayak havlusu, ayak işi, ayak izi, ayakkabı, ayak keseri, ayak kirası, ayak oyunu, ayak perde, ayak satıcısı, ayak tabanı, ayaktakımı, ayak tarağı, ayak tedavisi, ayak tenisi, ayak teri, ayak topu, ayakucu, ayak ucu, ayaküstü, ayaküzeri, ayakyolu, ayağı bağlı, ayağı uğurlu, ayağı üzengide, ayağına çabuk, ağırayak, altıncı ayak, arka ayak, beşinci ayak, bir ayak evvel, birinci ayak, çatal ayak, dördüncü ayak, dört ayak, düzayak, giderayak, gömme ayak, ikinci ayak, kırkayak, önayak, ön ayak, sacayak, takma ayak, üçayak, üçüncü ayak, yalancı ayak, yalın ayak, yarım ayak, tepeden ayağa, danaayağı, domuzayağı, duvar ayağı, eli ayağı düzgün, göl ayağı, horozayağı, itayağı, kazayağı, kediayağı, kurtayağı, sacayağı, tavşanayağı, tavukayağı, turnaayağı, eline ayağına çabuk

Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü

2. Bacak

3. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri

Örnek:

1. İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var.

1. İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var.

4. Vücudun belden aşağı bölümü

Örnek:

1. Ayağına bir pantolon çekti.

1. Ayağına bir pantolon çekti.

5. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi

Örnek:

1. Senin ayağınla köye akşama kadar varamayız.

1. Senin ayağınla köye akşama kadar varamayız.

6. Basamak

7. Futun küpü alınarak hesaplanan değer

8. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste

9. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut

10. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Göl ayağı

11. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler

12. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Halk edebiyatında uyak

Örnek:

1. Mânicilerin kafa yormadan buldukları ayaklar Cenap'ı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükler.

1. Mânicilerin kafa yormadan buldukları ayaklar Cenap'ı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükler.

13. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta

Örnek:

1. Dikme ayağı.

1. Dikme ayağı.

14. spor , spor , spor , spor , Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri

15. spor , spor , spor , spor , Altılı ganyanda yer alan her bir koşu

16. madencilik , madencilik , madencilik , madencilik , Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri


ayak açmak (veya vermek)
Anlamı:

1. âşıklar arasındaki tartışmalarda veya sıralı söyleyişlerde söze başlamak amacıyla kelime, kelimeler takımı, dize, beyit ile konuyu belirtmek