92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Seçkinci olma durumu
1. Döküntü otobüslere halk otobüsü sıfatının yakıştırılması, garip bir seçkincilik anlayışı sonucu olsa gerektir.
1. Döküntü otobüslere halk otobüsü sıfatının yakıştırılması, garip bir seçkincilik anlayışı sonucu olsa gerektir.
seçme hakkı
1. isim , isim , isim , isim , Seçmek işi, intihap, seleksiyon
1. Kendine yeni bir meslek seçmesini bildiğinden dilencilikte karar kıldı.
1. Kendine yeni bir meslek seçmesini bildiğinden dilencilikte karar kıldı.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Seçkin, seçilmiş
1. Etrafı geniş hendeklerle çevrili burçlar, en seçme muhafızlar elinde en titiz hesaplarla korunuyor.
1. Etrafı geniş hendeklerle çevrili burçlar, en seçme muhafızlar elinde en titiz hesaplarla korunuyor.
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Bir sözleşme ile belirlenen ödeme biçimi yerine bir diğerini koyabilme yetkisi, muhayyerlik, hakkıhıyar
2. Herhangi bir seçimde oy kullanabilme hakkı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Seçerek alınan veya satılan
1. Seçmece karpuz.
1. Seçmece karpuz.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (se'çmece) Seçme şartı ile, seçerek
1. Seçmece verirsen on tane alırım.
1. Seçmece verirsen on tane alırım.
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Kurulmuş olan dizgelerden değişik düşünceleri seçip alma ve kendi öğretisinde birleştirme yöntemi ve bu yöntemle çalışan filozofların öğretisi, eklektizm, eklektiklik
1. -i , -i , -i , -i , Benzerleri arasında hoşa gideni seçip almak veya yararlanmak için ayırmak
1. Ben bu kitabı seçtim.
1. Ben bu kitabı seçtim.
2. Birine oy vererek bir göreve getirmek
1. Biz sizi başkanlığa seçtik.
1. Biz sizi başkanlığa seçtik.
3. Üstün, iyi, uygun bularak yeğlemek
1. Benim ne akla hizmet edip de Almanca muallimliğini seçtiğime şaşıp şaşıp kalıyordu.
1. Benim ne akla hizmet edip de Almanca muallimliğini seçtiğime şaşıp şaşıp kalıyordu.
4. Ne olduğunu anlamak, fark etmek
1. Sizler gezip tozmakta hür olduğunuz hâlde insan zekâsı ile bir adım ilerisini seçemiyorsunuz, sezemiyorsunuz.
1. Sizler gezip tozmakta hür olduğunuz hâlde insan zekâsı ile bir adım ilerisini seçemiyorsunuz, sezemiyorsunuz.
5. Farklı görmek, üstün görmek
6. Tercihini bir yönde kullanmak
7. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Titiz davranmak, kolay kolay beğenmemek
1. O yemek seçer, her şeyi yemez.
1. O yemek seçer, her şeyi yemez.
seçmeli ders, seçmeli yemek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Seçilebilen
2. Zorunlu olmayan, selektif
1. isim , isim , isim , isim , Yemek listesinden seçilen, fiyatları ayrı ayrı hesaplanan yemek, alakart
seçmen kütüğü, seçmen listesi
1. isim , isim , isim , isim , Seçimde oy verme hakkı olan kimse, müntehip
1. Seçmenlerine meraklı insanların yufka yürekli olduklarına dair düşüncelerini açtı.
1. Seçmenlerine meraklı insanların yufka yürekli olduklarına dair düşüncelerini açtı.
1. isim , isim , isim , isim , Seçmen adlarının yazılı olduğu liste, seçmen kütüğü
1. isim , isim , isim , isim , Lokanta ve otellerde belirli bir para karşılığında verilen birkaç kap yemek, tabildot
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Seçtirme ihtimali veya imkânı bulunmak