92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Savatı olan, savatlanmış
1. Belindeki yirmi sene evvel hediye gelen kayışın savatlı gümüş sarkıntıları pırıl pırıl parlıyorlar.
1. Belindeki yirmi sene evvel hediye gelen kayışın savatlı gümüş sarkıntıları pırıl pırıl parlıyorlar.
başsavcı
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Devlet adına ve yararına davalar açan, kamu haklarını ve hukuku yerine getirmek üzere yargıç katında sanıkları kovuşturan görevli, müddeiumumi
başsavcılık
1. isim , isim , isim , isim , Savcı olma durumu, müddeiumumilik
2. Savcının görevi
3. Savcının makamı
4. Savcının görev yaptığı bina
1. Genç, temiz, pak kadın nöbetçinin tarifi üzerine savcılığın önüne kadar geldi.
1. Genç, temiz, pak kadın nöbetçinin tarifi üzerine savcılığın önüne kadar geldi.
1. isim , isim , mantık , mantık , isim , isim , mantık , mantık , Bir şeyi yine kendisine dayanarak, kendisini kanıt göstererek tanıtlamaya çalışma
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Işık
Lisan : Arapça şevḳ
1. bir şeyin ışığı yansımak
1. Bir ay doğdu ilk akşamdan, geceden / Şavkı vurdu pencereden, peçeden
1. Bir ay doğdu ilk akşamdan, geceden / Şavkı vurdu pencereden, peçeden
1. isim , isim , isim , isim , Şavkımak işi
1. Gözleri açık gün şavkımasında hem görünüyor hem görüyordu.
1. Gözleri açık gün şavkımasında hem görünüyor hem görüyordu.
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Işık saçmak, parlamak
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Gemilerde bayrakları direğe çekmekte kullanılan ince ip
Lisan : İtalyanca sagola
Telaffuz : sa'vla
1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , İddia etmek
1. Nasıl eleştirmen yazarın kişisel yaşamını bildiğini iddia ediyorsa romancı da falancanınkini bildiğini savlayacak.
1. Nasıl eleştirmen yazarın kişisel yaşamını bildiğini iddia ediyorsa romancı da falancanınkini bildiğini savlayacak.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Şiddetli saldırı
Lisan : Arapça ṣavlet
1. saldırmak
1. Üzerine fazla varırsak bazen bize doğru savlet ediyor.
1. Üzerine fazla varırsak bazen bize doğru savlet ediyor.
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Sancak çekmekte, işaret kaldırmakta kullanılan bir veya bir buçuk burgata ölçüsündeki ince halat
Lisan : İtalyanca savlo
Telaffuz : sa'vlo
baştan savma
1. isim , isim , isim , isim , Savmak işi
1. Kasım, Tahir Bey'i savmaya uğraşırken ben rastladım.
1. Kasım, Tahir Bey'i savmaya uğraşırken ben rastladım.
baştan savmacılık
1. isim , isim , isim , isim , Savmacının işi
asalaksavar, böceksavar, füzesavar, sineksavar, tanksavar, uçaksavar, yıldırımsavar
1. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , İstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak
2. -i , -i , -i , -i , Sıkıcı bir durumu geçirmek, atlatmak, savuşturmak, defetmek
1. Kendini unutturmak ve bu ziyareti kazasız belasız savmaktan başka bir düşüncesi bulunmayan bizim kaymakam buna memnun oluyor.
1. Kendini unutturmak ve bu ziyareti kazasız belasız savmaktan başka bir düşüncesi bulunmayan bizim kaymakam buna memnun oluyor.
3. Geçirmek
4. nesnesiz , nesnesiz , eskimiş , eskimiş , nesnesiz , nesnesiz , eskimiş , eskimiş , Vakti geçmek
1. Vazodaki çiçekler savmış, yenilemeli.
1. Vazodaki çiçekler savmış, yenilemeli.
5. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , İşleyip geçmek, etki etmek
1. Soğuk içime savdı.
1. Soğuk içime savdı.
1. isim , isim , isim , isim , Deveci
2. Altına benzeyen şey
3. Merdiven
Lisan : Farsça sārbān