92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sedefçi
1. Ellerimi sana uzatıyorum sedefkâr dostum, serinlet içimi.
1. Ellerimi sana uzatıyorum sedefkâr dostum, serinlet içimi.
Lisan : Arapça ṣadef + Farsça -kār
Telaffuz : sedefkâ:rı
sedefli kalker
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sedefle işlenmiş
1. Amcası Mustafa geldi eve, ona bir kundağı sedefli tüfek getirdi.
1. Amcası Mustafa geldi eve, ona bir kundağı sedefli tüfek getirdi.
1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Süsleme işlerinde kullanılan, yumuşakçaların kavkılarının birbirleriyle kaynaşmasından oluşan bir mermer türü
sedefsi bulut
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sedefi andıran, sedefe benzeyen, sedef gibi, sedefimsi
1. isim , isim , meteoroloji , meteoroloji , isim , isim , meteoroloji , meteoroloji , Zaman zaman atmosferin yüksek tabakalarında görülen stratosfer bulutu
1. isim , isim , isim , isim , Tortu oluşması, çökelme
2. tıp , tıp , tıp , tıp , Pıhtılaşması önlenmiş kanda, alyuvarların dibe çökme hızının ölçülmesiyle yapılan bir tür kan muayenesi
3. jeoloji , jeoloji , jeoloji , jeoloji , Tortulaşma
Lisan : Fransızca sédimentation
aksedir
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kozaklılardan, çiçekleri sarı veya açık yeşil renkli, boyu 40 metre kadar olabilen ve kerestesi yapı işlerinde kullanılan bir orman ağacı, dağ servisi (Cedrus)
Lisan : Fransızca cèdre
1. isim , isim , isim , isim , Arkalıksız, üstü minderli ve yastıklı olabilen, oturmaya veya yatmaya yarayan ev eşyası, divan
1. Bizi geniş sedirlerle çevrilmiş keten örtülü bir büyük odaya aldılar.
1. Bizi geniş sedirlerle çevrilmiş keten örtülü bir büyük odaya aldılar.
Lisan : Arapça ṣadr
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sediri (I) olan
1. Harem, ihtiyar hatunların bembeyaz patiska sedirli küçük köşe odalarında kalmıştı.
1. Harem, ihtiyar hatunların bembeyaz patiska sedirli küçük köşe odalarında kalmıştı.
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Yeğin, şiddetli
1. Bu şedit boğuşma yarım saatten ziyade sürdü.
1. Bu şedit boğuşma yarım saatten ziyade sürdü.
Lisan : Arapça şedīd
1. isim , isim , isim , isim , Hasta veya yaralı taşımaya yarayan katlanabilir hasta yatağı, teskere
1. Güner'i her gün tekerlekli bir sedyeyle ışın tedavisine indirirdim hastanede.
1. Güner'i her gün tekerlekli bir sedyeyle ışın tedavisine indirirdim hastanede.
Lisan : İtalyanca sedia
Telaffuz : se'dye
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sedye ile götürülebilecek durumda olan
1. Sedyelik hasta.
1. Sedyelik hasta.
şef garson
1. isim , isim , isim , isim , Yetki ve sorumluluğu olan, yöneten kimse
1. İstasyon şefi. Büro şefi.
1. İstasyon şefi. Büro şefi.
2. Önder, lider
Lisan : Fransızca chef
1. isim , isim , isim , isim , Garsonların başı, başgarson, metrdotel
1. Şef garson şarabı övünce heveslendim.
1. Şef garson şarabı övünce heveslendim.
sefa pezevengi, aynısefa, zevküsefa, akşamsefası, içki sefası, gecesefası, gündüzsefası
1. isim , isim , isim , isim , Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma
2. Eğlence, zevk, neşe
1. Beni tam manasıyla mesut eden de asıl bu çeşit tatil sefalarıydı.
1. Beni tam manasıyla mesut eden de asıl bu çeşit tatil sefalarıydı.
Lisan : Arapça ṣafā
Telaffuz : sefa:
1. `sefa geldin, sefa geldiniz` sözüne `teşekkür ederim` anlamında karşılık olarak kullanılan bir söz
1. `hoş geldin, hoş geldiniz` anlamında kullanılan ağırlama, karşılama sözü
1. Her şahsa kendi ismiyle sefa geldin, derdi.
1. Her şahsa kendi ismiyle sefa geldin, derdi.
1. bir kente, bir mahalleye yeni gelen veya geziden dönen birine ziyarete gitmek
1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Zevk ve eğlenceye düşkün kimse