Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
savatlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Savatı olan, savatlanmış

Örnek:

1. Belindeki yirmi sene evvel hediye gelen kayışın savatlı gümüş sarkıntıları pırıl pırıl parlıyorlar.

1. Belindeki yirmi sene evvel hediye gelen kayışın savatlı gümüş sarkıntıları pırıl pırıl parlıyorlar.


savca
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , İddianame


savcı

İlgili Kelimeler:

başsavcı

Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Devlet adına ve yararına davalar açan, kamu haklarını ve hukuku yerine getirmek üzere yargıç katında sanıkları kovuşturan görevli, müddeiumumi


savcılık

İlgili Kelimeler:

başsavcılık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Savcı olma durumu, müddeiumumilik

2. Savcının görevi

3. Savcının makamı

4. Savcının görev yaptığı bina

Örnek:

1. Genç, temiz, pak kadın nöbetçinin tarifi üzerine savcılığın önüne kadar geldi.

1. Genç, temiz, pak kadın nöbetçinin tarifi üzerine savcılığın önüne kadar geldi.


savdırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Savdırmak işi


savdırmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Savma işini yaptırmak


savı kanıtsama
Anlamı:

1. isim , isim , mantık , mantık , isim , isim , mantık , mantık , Bir şeyi yine kendisine dayanarak, kendisini kanıt göstererek tanıtlamaya çalışma


savılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Savılmak işi


savılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Savma işine konu olmak


şavk
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Işık


Lisan : Arapça şevḳ

şavkı vurmak
Anlamı:

1. bir şeyin ışığı yansımak

Örnek:

1. Bir ay doğdu ilk akşamdan, geceden / Şavkı vurdu pencereden, peçeden

1. Bir ay doğdu ilk akşamdan, geceden / Şavkı vurdu pencereden, peçeden


şavkıma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şavkımak işi

Örnek:

1. Gözleri açık gün şavkımasında hem görünüyor hem görüyordu.

1. Gözleri açık gün şavkımasında hem görünüyor hem görüyordu.


şavkımak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Işık saçmak, parlamak


savla
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Gemilerde bayrakları direğe çekmekte kullanılan ince ip


Lisan : İtalyanca sagola

Telaffuz : sa'vla

savlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Savlamak işi


savlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , İddia etmek

Örnek:

1. Nasıl eleştirmen yazarın kişisel yaşamını bildiğini iddia ediyorsa romancı da falancanınkini bildiğini savlayacak.

1. Nasıl eleştirmen yazarın kişisel yaşamını bildiğini iddia ediyorsa romancı da falancanınkini bildiğini savlayacak.


savlayıcı
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Davacı


savlet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Şiddetli saldırı


Lisan : Arapça ṣavlet

savlet etmek
Anlamı:

1. saldırmak

Örnek:

1. Üzerine fazla varırsak bazen bize doğru savlet ediyor.

1. Üzerine fazla varırsak bazen bize doğru savlet ediyor.


savlo
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Sancak çekmekte, işaret kaldırmakta kullanılan bir veya bir buçuk burgata ölçüsündeki ince halat


Lisan : İtalyanca savlo

Telaffuz : sa'vlo

savma

İlgili Kelimeler:

baştan savma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Savmak işi

Örnek:

1. Kasım, Tahir Bey'i savmaya uğraşırken ben rastladım.

1. Kasım, Tahir Bey'i savmaya uğraşırken ben rastladım.


savmacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Savma işi yapan kimse


savmacılık

İlgili Kelimeler:

baştan savmacılık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Savmacının işi


savmak fiil

İlgili Kelimeler:

asalaksavar, böceksavar, füzesavar, sineksavar, tanksavar, uçaksavar, yıldırımsavar

Anlamı:

1. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , İstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak

2. -i , -i , -i , -i , Sıkıcı bir durumu geçirmek, atlatmak, savuşturmak, defetmek

Örnek:

1. Kendini unutturmak ve bu ziyareti kazasız belasız savmaktan başka bir düşüncesi bulunmayan bizim kaymakam buna memnun oluyor.

1. Kendini unutturmak ve bu ziyareti kazasız belasız savmaktan başka bir düşüncesi bulunmayan bizim kaymakam buna memnun oluyor.

3. Geçirmek

4. nesnesiz , nesnesiz , eskimiş , eskimiş , nesnesiz , nesnesiz , eskimiş , eskimiş , Vakti geçmek

Örnek:

1. Vazodaki çiçekler savmış, yenilemeli.

1. Vazodaki çiçekler savmış, yenilemeli.

5. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , İşleyip geçmek, etki etmek

Örnek:

1. Soğuk içime savdı.

1. Soğuk içime savdı.


savran
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deveci

2. Altına benzeyen şey

3. Merdiven


Lisan : Farsça sārbān